Almanya ABD’nin arka bahçesi mi?
Görsel: Pixabay
Güney Afrika, Kanada ve ABD vatandaşı, 421 milyar dolar servetiyle dünyanın en zengin insanı Elon Musk’ın ırkçı, milliyetçi ve içinde faşistlerin de olduğu bilinen Almanya için Alternatif (AfD) partisine açıktan destek vermesinin Almanya’da yarattığı tartışma kolay dinmeyecek görünüyor.
Bunun birkaç nedeni var.
Bunların başında, AfD’nin bu durumu, Alman sermayesinin değişik kesimlerinden destek almak için kullanmak istemesi geliyor. Dünyanın en zengin insanının verdiği desteğin arkasındaki maddi çıkarların bir bölümü Alman sermayesinin bir kesimi için de geçerli. Sermayeye daha fazla sömürü için sonuna kadar özgürlüklerin tanınması, işletmelerden alınan vergilerin düşürülmesi, Rusya ile ilişkilerin normalleştirilerek ucuz enerji sağlanması sadece Musk’ın gündeminde değil...
X üzerinden yaptığı paylaşımlar ve Welt am Sonntag gazetesinde yayımlanan yazıyla AfD’ye verdiği tam destek nedeniyle Almanya’nın en önemli gündemi haline gelen Musk, şubat ayında yapılacak erken seçimler öncesinde kamuoyunun dikkatini daha fazla AfD’ye çekmek için yılbaşı gecesi Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’i “antidemokratik zorba” ilan etti. Steinmeier’in yeni yıl konuşmasında Musk’ı dış müdahale örneği olarak göstermesine aldığı yanıt bu oldu. Musk daha önce Başbakan Olaf Scholz’u da “aptal” olarak nitelendirmişti.
Bu aşağılamaların amacının kutuplaştırmayı artırarak AfD’yi güçlendirmek olduğu artık daha net olarak görülebiliyor. Musk’ın bu tarz çıkışları önümüzdeki günlerde daha da artacak gibi. Zira, burada söz konusu olan sadece Musk değil. Aşırı sağa, milliyetçiliğe, göçmen ve mülteci düşmanlığına yatırım yapan ABD burjuvazisinin bir bölümü, aynı eğilimin Avrupa’da güç olup iktidara gelmesini istiyor. Avrupa’nın en büyük ekonomik gücü olan Almanya’da aynı zihniyetin güç kazanmasının, Trump yönetimindeki ABD’nin de çıkarına olduğundan hareket ediliyor. Böylece, ABD ile Almanya arasında politik düzlemde ortaya çıkabilecek çelişkilerin de önü alınmak isteniyor.
Dolayısıyla, Trump’ın danışmanı olarak Musk’ın yaptığı çıkışın arkasında aşırı sağcılara karşı tutumları nedeniyle sosyal demokrat SPD ve Yeşiller’in hükümet ortağı olmadığı bir koalisyon hükümeti isteği var. Trump-Musk ikilisinin temsil ettiği ABD burjuvazi bu çıkışla AfD ile federal ve eyaletler düzeyinde koalisyon ortaklığına karşı çıkan muhafazakar Hristiyan Demokratlara (CDU/CSU) da mesaj veriyor. Musk’ın AfD’ye destek yazısının yayımlandığı Welt am Sonntag gazetesi, Axel Springer SE tekeline bağlı birçok yayın organından birisi. Ülkenin en çok satan gazetesi Bild de bu yayınevi bünyesinde.
Musk’ın, bildiri niteliğindeki AfD’ye destek çağrısının bu sermaye grubu tarafından yayımlanması ne tesadüf ne de gazetenin yayın yönetmeninin kendi başına verdiği bir karar. Maksat, geleceğe dair siyasi hesaplar. Alman burjuvazisi içinde Hitler’e verilen desteğin tarihsel utancının etkisiyle ırkçılara yönelik mesafeli yaklaşım, Musk gibi aktörler üzerinden aşılmak isteniyor. Bu bakımdan Musk aynı zamanda aşırı sağa açıktan destek veremeyen kesimler tarafından tercüman olarak kullanılıyor.
Nitekim Musk’ın sözlerinden sonra yapılan anketlere göre, AfD ülke genelinde oylarını ilk kez yüzde 20’ye çıkardı. Sosyal medya ve basında yer alan haberlere bakılırsa AfD’nin Başbakan Adayı Alice Weidel, 10 Ocak’ta ABD’de olacak ve X-Space üzerinden Musk ile bir canlı yayına katılacak. Weidel’in sözcüsü ziyareti doğruladı. Musk benzer bir yayını X üzerinden seçimler öncesinde Trump ile de yapmıştı.
Şimdi merakla beklenen Trump’ın 20 Ocak’ta yapılacak devir teslim törenine Weidel’in katılıp katılmayacağı. Scholz ve Steinmeier’in davet edilmediği törene, Weidel’in Musk aracılığıyla katılması durumunda yeni bir tartışma alevlenecek: “Almanya’yı Trump nezdinde Weidel mi temsil ediyor?” Böylece Musk ve AfD’nin gündemde kalmasının süresi uzayacak. Özellikle Die Welt ve Bild de buna kendi cephesinden katkı sunmaya devam edecek.
Alman sermayesinin açıktan destek vermekten imtina ettiği aşırı sağcı partinin Musk üzerinden normalleştirilmeye çalıştırılmasının değişik sonuçlara yol açacağı şimdiden söylenebilir. Bugüne kadar yapılan değerlendirmelerin çoğunda, aşırı sağcı partinin dışarıdan gelecek bir destekle daha da güçlenebileceği pek hesaba katılmamıştı. Şimdi dış destek de hesaba katılarak bir mücadele ekseni yaratılması gerekiyor.
Dışarıdan müdahaleye tutarlı şekilde karşı çıkan partiler hızla güç toplayabilir. Bu desteğin arkasında genel olarak ABD sermayesinin bir bölümünün, özel olarak da Musk’ın Tesla’nın Berlin yakınlarındaki Grünheide’de bulunan fabrikası nedeniyle ekonomik çıkarları olduğu anlatılabilir. Bu durum yine ABD’nin 2026’da Almanya’ya konuşlandırmayı planladığı uzun menzili füzeler ve ABD’nin Almanya’daki askeri üslerine karşı mücadeleyle birleştirilebilir. AfD’yi güçlendirmek için dışarıdan yapılan bu müdahale aynı zamanda bir fırsata da dönüşebilir.
Bu nedenle ülke tarihi açısından 23 Şubat’taki erken seçimlerin önemi çok daha artmıştır.
- Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele 27 Aralık 2024 04:19
- Romanya seçimleri, TikTok ve AB'nin demokrasi anlayışı 20 Aralık 2024 05:25
- ‘Suriyeliler gitsin mi, kalsın mı’ tartışması üzerine 13 Aralık 2024 04:24
- Avrupa'da 'siyasi kriz' hayaleti dolaşıyor 06 Aralık 2024 06:40
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12
- Trump Pandora’nın kutusunu açtı, Avrupa panikte 08 Kasım 2024 12:17
- 5 maddede ABD seçimlerinin Avrupa’ya etkileri 03 Kasım 2024 04:30
- 'Ekonomi mucizesi' Almanya'ya ne oldu? 01 Kasım 2024 04:48
- Almanya Rusya’ya karşı karargah oluyor 25 Ekim 2024 04:17
- Almanya-Türkiye ilişkileri: Yeni bir başlangıç mı? 18 Ekim 2024 04:50