12 Ocak 2025 04:53

2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı

Türk-İş mitingi

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İktidarın sesi yandaş medya ve tek adam yönetiminin propagandası, halk büyük bir yokluk ve yoksulluk içinde değilmiş gibi davranıyor. Yaşanan büyük sorunlarını üstünü iktidar tarafından dokunan pembe örtülerle örten bir propaganda yürütüyor. Onlara göre her şey yolunda. Asgari ücrete yüzde 30’luk artış emekli ile dul ve yetimlerine yapılan yüzde 16.75‘lik artışla asgari ücretli emekliler “Enflasyona ezdirilmemiş” olarak gösteriliyor.

İktidarın ekonomi politikasına karşı çıkan, emek mücadelesini destekleyen haberler yapan “muhalif medya” ise çeşitli programlarda bir yandan emekçilerin eylemlerini haber yapıp destekler görünürken aynı zamanda olan ve oluş halindeki eylemleri olmuş bitmiş olarak göstererek, “Bu kadar ezilmeye bu zulme bu kadar mı tepki verilir…”den, “Seçime yakın iktidar ücret ve maaşlara biraz fazla zam yapar, bunlar yine bugün şikayet ettikleri iktidara oy verir”e kadar götürüyorlar. Böylece emek cephesinden sermaye ve iktidarın ekonomik politikasına karşı gösterilen giderek büyüyen tepkilerin bugünkü seviyesini “gerçekçilik”adına küçümseyen yaklaşım, bu mücadelenin bugünkü yansımasının yanında arkasındaki büyük birikimin de üstünü bir karamsarlık, hatta geleceğe dair umutsuzluk örtüsü ile örtmektedir.

Oysa olup bitene yakından baktığımızda tablonun iktidarın tarif ettiği gibi pembe örtülerle örtülemeyecek kadar büyük olduğu gibi; bu iktidar ve arkasındaki sermayenin uygulamalarına karşı tepki de belki birbirinden bağımsız olduğu için çıplak gözle yeteri kadar görülmese de giderek yaygınlaşan, yaygınlaşacağının alametleri çoğalan bir sürece işaret etmektedir.

Kaldı ki bu makale içinde sunduğumuz son bir hafta içindeki eylemler bile emek cephesinden yükselen tepkinin hızla yaygınlaştığını gösteriyor.

 

SCHNEİDER, HİTACHİ VE POLONEZ, MÜCADELENİN KAZANDIRDIĞINI GÖSTERDİ!

 

Son haftalarda emek mücadelesi cephesinde, önümüzdeki döneme ışık tutan üç önemli kazanıma tanık olduk.

Bu kazanımlar Hitachi Energy, Schneider Elektrik ve Polonez işçilerinin kazanımıydı.

Sürekli okurlarımız her üç mücadeleyi de gazetemizden günü gününe izlediler. Ama biz yine de olanları kısaca özetleyelim.

Hitachi Energy ve Schneider Elektrik fabrikalarındaki sözleşme MESS’le Birleşik Metal-İş arasında 9 Ağustos’da başlayan beş işletmeyi kapsayan fabrikalardaki görüşmenin bir parçasıydı.

Görüşmelerde sonuç alınamaması üzerine 5 işletmeye bağlı 9 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan grev kararı alındı.

Ancak grev, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle yasaklandı. İşçiler ve sendikaları Birleşik Metal-İş yasağı tanımayarak grevlerine kararlılıkla devam etti.

Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Hitachi Energy’de 4 Aralık’ta başlatılan ve yasağa rağmen devam eden grev 24 Aralık’ta kazanımla sonuçlandı.

Sözleşmeyle işçilerin saat ücretlerine yüzde 60.5 zam yapıldı. Ortalama işçi ücreti 65 bin TL’yi bulurken MESS 3 yıllık TİS dayatması ve esneklik içeren maddelerinin tümünü geri çekmek zorunda kaldı.

Schneider Elektrik’te de 25 günlük fiili grevin ardından 6 Ocak’ta MESS Hitachi’de oluğu gibi dayatmalarını çekerek işçiler ve sendikaları Birleşik Metal-İş’in taleplerini kabul etmek zorda kaldı.

Tek Gıda-İş Sendikasına üye olduktan sonra Kod-46 ile tazminatsız işten atılan 146 Polonez işçisi, 173 günlük direnişin sonunda 7 Ocak günü taleplerini kabul ettirerek kazandılar.

Bu üç önemli kazanımın nedenleri ise işçilerin bilmediği şeyler değil.

Bunları şöyle özetleyebiliriz:

İşçilerin talepleri etrafında, varsa sendikaları yoksa seçecekleri bir komite etrafında birleşmek.İnisiyatif almada cesaret göstermek, yasa ve yasaklar ne diyor diye değil kazanmak için ne yapmak gerektiğinde birleşmiş olmak. Komşu işletmelerin işçileriyle ve yerel emek güçleriyle az çok bir dayanışmayı sağlamak…olduğunu bilerek hareket etmektir!

 

KARAMSAR OLANLAR EMEK YANLILARI DEĞİL SERMAYE VE İKTİDARI YANILILARI OLMALI

 

Emek mücadelesinin son günlerdeki tablosu, işçiler ve emekçilerin iktidarın sorunların üstünü pembe örtü tarafından örtecek kadar küçük olmadığı gibi, “muhalif” medyadan yayılan karamsarlık ve umutsuzluk örtüsüyle örtülemeyecek kadar önemli işaretlere sahip olduğunu açıkça göstermektedir.

Bu yüzdendir ki gelişmelerden karamsar olacak, umutsuzluğa sürüklenecek olanlar emekten yana değil sermayeden ve onun iktidarından yana olanlardır.

Mevcut tablo hiç kuşkusuz saldırının boyutuna yanıt verecek boyutta değildir ama bu tepkiler 2025’teki muhtemel gelişmelerin şubat ve mart aylarında sendikasız iş yerlerinde ücretlere zam talepleriyle birlikte, şalter indirip eyleme geçecek iş yerlerinin sayısını artırmakla kalmayıp ülke sathına yayacaktır da! Dahası 2025;

700 bin kamu işçisinin TİS’i,Petrokimya iş kolunda sözleşmeler,Belediye işçilerinin karşı karşıya kaldığı yaygın sorunlar,5 milyon kamu emekçisinin ağustos ayında yapılacak toplu görüşmesiEylül’de başlayacak MESS’le Türk Metal, Birleşik Metal-İş, Öz Çelik-İş arasında yapılacak 150 bin işçiyi kapsayacak grup sözleşmesiyle sürecek.

Elbette tekstil başta olmak üzere çeşitli iş kollarında çok sayıda işletmede de sözleşmelerin gündeme geleceği, bu sözleşmelerin de önemli mücadelelere sahne olacağı da tartışmasızdır.

Ve elbette ki; bu sözleşmeler etrafında yürüyüşler, gösteriler, mitingler, iş yavaşlatmalar, iş bırakmalar grevler, genel grevlere varabilecek gelişmeler de sürpriz olmayacaktır.

Dahası bütün bu mücadelelerde en küçük işletmelerde bile işçiler sadece patronlarla değil iktidarın ücret ve maaşları en aşağıda tutmayı esas alan “enflasyonla mücadele programı”na, dolasıyla iktidara karşı da mücadele etmek zorunda kalacaklardır.

Bu da işçilerin sadece ekonomik bilinçlerini değil siyasal bilinçlerinde de hızlı bir sıçramanın çok önemli bir dayanağı olacaktır.

Kısacası 2025 emek yılı olacağını gösteren önemli gelişmelerle başlamıştır. Herkes hesabını ona göre yapmalıdır.

 

Emek mücadelesi alev alev!

 

Sağlık, metal, petrokimya, belediye, gıda ve inşaat işçileri, kamu emekçileri, emekliler… son haftalarda giderek artan biçimde grev ve çeşitli direniş biçimleriyle eylemdeler. Her gün bir ya da birkaç işletmede daha eyleme geçildiğine tanık oluyoruz. Tabiri caizse emek mücadelesi alev alev!

Son bir haftaya sığan eylemlerin medyaya yansıyan tablosu şöyle:

10 Ocak 2025; Tokat Organize Sanayi bölgesinde kurulu Hak-İş/Öz İplik-İş üyesi 2000 dolayında CRS Tekstil işçisi hakları ödenmediği için iş yavaşlatma eylemi başlattı.

09 Ocak 2025; Gebze Muallimköy'de kurulu bulunan Bocchi Sanikey Seramik işçileri ücretlerinin ödenmemesi karısında fabrika önünde eyleme başladı.

Aile sağlığı merkezlerinde çalışan binlerce hekim ve sağlık çalışanının nitelikli ve kamusal hizmet talebiyle hafta başından beri sündürdükleri greve hastanelerden de destek geldi. Hastanelerde ortak eylemler yapılırken, kimi hastanelerde iş bırakıldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesinde Genel-İş üyesi 25 bine yakın İZENERJİ ve İZELMAN işçisi ücretlerinin sadece üçte birinin ödenmesi karışışında iş bıraktı.

SASA Fabrikası inşaatında çalışan ama ücretleri ödenmeyen işçiler fabrika önünde eylem yaparak ücretlerinin ödenmesini talep etti.

Dilovası’da kurulu Sanikey Seramik işçileri de 3 aydır ücretlerinin ödenmemesini protesto etti.

Birleşik Metal-İş üyesi Grid Solutions, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo işçilerinin grev yasağına, MESS’in düşük zam dayatmasına karşı fiili grevleri sürüyor. Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu metal fabrikalarında çalışan işçiler, 7 Ocak günü grevdeki işçilerle dayanışma eylemi yaptı.

Mersen, Yolbulan, Lezita, Tarkett ve Temel Conta’da da işçiler sendika hakkı ve insanca yaşanacak ücret için grevde. TKIS ve Filidea işçileri de sendika hakları için direniyor.

Emekliler, iktidarın emekli aylıklarını 14 bin 469 lira olarak belirlemesine karşı ülke sathında basın açıklamaları başta olmak üzere çeşitli etkinliklerle iktidarın emeklileri ezen tutumunu protesto ediyorlar.

Kamu emekçileri konfederasyonları iktidarın yüzde 11.54’lük maaş zammına karşı 13 Ocak’ta iş bırakacak. KESK, Birleşik Kamu-İş, ASİM-SEN, BASK ve HÜR SEN ortak açıklamayla bütün sendikalara ve kamu emekçilerine birlikte mücadele çağrısı yaptı. Memur-Sen bu eylem çağrısına katılmıyor ama o bile bakanlık önüne giderek, basın açıklaması yaparak yüzde 10 refah payı istemek zorunda kaldı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa