06 Ocak 2025 05:00

Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç”

Colani ve Hakan Fidan

Fotoğraf: Arda Küçükkaya/AA

Paylaş

Geride bıraktığımız yılın son günü, ABD’nin Şam Büyükelçiliğinin X (Twitter) hesabından, ABD’li yetkililerin Esad’ın devrilmesinden sonra Şam’a ikinci ziyaretleri sırasında neler görüşüldüğüne dair bir açıklama geldi: “ABD yetkilileri, Şam’daki geçici yetkililerle bir araya geldi ve şunların gerekliliğini dile getirdi: ABD vatandaşlarını korumak ve kaybolan Amerikan vatandaşlarının akıbetini belirlemek; IŞİD’e karşı mücadeleyi sürdürmek; İran’ın Suriye’de yeniden canlanmasını önlemek; tüm Suriyelileri tam olarak temsil etmek ve kapsayıcı siyasi süreci sağlamak.” Aynı gün Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu, Fransız savaş uçaklarının Suriye’de IŞİD mevzilerini bombaladığını duyurdu. 

Yani, Suriye’de Esad’ın devrilmesine giden süreci 2011’den beri örgütleyip teşvik eden Batı’nın emperyalist patronları, yeni yıla girerken Colani’yi ve Suriye’yi kendi çıkarlarına uygun bir yola sokabilmek için sahadaydı.

30 Aralık Pazartesi günü de Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) Şam’da Heyet Tahrir el Şam Lideri Colani ile ilk görüşmesi basına yansıdı.

Onlar öncesinde de yine yılın son ayında Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam’da Colani ile görüşerek mesajlar vermişti.

2025’e, herhalde daha önce hayal dahi edemeyeceği bir diplomasi trafiğiyle giren Colani etrafındaki bu ilişkileri, siyasi anlamlarıyla sadeleştirmeye çalışarak devam edelim.

ABD, ‘terör örgütü’ listesinden çıkarma vizesini elinde tuttuğu Colani’yi bölgesel pazar ilişkilerine uygun kıvama getirmeye çalışırken, bölgedeki müttefiklerinden Türkiye ile Suriye sahasında yan yana durduğu SDG arasında bir dengenin sağlanması için de çalışıyor.

Colani’nin de SDG heyetiyle yaptığı ilk görüşmede, Ankara’nın hassasiyetlerini kendisi için bir avantaja dönüştürmeye çalışarak, süreci hızlı sonuçlandırmak istediği anlaşılıyor. Yansıyan bazı kulislerden bunu anlıyoruz. Yani Türkiye’nin de talebine uygun biçimde YPG’yi ayrı bir silahlı oluşum olmaktan çıkarıp yeni sisteme hızlıca monte etmek. Peki Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler ve ülkedeki azınlıkların haklarını garantiye alacak bir anayasal düzen kurulacak mı?

Şu anda buna dair bir işaret olmasa da HTŞ’nin en asgari tavizle bu süreci atlatmak isteyeceğini tahmin edebiliriz.

Ankara ise bir yandan Colani ile görüşme diğer yandan eğitip donattığı SMO’yu sahada itekleyerek ve onlara hava desteği vererek SDG’nin inisiyatif alanını olabildiğince daraltmaya çalışmak, diğer yandan ABD ile yaptığı temaslarda, kendisini ‘düzenleyici partner’ rolüyle dayatarak yol almaya çalışmak, öte yandan İmralı görüşmeleri yoluyla sonuç almaya çalışmak istiyor. Yani Ankara tüm tuşlara birlikte basıyor.

Bir yandan DEM heyetinin İmralı ziyaretine ve ziyaret sonrası açıklamasına izin verilirken, diğer yandan Erdoğan’ın bu yazı yazılırken, “Terör belasından ülkemizi en kısa süresinde kurtaracağız. Kararlıyız, azimliyiz, hedefe kilitlendik. Terör örgütü ve teröristler için çember giderek daralmaktadır. Bölücü caniler ya silah gömecekler ya da silahlarıyla birlikte gömülecekler. PKK terör örgütü için üçüncü bir yol yoktur” vurgusunu yapmış olması bir çelişkiyi değil, aslında iktidarın adımlarının bütünlüğünü ifade ediyor.

Burada bir parantez açalım. Konuya dair tartışmalarda, Türkiye’nin daha önce Irak’ın kuzeyine ilişkin ortaya koyduğu rezervlerin zaman içinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile çıkar ortaklığına dayalı sıcak ilişkilere evrilmiş olduğu hatırlatılırken, ciddi bir hacim farkı atlanıyor.

Barzani çizgisinin Türkiye’de siyasal dengeleri etkileme ihtimali yokken, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt inisiyatifi ile Türkiye’de barajı aşma potansiyeline erişmiş yasal Kürt hareketi arasındaki bağlam ortaklığı hem Cumhur İttifakının seçim ve yeni anayasa hesapları hem de devletin genel ‘güvenlik’ hassasiyetleri açısından farklı bir tutum ihtiyacını gündeme getiriyor. Zayıflatabildiğin kadar zayıflat ve yeni bir denkleme mecbur kalırsan da bunu kendi çıkarlarına en uygun biçimde yap!

Öcalan’ın, son mesajına yansıyan Türk ve Kürk kardeşliğine dayalı paradigma bir önceki süreçteki vurgularında da vardı ve İmralı Notları olarak yayımlanan kitapta yer alıyor. Ek olarak Öcalan’ın, TBMM’nin ve demokratik güçlerin sürece dahil edilmesi önerisi, bu büyük kuşatma karşısında mümkün olduğunca elini güçlendirme amacından kaynaklanıyor olabilir.

Bir politik matematik olarak yürüyen yeni süreci tartışmaya devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa