Öcalan görüşmeleri ve CHP
Fotoğraf: MA
Başında Erdoğan’la AKP, bilinir, iyi manevralar yapar.
Bu “iyi”, aynı zamanda olumsuz bir anlam ifade ederek, “Dün dündür bugün bugün” türünden işe gelen olağanüstü genişlik ve farklılıkları da kapsasa bile, sözcüğün gerçek anlamıyla ustaca taktik değişikliklerini de belirtiyor.
AKP söz konusu olduğunda, anlaşılacaktır ki, tutarlılık ya da tutarsızlık tartışma dışıdır. İzlenen şu ya da bu taktiğin halkın ve ülkenin çıkarına olup olmadığı da. İzlenen taktiklerde tutarlılık ve halkın çıkarlarına uygunluk aranmamalıdır.
Bu, Öcalan çağrılarıyla Kürt sorununu yeniden gündeme getiren Bahçeli ve MHP açısından da geçerlidir.
Şüphesiz Bahçeli ve MHP’siyle sonunda tamamen hesaplanıp kitaplanmış bir “süreç” yürüttüklerini ve “Terörü bitirmeyi hedeflediklerini” açıklayarak Öcalan çağrılarının ikisinin anlaşmasıyla yapıldığına açıklık getiren Erdoğan ve AKP’sinin amaçları hakkında beklenti içine girilemez. Bu ayrı şeydir ve “iyilik” amaçları kapsamamaktadır.
Sorun, amaçları bir yana Öcalan konulu son AKP-MHP manevrası karşısında nasıl bir tutum alınıp ne yapılacağıdır.
Dervişoğlu ve İyi Parti, Bahçeli’nin çağrısı karşısında Meclis kürsüsüne elinde iple çıkarak ve ardından bilgi için partilerle görüşmeler yapmaya başlayan “İmralı heyeti”ne randevu vermeyerek tutum aldı. MHP’ye yönelik muhtemel milliyetçi tepkileri İyi Partiye kanalize etmeye oynadığı görülüyor. Bir miktar başarabilse de iflah etmeyecektir.
Yerel seçimlerden bir süre sonra “Birinci partiyiz” vurgusuyla “erken seçim” çağrıları yapmakta olan Özel ve CHP son gelişmelere hazırlıksız yakalanmış görünüyor.
CHP’nin yerel seçimleri DEM Parti’nin örtülü desteğiyle kazandığı ve bir “erken seçimi” de yine DEM desteğiyle kazanabileceği açık. Bu nedenle Özel ve CHP Kürt sorununu yok sayamıyor. Ancak son Bahçeli-Erdoğan manevrası karşısında sınıfta kaldı, kalıyor!
Bahçeli ilk çağrısını ekim başında yapmıştı ve aslında düşünüp taşınıp uygun bir taktik geliştirebilmesi açısından CHP’nin en az 3 ayı vardı. Bu sürenin yetmediği anlaşılıyor.
İlk tepki olarak Özel, “Türkiye'de bir daha şehit gelmeyecekse… bir daha anaların gözünden yaş gelmeyecekse… bunun için söylenen her söze CHP olarak kıymet veriyoruz. Biz CHP olarak terörün bitmesine tam destek vereceğiz” demişti.
Eleştirisi vardı: “Ne yapılacaksa TBMM'de yapılmalıdır. Tam bir toplumsal mutabakat olmadan sonuç olmayacak. Bu iş çözülecekse bütün partilerin içinde olduğu bir masada konuşulmalı.” demişti Özel. Zaten öyle ve bu eleştiri yerine oturmadı.
Bir diğer eleştirisi “Kürtlerin Anayasa'ya uygun sorunlarını çözmeden bir kişiye uygun çözümle bu sorunu çözemezsiniz” olmuştu. Bu, tabii ki doğru. Sorun hak eşitliği sorunu ve Türklerin hangi hakkı varsa Kürtlerin de aynısı olmalı!
Eleştirilerini pekiştirerek kendisini sağlama almak amacıyla Özel “Şehit ailelerinin kabul edebileceği çözüme evet deme” şartını getirmişti. Aynı noktada duruyor ve herhangi bir inisiyatif geliştirerek Erdoğan-Bahçeli manevrasına yanıt verebilmiş değil. Hatta yazı yazılırken CHP’nin “İmralı heyeti”yle görüşüp görüşmeyeceği hâlâ belli değildi. CHP yandaşı TV kanallarıyla ekranlara çıkan CHP’li ve destekçilerine bakıldığındaysa görünen, olmazların oynandığı.
Başlangıçta CHP “Ülkenin ve halkın gündeminin ekonomi olduğu”, “Asgari ücretle emeklilerin maaşının kaç çeyrek altın ettiği” görüşündeydi ki bu kuşkusuz doğru. Ancak yanlış olan, başka her şeyin “Gündem saptırmak” olduğu!
Koca bir Suriye sorunu ve ötesinde tüm Ortadoğu’nun sınırların yenilenmesini de kapsayarak yeniden paylaşılması nasıl gündem dışı ve üstelik gündem saptırma olabilir? Dünyanın belli başlı emperyalistleri, iri kıyım gerici bölge devletlerinin katılımıyla Ortadoğu ve Suriye’ye üşüşmüş durumda. Türkiye’nin de bir eli Suriye’de ve Suriye’nin kuzey doğusunda Kürt özerk bölgesi bulunuyor. Bahçeli-Erdoğan manevrası asıl olarak kuzeyi başta olmak üzere Suriye ve Ortadoğu üzerine kurgulu. CHP ise, Kürt sorunu karşısında sessiz kalırken milliyetçiliğiyle manevraya yedeklenmiş görüntü veriyor!
“Birinci partiyiz” ve “Gelecek seçimi kazanacağız” iddiaları havada kalıyor! Manevralara atakla karşılık vermeden “umut” vermek ve seçim kazanmak olanağı yoktur!
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50