11 Ocak 2025 05:30

Milli görüş gömleği ve Colani'nin kravatı

Ebu Muhammed el Colani (Ahmed eş Şara)

Ebu Muhammed el Colani (Ahmed eş Şara) | Fotoğraf: Suriye Geçiş Yönetimi

Paylaş

“Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser” sözü özellikle Gezi Parkı sürecinden beri çokça kullanılır. Bunu emperyalizm olarak da ifade edebiliriz. Bir de çok beğendiğim ve sıkça kullandığım, Aydın Çubukçu’nun bir sözünü anmak isterim: “Emperyalizmin kucağında doğan, emperyalizmin kucağında ölür.” Buradan Suriye’nin yeni yönetimine ve Colani’ye gelmek istiyorum. Elbette diplomasi alanında uzman değilim, diplomasi muhabirliği de yapmadım ama süreci okuduğumuzda başta ABD, emperyalistlerin Suriye’nin yönetiminin değişmesindeki rolünü ve gelinen aşamada özellikle İsrail’in "Dört ayağı üzerine düştüğünü” görmemiz mümkün.

***

AKP’nin yeni iktidar olduğu dönemler. AKP’nin lideri olarak Erdoğan’ın en çok kullandığı söz de “Milli görüş gömleğini çıkarttık” idi. Arka arkaya gelen ve halen devam eden AKP iktidarlarında bugün gelinen noktada ne oldu? Başta eğitim müfredatını dincileştirmek, imamları okullarda görevlendirmek olmak üzere, insanların ne giydiğine, ne içtiğine, yeni yılı nasıl kutladığına, gençlerin mezuniyet törenlerinde ne giydiğine kadar yaşam biçimine müdahale eden bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bu örnekler o kadar çok ki sıralasak bu satırlara sığmaz. “Ahlaki değerler”, “dini değerlerler”, “toplumsal değerler” adı altında insanlar çok kolay gözaltına alınabiliyor, tutuklanabiliyor, bunlar da topluma tehdit olarak gösteriliyor: “Sizler de dikkat etmezseniz, hepinizin başına bunlar gelir.” Yani, “gömlek değiştirmek”, kılık kıyafet değiştirmekle kafaların içi, politikalar değişmiyor.

Emperyalist ülke liderleri de daha düne kadar “terörist” dedikleri, üzerine ödüller koydukları HTŞ’li, Suriye’nin yeni lideri Colani’ye övgüde birbirleriyle yarışıyor adeta. Sakallarını biraz tıraş ettirdi, bir takım elbise giydirip kravat taktırdılar, alın size Suriye halkının lideri, Suriye devriminin yaratıcısı... Colani, şimdi kullandığı adıyla Ahmed Eş Şara… Ne kadar değiştiğinden, ılımlı, modern olduğundan söz edilmeye, haber kanallarında övgülerde birbiri ile yarışılmaya başlandı.

Oysa Colani’nin değişmediği ya da değişmeyeceğini, değişimin sadece görüntüde olduğunu gösteren bir örnek var benim için önemli. Genç bir kız Colani’nin yanına yaklaşıyor ve “Sizinle fotoğraf çektirebilir miyim?​” diye soruyor. Colani’nin cevabı ise “Başın açık, olmaz” oluyor. Genç kız kapüşonu ile saçlarını kapattıktan sonra çektiriliyor fotoğraf. Yarın bu kapüşonun çarşaf olmayacağının garantisi var mı?

Gazetemizin Yazarı Hediye Levent’in son yazısındaki şu ifadeleri de bu açıdan dikkat çekici: “…Mesela önceki hafta yeni milli eğitim bakanlığı okul kitaplarında İslami terminolojinin ağırlıklı olarak kullanıldığı, önemli kadın figürlerin hayal ürünü olarak nitelendirildiği hatta kadınlara dair bölümlerin çıkarıldığı bir düzenleme yaptı. Toplumdan gelen tepkiler üzerine bakanlık kitaplardaki bayrakların değiştirildiğini ve BAAS Partisi ile Esad ailesine dair dönemlerin çıkarıldığını, geri kalan kısımların aynen korunduğunu ve yeni müfredatı uzmanlardan oluşan bir komitenin belirleyeceğini duyurdu. Bakanlık geri adım mı attı, yoksa tepkinin yatışmasını mı bekliyor, toplumun nabzını mı ölçüyor, anlamak zor.”

Demem o ki AKP’nin “milli görüş gömleği” nasıl kamufle edilmiş ve sonra bir bir uygulamalarla ortaya çıkmış ise Colani’nin gerçek düşüncesini de giydirildiği takım elbise, taktırılan kravat değiştirmeyecek.

***

Suriye’de yeni yönetim “emperyalizmin kucağında” doğmuştur. ABD yetkililerinin açıklamaları bunu göstermektedir. Özellikle İsrail’in Suriye’yi bombalaması, Suriye içerisine kadar ilerleyeceği mesajları Suriye’de işlerin ABD ve İsrail’in istediği, izin verdiği kadarıyla yürütüleceği, onların çıkarına dokunduğu anda müdahale edileceğini de zaman gösterecektir. Aydın Abi’nin (Çubukçu) “Emperyalizmin kucağında doğan, emperyalizmin kucağında ölür” sözünü tekrar hatırlatarak, Suriye’nin yeni yönetiminin “ölmemesi”nin garantisinin emperyalizmin çıkarları olacağını hatırlatmak isterim. Tıpkı ABD’nin müdahale ettiği diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi…

***

Ocak ayı gazeteci öldürümlerinin çok olduğu bir ay. 8 Ocak 1996, meslektaşım, Gerçek dergisinden beri birlikte çalıştığımız, ortak haberlere imza attığımız Metin Göktepe’nin bizlerden koparıldığı tarih. O günden bu yana Metin’in adı yenidoğan çocukların adında, mesleğe yeni adım atmış gazetecilerin dilinde… Metin Göktepe gazeteciliği ise iletişim fakültelerinde öğrencilere örnek veriliyor. 29 yıl oldu ama ne Metin ne gazeteciliği unutuldu. Onun ölüm fermanını veren başta dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, öldüresiye dövenlerin hiçbiri ortada
yok. Taşanlar’ın adı, lanetle anılmak dışında unutuldu bile, polisler ise herhalde birer fare gibi deliklerindedir.

Metin Göktepe’yi ve 19 Ocak’ta katledilen Hrant Dink’i, 24 Ocak’ta katledilen Uğur Mumcu’yu da saygıyla anıyorum. Onların yolundan giden gazeteciler, gerçekleri ortaya çıkarmak, toplumun çıkarlarını savunmak konusunda yılmayacaklardır…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa