Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı!
Fotoğraf: Evrensel
Yaşamı boyunca bir enternasyonalist olarak düşünen ve yaşayan Karl Marx, I. Kongresi 1866’da Cenevre’de toplanan 1. Enternasyonal’in tüzüğünde, "İşçilerin kurtuluşu yerel ya da ulusal değil, uluslararası bir sorundur" diye yazmıştı.
V. İ. Lenin de, 1915 yılının temmuz-ağustos aylarında yazdığı ve Cenevre'de basılan ‘Sosyalizm ve Savaş’ adlı broşüründe, II. Enternasyol’in çöküşünü, Marx’ın I. Enternasyonal’in tüzüğüne yazdığı bu cümleyle bağlantılı olarak açıklar: “Bütün dünya sosyalistleri, 1912’de Basle’da, Avrupa’da yaklaşmakta olan savaşı, bütün hükümetlerin ‘canice’ ve gerici bir girişimleri olarak gördüklerini ve bu girişimin devrimi hızlandırarak kapitalizmin yıkılmasını çabuklaştıracağını ilan etmişlerdir. Savaş çıktı ve birlikte, bunalımları da getirdi. Devrimci taktikler yerine, sosyal-demokrat partilerin çoğu, gerici taktiklere saptılar ve kendi hükümetleri ile burjuvazilerinin yanında yer aldılar. Sosyalizme karşı bu ihanet, II. Enternasyonal’in (1889-1914) çöküşü demekti.”
2025’e, Marx’ın ve Lenin’in, üzerine titredikleri enternasyonalizm ilkesinin, dünyanın işçi ve emekçileri, ezilen halkları açısından ekmek kadar, su kadar önemli olduğunu gösteren gelişmelerle giriyoruz.
ABD’de yabancı düşmanlığını öne çıkaran Trump, ikinci kez başkanlık koltuğuna otururken, AP seçimleri dahil Avrupa’daki pek çok seçim aşırı sağın yükselişini ve yabancı düşmanlığının siyaseti düzenleyen, gündelik hayattaki yansımaları artan bir tehdit olduğunu gösteren gelişmelerle bir yılı geride bırakıyoruz.
Suriye’deki rejim değişikliğinin ardından, HTŞ, yönetiminin, ‘ılımlı mesajlar’ vererek pozisyonunu meşrulaştırmaya çalışsa da, Alevilere ve ülkedeki azınlıklara yönelik saldırılar 2024’ün son günlerinin endişe verici haberleri arasında yer aldı. Suriye’de, IŞİD’e karşı başarılı bir mücadele vermiş olan Kürtlerin, yeni dönemde kazanımlarını koruyup koruyamayacakları ise, aynı iklimin bir sonucu olarak merak konusu.
Emperyalistlerin hem doğrudan dahil oldukları, hem de cihatçı partnerleri aracılığıyla yön vermeye çalıştıkları Suriye’deki savaş, başta Türkiye gibi sınır komşuları olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine doğru da büyük bir göç akınını getirmişti. Türkiye’de AKP iktidarı ise, Kürt meselesiyle bağlantılı güvenlik endişelerini öne çıkararak dahil olduğu bu savaş sürecinde, yoğun göçü, sahada elini güçlendirecek bir koz olarak düşündü. Bu politikaların devamı olarak evini, yerini yurdunu bırakarak geldiği Türkiye’de düşük ücretlerle çalışan Suriyeli emekçiler, yoksulluğunun gerçek kaynağının farkında olmayan Türkiyeli emekçilerin azımsanmayacak bir kısmı tarafından ekmeğini küçülten ‘istenmeyen misafir’ olarak görüldü, görülüyor.
Öte yandan, Suriye’de ve bütün Ortadoğu’da, farklı halkların taleplerine mesafeli yaklaşma eğiliminin kendisini sosyalist ya da komünist olarak adlandıran partilerde, siyasi yapılarda dahi yansımasını bulabildiğini hatırlatalım. Yani, II. Enternasyonal’in çöküşünü getiren anlayış, bugün de emperyalizmin ve yerli iş birlikçilerinin yol açtığı bir sonuç olarak hükmünü icra etmeye devam ediyor.
ABD destekli İsrail’in Hizbullah’ı hedef alması karşısında sevinmek, Gazze’de Filistin halkına yaşatılan soykırıma, emperyalizm destekli saldırıların yol açacağı statüko değişimine umut bağlayarak sessiz kalmak, işçi sınıfının enternasyonal mücadelesinin önemine dair bir ufuktan uzak olmaktan kaynaklanıyor.
Yeni bir yılın kapısını bu tablonun süren etkileriyle birlikte aralıyoruz.
Geride bıraktığımız yıl içinde, Uluslararası Marksist Leninist Parti ve Örgütler Konferansı (CIPOML) 30. yılını Almanya’nın Hamburg kentinde düzenlediği bir etkinlikte kutlamış ve bu etkinlikte işçi sınıfının enternasyonalist mücadelesinin yeni bir dünyanın inşasının anahtarı olduğuna vurgu yapılmıştı.
Sosyalizm iddiasını dillendiren birçok partinin kongresinde, kendisine en arkalardaki koltuklarda bile yer bulamayan enternasyonalizmi ön saflara çağırarak karşılayalım 2025’i.
Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı!
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00