11 Ocak 2025 05:00

Uykusuzluk üzerine

suratına soru işareti tutan bir el

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

“Hazırlıklı olup hazırlıksız olanı bekleyen kazanır.”

Sun Tzu

Güzel şeylerden bahsetmeyi biz de isterdik. İyiliğe ve güzelliğe dair hikayeler anlatmayı. Yirmi dört saat bile vermiyor ülke insana ki bir nefes alalım.

İktidara söz geçiremediğimizi kanıksamış olmalıyız. Hıncımız baki, gücümüzün yettiğine doğrultuyoruz.

İktidardan çok muhalefetin eleştirilmesi normal bu yüzden. Hiç olmadığı kadar sağlam, tutarlı, kudretli bir ana muhalefet bekliyoruz. Gündemi belirlesin, iktidarın stratejilerini boşa çıkarsın ya da en azından yorsun istiyoruz. Böyle her diledikleri tereyağından kıl çeker gibi olmasın. Geride kalmasın istiyoruz, ön açsın.

Sokaklarda “N'aber?​” sorusundan çok “Ne yapacağız böyle?​” sorusu geziniyor.

Yaklaşık 8-10 köşe yazmışım soru sormanın önemine dair.

Dingin uykular için insanın yanıtlara ihtiyacı olur.

O yüzden bu hafta biraz içimi sorularla dökeyim istedim affınıza mağruren. Çok içimde kalıyor, kalmasın. Soruyu sormak yanıtı düşünmeyi gerektirir. Yanıt, hazırlıklı olmayı sağlar.

Yanıtı bulunamamış sorular sadece uykunun değil, huzurun, hayallerin, umudun katili olur. Umarım bir gün yanıtları bulunur…

- Geçim yoksa seçim var da seçimi kim nasıl koyacak masaya? Ya 360 vekil lazım ya cumhurbaşkanı kararı. 

- Diyelim olmaz denen oldu, erken seçim kararı alındı. Seçim bazı bölgelerde elektronik yapılacak denildi. Nasıl kontrolü sağlanacak, ıslak tutanak yerine neyle teyit edilecek? Elektronik seçime nasıl itiraz edilebilecek?

- Erken seçimi dillendire dillendire eskittik ve olmadı diyelim. Bu halk sonraki seçime kadar nasıl dayanacak? Yoksulluk, yoksunluk bir yandan, baskı rejimi, ayrımcılık, çaresizlik derken ruhsal çöküntü ayrı. Bu nasıl toparlanacak?

- O zamana kadar anayasa değişikliği gündeme geldi diyelim. İlk dört maddeye karışmadılar ama ana dilinde eğitimi pakete koydular, siyasi tutsakların salınmasını vadettiler öte yandan bir sürü de riskli madde var. Üstelik bu anayasa ile sonsuza kadar Erdoğan seçilebilecek diyelim. Kampanyalar yapıldı, kamuoyu bastırdı ve tarihi bir olay oldu, iktidar geri adım attı. 5-10 düzenlemeyi geri çekti. Ana dilinde eğitim ve siyasi tutsaklara özgürlük duruyor. Ne yapılacak? Çünkü Gezi tutsaklarının, Kavala’nın ve nicelerinin serbest bırakılma ihtimali doğacak. Ama biz bağrımıza taş basıp hayır diyeceğiz. Demirtaş’ı da bırakmayacaklar. Ya yeni bir ‘Yetmez ama evet’ dalgası yaşanırsa ne yapılacak? 

- İşçi direnişleri her yeri sarmışken, aile hekimleri ve sağlık emekçileri grevdeyken, devlet okuluna çocuk gönderen ebeveynler dinci vakıflardan, Ülkü Ocakları’nın derse girmesinden şikayetçiyken, özel okul öğretmenleri taban maaş isyanında, velileri ücret protestosundayken, vize alamayanların mağduriyeti, evladı askerde olanların Suriye endişesi, emekli ve memurun sefalete terk edilmesi, ekolojik yıkım, çiftçinin iflası derken tüm bu mücadeleleri birleştirmek mümkün değil mi? En azından seçimi beklemeden iktidardan bir iki istifa, hak, talep koparmak, birkaç zafer kazanmak herkese iyi gelmez miydi?

- Top kıçımıza çarptı hasbelkader gol oldu, dünyanın ekseni kaydı, meridyenler karıştı, retrolar bitti şans yüzümüze güldü ve erken seçim oldu, hop iktidar değişti diyelim. 

Asıl güveni inşa edecek hareket planı burada saklı değil mi?

Şimdi bunun alt başlıklarına geçelim:

- Madem ilk hedef parlamenter sisteme dönüş, o zaman cumhurbaşkanı adayı üzerinden tartışmaları bu minvalde kapatıp ivmelenmek gerekmez mi?

- İktidarı kim devralırsa alsın, topluma vaadi refah, demokrasi, özgürlük ve huzur ise, haydi buna şahsen bir döneme damga vurma gibi kişisel bir tutku da ekleyelim; gerek kabine, gerek genel başkan gerekse yeni başkan hepsi tarihe geçmeyecek mi? Bu mevzuyu bir seferberlik ve aydınlanma dönemi olarak şimdiden gözlerde canlandırmak yerine mevcut rejimi çok kanıksamış gibi aday tartışmalarında yıpratılmamanın yöntemi yok mu? Herkes mi Mustafa Kemal olmak istiyor tek bir Hasan Ali Yücel olma heveslisi yok mu?

- Yeri gelmişken: iktidarı devralan eğitim sistemini hazır etti mi? Olması gereken sistem ne ve gölge bakanı, kurmayları kim?

- Rantı herkes anlatıyor. Nasıl duracak? Musluklar akmaya devam edecek mi? Garanti yolcu ve hasta sisteminden çıkış nasıl olabilecek? Londra mahkemeleri üzerinden çözüm umudu var mı? Yaratılan yeni sermayeye peşkeş çekilen doğa harikası koylar, madene açılan tarım alanları, doğayı katleden HES’ler ile nasıl mücadele edilecek? Giden gitti mi yoksa geri gelme şansı var mı? Sermayeyi korkutmamak adına bu haksız kazanç, kent suçu, doğa talanına sessiz kalınacak mı?

- Bizi kırmızı hatta taşıyan mafyanın arka bahçeliğine benzer açıklanamayan para transferi nasıl duracak? Durursa yıpranacak mıyız?

- Siciline bakılmadan parayı verene vatandaşlık verildi. Dünyada aranan pek çok isim bizimle aynı kimliği taşıyor. Bununla ilgili ne yapılabilecek?

- Ekonomi kaç ay içerisinde düzelebilir? Şeker fabrikaları, Tank Palet, Eti Maden gibi üretim tesisleri hakkında yapılabilecek bir şey var mı? Yoksa artık gidenin gittiğini kabul edelim ve önümüze mi bakalım?

- İşçi ve memur kampları yeniden açılacak mı?

- İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması iktidarın kaçıncı ayına denk gelir? Sistemin sözleşmeye uygun hale gelmesi ne kadar sürecek?

- Yargıda adaleti sağlamak için yeni kadroların görevlendirilmesi lazımsa, on-on beş bin hakim ve savcı için dosya hazırlanıp incelenmesi ne kadar sürecek? Kadro değişiklikleri yapılana kadar ya sistem bizi daha beter öğütürse intikamcı duygularla, ne yaparız? Hazır bekleyen kadro var mı, kaç kişi?

- Aynı şekilde emniyet içinde, bakanlıklarda, aslında tüm kamu kurum ve kuruluşlarında iktidar partilerinin kadroları var. Buraların liyakate dayalı hale gelmesi için her kurum özelinde atanabilecek göreve hazır kadrolar var mı? Listeler hazır mı?

- Hukuksuz ve usulsüz şekilde yurt dışına kaçırılan maddi tutarlardan hep bahsediliyor, bunların geri çağrılma ihtimali nedir?

- Hatay başta olmak üzere deprem bölgesi için kalkınma planı hazırlandı mı? Buradaki afet suçları hakkında dosya oluşturuldu mu?

- Eğer seçilecek başkan, parlamenter sisteme geçene kadar ülkeyi hızlı bir aydınlığa çıkarmak amacıyla başkanlık yetkilerini kullanacaksa, ivedilikle tahliye edilmesi gereken siyasi tutsakların dosyası hazırlandı mı?

- Şehir hastanelerine ne olacak? Kullanışsız, uzak, devasa ve kaotik. Dünyanın yatırımı yapıldı ancak işlevi yok. Hastaneler yine halk sağlığı için erişilebilir yerlere taşınacak mı?

- Beştepe dahil olmak üzere, yazlık, kışlık, baharlık vesaire saraylar hakkında ne yapılacak?

- İmam hatipler ne olacak?

- Peşkeş çekilen koylarda, çivi çakmak yasakken 10 bin ila 30 bin yataklı tatil köyleri inşa edildi. Buraları yeniden kurtarmak mümkün mü? Buradan sonrasını kurtarmak için en azından turizm otelcilik fakültelerinin staj otelleri gibi değerlendirilmesi ve halka, özellikle sendikalarla anlaşarak işçilere ve memurlara uygun fiyatla açılması mümkün mü?

- YÖK ne olacak? Rektör değişimleri için akademi ile dirsek temas görüşülüyor mu acaba? YÖK hemen kalkacak mı yoksa hızlı kalkınma adına, kendi adından beklenmedik bir misyona mı kavuşturulacak? Ne kadar süreyle? Özerk, özgür üniversite sistemi hakkında çalışmalar var mı?

- Dış politikada İsrail’e karşı bir pozisyon alınacak değil mi?

- ABD ve İsrail güdümlü büyük Ortadoğu projesinden sıyrılınabilecek mi?

- Tarikatlar yine dini inanç kapsamında serbest mi bırakılacak yoksa ticaretleri denetim altına alınıp yasaklanacak mı? Dernek ve vakıflar üzerinde yasakçı ve baskıcı olmayan ancak dini değerler üzerinden insanların istismarını engelleyecek bir denetim nasıl kurulacak?

- Akkuyu Nükleer Santralinde söz sahibi olmak mümkün mü yoksa Ruslarla yapılan anlaşmadan dönüş yok mu?

- Rezerv alan yasası kaldırılacak mı?

- Depremde toplanan ve nerede olduğu bilinmeyen bağışların, sermayenin affedilen devasa vergilerinin, devlet bankasından teşvik diye akıtılan paraların, devlet bankalarına geri ödenmeyen kredilerin hesabı sorulacak mı? Nasıl?

- Satın alınmış medya üzerinden dezenformasyon devam ederse buna nasıl önlem alınacak? Başka bir sermaye mi teşvik edilecek bu kanalları satın alması için yoksa kamulaştırıp devlet televizyonuna mı dönüşecekler? Bu arada İletişim Başkanlığına ne olacak? Koca rende ibretlik iletişim fakültesine dönüşür mü acaba?

- RTÜK’ün haksız hukuksuz kestiği cezalar için tazminat verilecek mi?

- Biz takriben ne zaman seyahat özgürlüğümüze kavuşuruz? Maddi, manevi, fiziki? Vize krizi biter mi? İşçi de emekçi de dünya gözüyle bir ülkeyi gezip gelebilir mi?

- Bizim yüzümüz en erken ya da en geç, acaba ne zaman güler?

İnsan gece yatağa yattığında, birini özlemekten uyuyamazsa, aşk acısından uyuyamazsa, yeni kariyer planına kafası takıldığından, seyahatini tam planlayamadığından, o gün gördüğü birini nereden tanıdığını hatırlayamadığından uyuyamazsa, bu insanca bir yaşamdır.

Sair bir yurttaş, kafasını yastığa koyduğunda Kamu İhale Yasası ya da Sayıştay raporlarını düşünüyorsa, bu uykusuzluk onun kadar muhalefeti de bağlar, hem de tüm unsurlarını.

Bu gece en azından bazı sorularımı sormuş olarak birkaç saat olsun uyumayı umuyorum. Bunları her gece kendime soruyorum, eksiği yok fazlası var. Siz de soruyorsunuz biliyorum. Her gün en az bir kere: Narin’i kim, neden öldürdü? Rabia Naz’a ne olmuştu? Gülistan Doku nerede? Biz her gün ayak sürüyoruz sırtımızda hesabı sorulmamış ölülerimizle.

Bende bir zamanlar ne hayaller vardı, içinde atla koş. Geldiğimiz noktada kabuslardan kendimi koruyamıyorum.

İktidarın uykusunu kaçırabilenden razı olacağım.

Sun Tzu ile başladık onla devam edelim:

“En büyük ustalık zayıf ve beceriksiz gözükmektir.”

Umarım seyreylediğimiz vaziyetin ardındaki durum tam da budur.

Hepimize kolay gelsin, işimiz çok, yolumuz uzun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa