03 Ocak 2025 04:58

Dünyayı uyandırmak değil, uyutmak için miting

Fotoğraf: AA

Paylaş

1 Ocak’ta Galata Köprüsü’nde “Dünyayı uyandırıyoruz”, “dün Ayasofya, bugün Emevi, yarın Aksa; Bir güneş doğuyor” temasıyla düzenlenen Gazze’yle dayanışma mitinginin söylem havuzu olguların, kavramların ve anlamların nasıl altüst edildiğini gösterdi. Devrim, sivil toplum, ulusların kendi kaderini tayin hakkı, milli sınırların bütünlüğü, dayanışma gibi kavramların bir önceki yüzyıldaki anlamları silindi, kavramların kapasiteleri Türkiye yönetiminin siyasal ufkuyla sınırlandı.

Yeni Şafak mitinge 308 sivil toplum kuruluşunun katıldığını yazıyor. Bu sivil toplum kuruluşlarının şu veya bu şekilde iktidarla ilişkili olduğu, başlıcalarının da bizzat kurdurulduğu da biliniyor. Neredeyse hepsi adına miting kürsüsünden konuşan Bilal Erdoğan sivil-devlet akrabalığını kendi bünyesinde temsil etmiş oldu. İsrail şirketlerini protesto eden pankartlarla kitleye dahil olmaya çalışan üç gencin gözaltına alınması ise Milli İrade Platformunun fikriyatında neyin dışarıda bırakıldığını bir kez daha gösterdi. Milli İrade Türkiye’nin İsrail’le ticari ilişkileri konu dışı edilerek kurulabilen bir şeydi. Dolayısıyla ortama iktidarın yarattığı miti desteklemeyen hiçbir şey ‘sızamazdı.’

Bu mit Suriye’de eğer bir zafer kazanılmışsa onun birinci dereceden muhatabının Türkiye olduğu üzerine kurulu. Mitingin Ayasofya ve Emevi Camisi ile Mescidi Aksa’nın aynı çizgiye yerleştirilerek oluşturulan ana sloganını, Kudüs’ün fethine kadar genişleten kürsü söylemi harlandıkça harlandı. Ortadoğu’da Türkiye’nin önderlik ettiği bir coğrafya devrimi yaşandığını, iktidarın Suriye’deki Heyet Tahrir el Şam yönetiminin velisi olduğunu iktidar ve bağlı kuruluşları her dakika tekrarlıyor.

Yeni Şafak İnternet Yayın Yönetmeni Ersin Çelik, aynı gün TVNET canlı yayınında “Halep ve Şam fetholunmadan, İslam komutanlarının karargahı olmadan Kudüs fethedilmemiştir. Hz. Ömer’den beri böyledir. Coğrafya devriminin merkezinde Türkiye vardır. Nöbeti de Galata Köprüsü’nde tutulmaktadır” diye konuşurken kürsüden, ‘Millet Mescidi Aksa’yı da özgürleştirecektir’ diye sesleniliyordu. Fetih ‘özgürleştirmek’ demek oluyordu.

Yayılmacı ve fetihçi siyaseti Ortadoğu’nun mazlum halklarının kurtarıcı tek yolu olarak gösteren resmi-sivil ajitasyon, iktidarın aynadaki yansıması olarak Suriye’nin çiçeği burnundaki şeriatçı yönetimine işaret ediyordu. Bu yönetim Esad’ın dehlizli hapishanelerinde yıllardır gün yüzü görmeden zulüm ve işkence gören Sünni muhalifleri özgürlüğüne kavuşturmuş; Suriye’de bütün din ve mezheplere eşit mesafede davranan demokratik bir figürdü. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi!

Galata’daki kitleye bütün bunlar empoze edilirken Suriye’nin Geçici ve Atanmış Lideri Golani, İngiliz ve ABD’li yetkililer tarafından kıskaca alınmaktaydı. ABD’li yetkililer Golani’yi iki kez ziyaret etti. Ona kravat ve takım elbise giydiren ‘Batı’ ne diyorsa onu yapacaktı Golani. Başta ABD vatandaşları olmak üzere Suriye’deki kesimlere eşit ve müsamahalı davranması dikte ediliyor, böyle olmazsa koltuktaki konforunun çok uzun sürmeyeceği de ima ediliyordu. Rejimin bekçiliği Galata Köprüsü’nde değil İsrail’in yerleştiği Golan Tepelerinde yapılıyordu.

Türkiye yönetiminin Suriye’deki rejimle kendini özdeşleştirebilmesi, araya kısa dönemli uyumsuzluklar girse de son tahlilde ABD’yle uzlaşmak zorunda kalmasındandır. Bunca yıldır iktidar her gelişmeyi, kendi siyasi, ekonomik çıkarları doğrultusunda uluslararası ilişkiler fıkhına tercüme etme yeteneğini geliştirdiği için ‘Batı emperyalizmi’nin siyasi İslam’la yol arkadaşlığı yapma tercihi ile birleşti. Suriye’nin HTŞ eliyle fethinde imar-inşa ve ticaret yollarının bekçiliği gibi olanaklar gören Türkiye sermayesi bu birleşmeden bir devrim sevinci çıkarıyor kendisine. Galata Köprüsü’nde bu sevinç yankılandı.

Halkların kendi kaderini tayin hakkı gibi, eskiden uluslararası ilişkileri hiç değilse görünürde düzenleyen ancak şimdi bu lafı duyar duymaz silaha sarılmaya hazır bir canavar haline gelen emperyalizm için ulusal sınırlar nasıl anlamını yitirdiyse fetihçi dürtülere sahip bizimki gibi iktidarlar için de o hak artık arkaik bir kavram. Milli sınırlar fırsat bu fırsat genişletilebilecek, başkalarının bağına bahçesine din-iman adına girilebilecek bir kevgirden ibaret. Hudut dünya savaşları arasındaki bir reklam arası kazası.

Kentin kritik noktalarını muhalefete, hak arama mücadelelerine, protestolara kapatan iktidar kendi non-sivil kuruluşları için Galata’yı ve çevresini açarken elin ülkesinde de siyasi Alevilik icat etmekteydi. Komşu ülkede bile mezhepçilik yapılabiliyordu. Suriye’nin başına geçirilen Sünni gruplar Esad’dan daha hayırlı, daha demokrat, daha hakkaniyetli olarak pazarlanırken Aleviler bu sahte devrimin düşmanı olarak ilan ediliyordu. Mesaj bir parça içeriyeydi aslında. Aynı saikle, yıllardır ak devrim diye övülen AKP’nin iktidarı şimdi Sünni devrimin erken ortaya çıkmış bir parçası, hamisi ve liderine dönüştürülmüştü. ‘Devrimin selameti için’ iktidarın devamında isabet vardı.

Cihatçı çetelerin toplamından makbul halk icat edilince bunları danışıklı dövüşle iktidara taşıyan fetihçi zihniyet dünyayı Suriye’de bir devrim olduğuna inandırmaya çalışıyor. Oysa emekçi sınıfların din mezhep ayrımı gözetmeden birleştiği örgütlü eylemi olmadan devrim olmazdı ve hâlâ olmaz. Emekçi sınıfları savunan program olmadan hiçbir el koyma devrim olmaz. Ezilenlerin muhayyilesinden çalınan devrim Suriye’deki kukla yönetime giydirilse de tutmaz.

Milli İrade Platformu mitingin tarihini geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Ocak olarak belirlerken zaten katılımın niteliğini halkı tasnif ederek belirledi. 31 Aralık gecesi yılbaşı kutlamakla meşgul, sabah uyanıp mitinge katılamayacak seküler kesimleri aşağılayabilme fırsatı kaçırılmamıştı. Bu durum, geçen yıl da aynı gün düzenlenen mitingin havuz medyası yorumcularının işaret ettiği noktalardan biriydi zaten.

Miting Gazze’yle değil, aslında ABD ve İsrail’le dayanışmanın hamasi nutuklarla gizlendiği bir toplaşma oldu gerçekte. Dünyayı uyandırma değil, uyutma mitingi.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa