13 Ocak 2025

Venezuela'da demokrasi şöleni

Fotoğraf: Lokman İlhan/AA

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, detaylı sandık sonuçlarının halen açıklanamadığı temmuz ayındaki seçimlerin ardından yemin ederek 6 yıllık üçüncü başkanlık dönemine başlamış oldu. Seçimleri aslında kendisinin kazandığını iddia eden Muhalif Aday Edmundo González Urrutia ise başkanlık yemin gününde ülkeye geri döneceği yönünde bir açıklama yapınca ülkede tekrar bir alarm durumuna geçildi. Ülkedeki askeri ve polisiye önlemler arttırıldı, sınır geçişleri durduruldu, hava sahası bir süreliğine kapatıldı ve hava savunma sistemindeki füzeler aktive edildi. Asker kıyafetleri içerisinde ABD kaynaklı bir komplonun işleme konulduğunu ilan eden Maduro, Kolombiyalı ve Ukraynalıların oluşturduğu bir grubun başlarındaki, FBI görevlisi iki ABD’li ile birlikte yakalanmasını buna kanıt olarak gösterdi. Bu kişilerin ülkede darbe faaliyetlerinde bulunmak için tutulmuş paralı askerler olduğu iddia edilirken ülkede yabancı uyruklu 125 kişinin terörizm suçlaması ile tutuklu bulunduğu da yine resmi kaynaklar tarafından paylaşılan bir bilgi.

Venezeula’ya dönme sözü veren Edmundo González, ülkesi yerine Dominik Cumhuriyeti’ne gitmeyi tercih ederken, sorulara hâlâ çok yakında başkent Caracas’ta özgür bir biçimde görüşecekleri yönünde cevap vermekle yetiniyor. Edmundo González’in muhalefetin adayı olması aslında kendisinden çok daha popüler ve güçlü bir siyasi olan María Corina Machado’nun siyasi yasaklı hale getirilmesi ve aday olamamasından dolayı gerçekleşmişti. Diplomasiden gelen ve yaşı itibarıyla da önemli bir direniş öznesi olma kapasitesi bulunmayan González’in ülkeye dönmeyerek yurt dışında kalması, María Corina Machado’nun ise ülke içerisinden muhalefeti sürdürmesi şimdilik seçilen yöntem gibi. Bunun en somut sonucu ise ülke içinde gerilimin artmasıyla sokaklara çıkan kişilerin tutuklanıyor olmaları. Daha önce sınırlı olarak müsaade edilen muhalefetin aktiviteleri bu şekilde yavaş yavaş kısıtlanmaya başlamış bulunuyor. Kendisine tolere edilen alanın artık eskisi kadar serbest olmadığını gören ve bütün umudunu Chavist gruplar arasında Maduro karşıtı bir kırılma olmasına bağlayan muhalefet ise kaçınılmaz olarak ya ülke dışına çıkmak ya da yer altına girmek durumunda kalacaktır.

İktidar değişikliğini savunmanın siyaset yapmanın en doğal parçası olması gerekirken bunun dış kaynaklı emperyalist güçlerin paralı askerlerle örgütlemeye çalıştığı terörist bir aktivite olarak tanımlanmaya başlanması artık rejimin farklı bir forma geçtiğinin de kanıtı. Bu bağlamda Maduro’nun askeri kıyafetlere bürünmesi basit bir sembolizmin ötesine geçiyor. Uluslararası arenada da oldukça yalnızlaşan rejimin kaderi artık neredeyse tamamen ordunun verdiği desteğe dayanıyor. Meclisin açılması, yemin töreni ve öncesindeki gösteriler de rejimin artık toplumsal bir mobilizasyon kapasitesinin kalmadığını açık bir biçimde ortaya koyuyor. Venezuela Birleşik Sosyalist Partisinin (PSUV) bile kendi kitlesini sokaklara çağıramadığı bir durumdan bahsediyoruz. Gerçi bu durum muhalefet için de kısmen geçerli. Sürekli sokaklarda eylem yaparak rejimin değişmediği açık bir biçimde ortadayken, protestoların canlı tutulması pek olası görünmüyor.

Bölgede Meksika ve Brezilya gibi referans konumundaki önemli sol hükümetlerin de ılımlı bir uzaklaşmayı tercih ettiği Venezuela ise tam bir uluslararası yalnızlaşmaya mahkum kalmış gibi görünüyor. Ülkeye uygulanan ABD ve AB yaptırımlarının artacağı tahmin edilebilir. Bu durum ile zaten ekonomik olarak çok zor durumda bulunan Venezuelalıların ülkeyi terk ederek yurt dışındaki milyonlarca Venezuelalıya katılmasını hızlandıracaktır. Ancak ABD’de Trump döneminin geldiğini unutmamak gerek. Maduro rejimi de zaten Trump’a yönelik yumuşak açıklamalar yaparak niyetini göstermiş bulunuyor. Trump’ın nasıl liderler ile ne çeşit bir diplomatik ilişki kurmayı sevdiğini biliyoruz. Bu bağlamda, Venezuela’ya yönelik ABD politikalarında pragmatik bir dönüşün gerçekleşmesi de hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Bununla birlikte Panama’dan Grönland ve Kanada’ya kadar tahayyüllerini açık bir biçimde ifade etmekten çekinmeyen Trump’ın, Venezuela’da da muhalefeti silahlı bir opsiyona çekmeye yeltenmeyeceğinin de bir garantisi bulunmuyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği

Yüzsüzlük seferberliği

“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.

Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.

Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.

Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et