MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor
Fotoğraf: DHA
Anadolu’da yaygın bir söz vardır: “Hocanın dediğini yap yaptığını yapma.” Bu sözü biraz daha derinleştirmek gerekiyor: Peki, hocanın dediklerine inanalım mı, dediklerini yapalım mı?
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) "Geleceğin İnşası: Eğitim 2002-2024" başlığıyla AKP-Milli Görüşün 20 yılda eğitim alanında yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını anlattığı bir kitap yayınlamış bulunuyor. Resmi web sitesinden erişilebiliyor. Geçen hafta bir parçasına değinmiştim, bu hafta özellikle “afet ve kriz dönemlerinde eğitim çalışmaları” (s. 298-329) altında anlattıklarına değineceğim.
MEB bu kitabında kendine göre bir şeyler anlatıyor, ortada bir anlatı var da bu anlatı ne kadar gönderime gerçekliğe sahip? Örtülü programlama bakımından soruyu sorarsak en başta anlatmadıkları bu anlatılardan çıkarılabilir mi, anlatmadıkları neler? Anlatmadıkları bir yana anlattıkları ne anlama geliyor?
Kitabı okurken insan MEB pandemi ve deprem sürecinde ne muhteşem işler yapmış, tüm çocukları, memleketi ve insanlığı kurtaracak ne varsa yapmış ne yol yöntemler geliştirmiş, pandemi ve deprem şartlarında eşitlikleri bile artırmış, öyle bir dijital eğitim ve rehberlikler yapmış ki, insanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor.
BİLİMSELLİK EĞİTİMDE TIKLANMA METODU VE REKORU: MEB PANDEMİ SÜRECİNDE DİJİTALLEŞMEYLE EĞİTİMİN KESİNTİSİZ SÜRMESİNİ VE FIRSAT EŞİTLİĞİNİ SAĞLAMIŞ
Millî Eğitim Bakanlığınca, Türkiye Yüzyılı'nın inşasında son 22 yılda, eğitim sistemindeki dönüşüm ve yapılan eğitim seferberliği, bilimsel veriler ışığında "Geleceğin İnşası: Eğitim 2002-2024" adıyla kitaplaştırdığı bu kitapta, “bilimsel veriye” ve “bilimsel değerlendirmelere” yer verdiğini ifade ediyor.
Bilimselliğe, gerçekliklere ne kadar uzak veya yakın olduğunu çok rahat görebilirsiniz. Basit bir soru, pandemi ve deprem süreçlerinde benzer süreçleri yaşayan ülkelerle kıyaslandığında okulları ve üniversiteleri en uzun süre kapalı kalan ülkeler hangileri acaba? Türkiye’nin sıralaması nedir acaba? Umarım kitapta pandemi ve deprem verileri aktarılırken en başta okulların ne kadar kapatıldığı yazılmıştır.
Geriye kalan verilere geri dönelim.
Kitapta büyük bir övünçle MEB Fatih projelerinin de verdiği ivme ile dünyada eğitimde dijitalleşmede öncülük yaptığı anlatılıyor: “COVID-19 pandemisi, Türkiye’nin eğitim sistemi üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakmış; eğitim politikalarının yeniden şekillenmesine zemin hazırlamıştır. Uzaktan eğitim uygulamalarının, Eğitim bilişim ağı (EBA) ve TRT iş birliği ile geliştirilen EBA TV aracılığıyla geniş kitlelere ulaşılması, eğitimdeki fırsat eşitsizliklerinin azaltılmasında önemli bir adım olmuştur. Türkiye’nin FATİH projesi, dijital dönüşüm konusunda hazırlık yapılmasına olanak tanıyarak uzaktan eğitimde hızlı bir adaptasyon süreci yaşanmasına katkıda bulunmuştur.”
‘3.5 MİLYAR TIKLANMA’
İlgili alt bölümde salgın döneminde ne kadar başarılı işler yaptıklarına ve bunun sayısal verilerine yer verilmektedir: “Türkiye’de MEB tarafından 2020 yılında başlayan pandemi nedeniyle başlatılan uzaktan eğitim programının sonuçlarının oldukça olumlu ve etkili olduğu anlaşılmaktadır. MEB tarafından hizmete açılan Eğitim Bilişim Ağı (EBA) web sitesi, toplamda 3.5 milyar tıklama sayısına ulaşmıştır. EBA, Türkiye’de en çok ziyaret edilen onuncu web sitesi olurken dünyada en çok ziyaret edilen popüler eğitim siteleri arasında üçüncü sırada yer almıştır. EBA Mobil uygulaması da oldukça yaygın olarak kullanılmış olup Android cihazlar için 16 milyon 700 bin, IOS cihazlar için ise 1 milyon 800 bin kez indirme sayısına ulaşmıştır. Ayrıca EBA’yı etkin bir şekilde kullanan öğrenci sayısı 8 milyonu aşarken siteye 1 milyonun üzerinde öğretmen de senkron ve asenkron olarak aktif katılım sağlamıştır. Bu veriler, pandemi döneminde öğrencilerin ve eğitimcilerin teknolojiye olan yoğun ilgilerini yansıtmaktadır (MEB, 2020d). Türkiye’de pandemi döneminde uzaktan eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi sanal sınıflar üzerinden sağlanmıştır.”
Aktarılan tablo şu şekildedir:
ORTADA BİR GERÇEKLİK VAR, BU GERÇEKLİĞİN DE ÇOK YÜZÜ VAR: SANAL EKRAN 7-8 SAATE ÇIKTI
Burada bir gerçeklik payı var. Pandemi ve deprem sürecinde MEB dünyada okulları ve üniversiteleri en uzun süre kapalı kalan ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı ve tüm çocukları ve toplumu cep telefonuna tablete mahkum etti. Ancak bu yolla eğitim ne kadar yapılabildi, kapsayıcılık ve fırsat eşitliği sağlanabildi mi, olanaklar ne durumdaydı, bunlar ana sorular.
Dijital teknolojilere, internete yoksul ailelerin ötesinde bu konularda yeterli deneyimi olmayan aileler ve çocukları sağlıklı olarak ulaşamadı. Öğretmenlerin ve öğrencilerin telefon faturaları arttı. Uzaktan senkronik dersler pek yapılamadı, asenkronik veya senkronik fark etmeden öğrenci ve öğretmenlerde büyük bıkkınlıklar yarattı. Çocukların önemli bir kısmı derslerini dijital ortamda izleyecek evde sessiz bir oda bile bulamadı. Okul ortamı hiç oluşmadı, derse hazır oluş sağlanamadı. Dersler sistematik ve bütüncül olarak sürdürülemedi. Ölçme değerlendirme sağlıklı yapılamadı. LGS ve YKS sınavlarında başarı oranları düştü. Biyofizyolojik, bilişsel, moral gelişimleri zedelendi, psişik sağlıkları zorlandı.
MEB’in verdiği rekorlara ben de tek bir veri ekleyeyim. Pandemi öncesi 2-3 saat arası olan internette ve sanal ortamda geçirilen süre 1.5 yıl içinde 7-12 saat arası bir ortalamaya çıkmıştı. Bu artışta başlıca aktörlerden biri maalesef MEB’in politika ve yaptıkları oldu.
MEB’in anlattıklarına bakınca sanki 2000-2022 yıllarını ben ve bizler yaşamamışız gibi bir duyguya kapılmamak mümkün değil. Veya Anadolu deyimiyle bir şeyi yapıyormuş gibi yapmakta üzerimize maharet yok.
MEB “Kendi kendine oynamış” diyeceğim ama ortada oyun da yok, “Sanal oynamış”. Sanal oynarken de dahası tüm çocuklarımızla tüm toplumla oynamış.
Eğitimde dijitalleşmeye dair artı eksilerine dair o dönemde TTB çok daha yerinde açıklamalar yaptı, doğru düzgün medyada, Evrensel’de pek çok yazı yer aldı. Sonuçta ölçütler neler, en kritik konu bu, ölçütlerle sürece bakmak gerekiyor. Toplu bir değerlendirme için dikkate alınacak ölçütlere dair Mektepli Bülten Tebeşir’in Aralık 2021 sayısına ve bu sayıdaki şu yazıya bakılabilir. “Büyük Karışıklık: Okulun Anlamı ve Online Teknolojilerin Yeri”.
Eğitimde en temel ölçü çocukları yetiştirmek ise, iyi bir çocuk yetiştirmenin ölçütleri neler, kendi deneyimleriniz yaşadıklarınız üzerinden pandemi dönemini yeniden değerlendirebilirsiniz, MEB ve YÖK pandemi sürecinde neyi iyi kötü yaptı, yaptıkları ile anlattıkları birbirini ne kadar tutuyor?
Haftaya MEB’in depremde yaptığı “muhteşem” işlerle devam edeceğim.
*İlgili veri ve analizler için bkz.: Eleştirel Pedagoji, 68.Sayı.
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42