Gemici Islığı
Fotoğraf: Pixabay
Her yeni yıl, insanlık için iyi dileklerle yüklü olarak gelir. Ne var ki bu iyilik istemleri sadece bir dilek olmaktan öteye geçmez. İçinde yaşadığımız bu kötücül çağda insanın da giderek adeta başka bir türe dönüştüğünü söylemek mümkün. Çünkü gezegenimizde doğaya, denizlere, akarsulara, börtü böcek dahil tüm canlılara zarar veren en büyük güç insandır da ondan. Üstelik çelişkili bir güçtür de. Zekasıyla zaman zaman insanlığın kurtarıcısı olur. Zaman zaman da insanlığın yeryüzündeki felaketini hazırlar. Kuşkusuz bu felaketlerin başında savaşlar gelir. İnsanın insana ettiği kıyımlar, zulümler gelir. 100 yıllık din savaşları yaşandı bu gezegende. Din masallarıyla uyuttular insanları. “Aman canım o da Orta Çağ”daydı diyebilirsiniz. Oysa günümüz coğrafyasına göz attığımızda Gazze’de, İsrail’de, Lübnan’da, Suriye’de Orta Çağ’ın hâlâ yaşatıldığına tanık olabilirsiniz. Geleceğe dönük en küçük bir umut kıvılcımı kalmamışsa insanların yüreğinde yılbaşı gibi sevinçlere neden bel bağlasın ki?
Yeni yılı kendim için bir arınma vesilesi sayardım. Geçen koca bir yılda başımdan geçenlerle hesaplaşır, içimdeki benle sıkı bir yüzleşmeye girerdim. Yeni yılın ritüellerini de severdim. Müziklerini, yılbaşı konserlerini sabırsızlıkla beklerdim. Eskiden birbirimizin yeni yılını tebrik kartlarıyla kutlamak âdeti vazgeçemediğim keyiflerimden biriydi. Sahi ne güzeldi, UNESCO’nun, çocukların yaptığı resimlerle süslediği kartpostalları. Hâlâ bir kısmı kitaplığımda duruyor.
Peki, ama Orta Çağ kâbusunu nasıl silkinip atabileceğiz üzerimizden? Bunun yanıtını bulmak çok zor. Anamal düzeni dünya haritasını yeniden düzenlerken, insanlık emperyalist güçlerin eline kalmış görünüyor. Ama gelin biz bu yılbaşını da kahkahalarımızla, müziklerimizle, danslarımızla şenlendirelim. Birbirimize armağanlar sunalım. Çocukları birer “Küçük Prens” yapmanın bir yolunu bulalım. Hayatı araştıran, sorgulayan, yaşadığı çevreyi çocuksu gülücükleriyle donatan büyük Yazar Exupéry’i anmadan da geçmeyelim. Dünyanın bütün siyasetçileri keşke Küçük Prens’i okumuş olsalardı. Belki de o zaman bugünkü cehenneme dönmüş bir gezegende yaşamamış olurduk. İnsanlar masumiyetlerini yitirmemiş olurlardı. Kim bilir…
Yeni yılın bu ilk yazısını çok sevdiğim bir şair ve yazarımız Murathan Mungan’ın bir şiiriyle bağlayalım istedim: “Gemici Islığı” Dostlarımın tümüne gülücüklerin eksik olmadığı güzel bir yeni yıl diliyorum. Hep sevgiyle kalalım, hep gülücüklerle kalalım, hep insan kalalım.
Gemici Islığı
Ay boşalmış gökyüzünde
Dağılıp gitmiş tekneler
Kimsesiz denizlerde çalkalanan
Yıldızları söndürülmüş geceler
Hatırlanacak ne bıraktıysak geride
Islıkla çalıyoruz
sözlerini unuttuğumuz şarkılar gibi
hangi limanlarda kaldı kim bilir
bir bizim sanarken ömrümüzü
yazdığımız
okunaksız defterler
kim dikti önümüze bu görünmez engelleri
açık denizlerde bile bir geçit arıyoruz kendimize
yetmiyor yolculukla ödeşmek
yetmiyor unutmanın borçlarını ödemek
öyle bir yere varmışız ki farkında bile olmadan
birbirinden aynı uzaklıkta
iki yıldız gibi şimdi
hem geçmiş hem gelecek
deniz karanlık
kimsesiz gece
bir tek ıslıkla aydınlanıyor
seferini unutmuş tekne
bir tek ıslık
insanı nereye kadar götürürse
- Dünden bugüne 25 Aralık 2024 04:04
- Ellerinize ve yalana dair 18 Aralık 2024 03:18
- Eski dostlar 11 Aralık 2024 04:29
- Acılı ve ayıplı günler 04 Aralık 2024 06:35
- Korku üzerine 27 Kasım 2024 04:35
- Sabah esintileri 20 Kasım 2024 04:25
- Kayıp ülkem 13 Kasım 2024 04:05
- Samimiyetinizi sevsinler! 06 Kasım 2024 04:40
- Umut yaprakları 23 Ekim 2024 03:07
- Anılarda bir gezinti 16 Ekim 2024 04:47
- Çığlık 09 Ekim 2024 04:10
- İçe bakış 25 Eylül 2024 01:47