Trump’ın ilk yenilgisi
Neredeyse her senenin sonunda, bir tiyatro sahneye konur Amerika Birleşik Devletleri’nde. Bütçe müzakerelerinin tıkanması sonucu, federal hükümetin “kapanması” gündeme gelir. Halk korkutulur. Bazı pazarlıklar yapılır. Noel’den birkaç gün önce kapanma olmayacağı duyurulur.
Tiyatro bazen hayatı aksatır. Hükümet gerçekten kapanır. Bazı devlet hizmetleri askıya alınır. Yine de Demokratlarla Cumhuriyetçiler bazen birkaç gün, bazen bir iki hafta sonra anlaşır. Hayat normale döner.
Fakat 2024 sonundaki tiyatronun, daha derin bir anlamı vardı ve bu çoğunlukla gözden kaçtı. Mesele Demokratlarla Cumhuriyetçiler arası dengelerden ziyade, Trump’ın Cumhuriyetçi Partiyi kökten dönüştürüp dönüştüremeyeceğiyle ilgili. Dramanın rutin kısmı, iş “kapanma”ya varmadan halledildi. Bu görüntünün gölgesinde kalan, Trump’ın ilk yenilgisini almış olmasıydı.
Gelişmelerin özeti: Demokratlardan gelen ilk bütçe önerisi, Cumhuriyetçiler tarafından hemen reddedildi. Trump ve Musk, devlet harcamalarını ciddi şekilde kısan alternatif bir bütçe önerisini Kongreye dayattılar. Demokratlar itiraz etti. Bu işin rutin, beklenen kısmı. Daha ilginç olan, birçok Cumhuriyetçinin Demokratlara katılıp bu öneriye karşı oy kullanması oldu. İkinci bütçe önerisi de reddedildi böylece. Hemen sonrasında, aşağı yukarı aynı öneri, mühim bir farkla, Kongreden geçti. O mühim fark: Trump’ın, “borç tavanı”nın askıya alınmasına dair son anda eklettiği madde. Bu madde, üçüncü ve başarıyla sonuçlanan öneriden çıkarıldı.
Bu ne anlama geliyor? Trump, Musk-Trump alternatif bütçe önerisine neden böyle bir madde ekletti? Cumhuriyetçiler bu maddeye neden direndi?
Biliyorsunuz Trump, yedi ila on beş milyon arasında insanı ülkeden atma vaadiyle başa geldi. Ama milyonlarca insanı ülkeden atmak nutuk atmaya benzemez. Zor ve şiddet, pahalı işler. Trump’ın Amerikan toplumunda yaratmayı istediği depremi başlatabilmek için bile milyarlarca dolara ihtiyacı olacak. Bunun için de ya zenginlere yönelik daha yüksek vergiler ya da yeni gelir kaynakları gerekiyor.
Trump zenginleri vergilendirmeye karşı olduğuna göre, yeni kaynaklar yaratmaya yönelmesi beklenebilir. Bu kaynakları yaratacak, devletin aktif olarak üretimi yönlendirdiği bir “milli ekonomi” programı bazı düşünce kuruluşlarınca pişiriliyordu bir süredir. Bu kuruluşlar, kendilerini Trump’ın ideolojik erleri olarak görüyor. Ancak Trump onları önemsemiyor. Sadece gümrük vergilerini arttırarak, Amerikan zenginlerinden vergi almayarak üretimi arttıracağını savunuyor. Oysa bu imkansız. Devletin endüstriye müdahalesi, teknolojik atılım konusunda yönlendiriciliği olmadığı sürece, gümrük vergileri ne üretimin yapısını değiştirir ne de doğru düzgün kaynak yaratır.
O halde, milyonları sınır dışı etmek için gerekecek olan zor ve şiddet nasıl finanse edilecek? Geriye sadece borçlanma opsiyonu kalıyor. Bu da “bütçe açığı şahini” Cumhuriyetçilerin yerleşik ideolojisine aykırı. Dolayısıyla, Trump’ın “borç tavanı”nı askıya alan maddesini ihtiva eden ikinci bütçe önerisinin aleyhinde oy kullandılar (Hatta bütçe açığı konusunda parti ortalamasına nazaran daha “şahin” olan otuzu aşkın Cumhuriyetçi, üçüncü önerinin dahi karşısında durdu).
Kısacası, olup biten gayet teknik gözükse de Trump’ın büyük “temizlik” planları ilk darbesini aldı aslında.
Trump ve Musk, devletin harcamalarının olabildiğince kısılmasını istiyor. Ama Trump, güvenlik ve sınıra dair dayatacağı harcamaların önünde hiçbir engel olmamasını istiyor aynı zamanda. Üstelik, Musk ile devletin küçülmesi konusunda hemfikir görünse de “Sağlık harcamalarına dokundurtmam” diyor aklına estikçe. Çalışan kesimlerden aldığı desteği sürdürmek için böyle çıkışlara ihtiyaç duyduğu belli. Bu çelişkili duruş, önümüzdeki dört seneye damgasını vuracak tuhaflıklardan sadece bir tanesi.
Benzer dinamikler, Trump’ın ilk döneminin fiyaskoyla sonuçlanmasına yol açmıştı. Trump söz verdiği duvarı bitirememişti çünkü bizzat Cumhuriyetçiler gerekli harcamaların önünü tıkamıştı. “Kapanma” tiyatrosunun 2018’de beş hafta gibi bir süreye yayılması da bu fiyaskolardan biriydi. Amerikan tarihinin en uzun kapanması bile, Trump’ı amacına ulaştıramamıştı.
Demokratlar çürümüş bir ekonomik modeli sürdürmenin binbir yolunu arıyor. Trump ise yarattığı tüm umut ve korkuya rağmen, devleti parsellemenin ve (Bir sınıf olarak burjuvazinin değil) bir avuç zenginin hizmetine sokmanın gayretinde. 1980’lerde ve 1990’larda Demokratlarla Cumhuriyetçilerin el ele kurduğu işçi düşmanı “neoliberal” ekonomik modele düşman gözüküyor ama sermaye dostu bu modelle bir iki başlık dışında ciddi bir alıp veremediği yok aslında. Amerikan kapitalizmini, içinde bulunduğu yapısal krizden kurtarma şansı işte bu yüzden sıfır.
Trump’ın yerleşik kurumlara karşı yürütüyor gözüktüğü savaştan yıkım ve kaos çıkar. Ama Amerika’nın burjuvazisini kurtaracak ya da geniş yığınlara refah sağlayacak bir reçete asla.
Evrensel'i Takip Et