Galatasaray niçin lig lideri?
Fotoğraf: Abdulhamid Hoşbaş/AA
Bu biraz standart dışı bir yazı olacak. Çünkü bu yazıda analizin yanı sıra retorik bir soruya da odaklanacağım?
Retorik soru şu: Galatasaray niçin lig lideri?
Bu soru bana ait değil. Sıklıkla izlediğim bir futbol insanı Metin Tekin’in sorduğu bir soru bu. Önder Özen’le beraber sundukları Youtube’daki yayınında Metin Tekin önce üç temel istatistik verdi. Sonra da şöyle konuştu:
“Galatasaray sekiz puanla lider. Bazılarının parametrelerinden okuyorum başarıyı. Topa sahip olma, pas sayısı, rakip yarı sahada pas yapma, dördüncü kriter de ikili mücadeleyi kazanma.”
Metin Tekin daha sonra 17 maç sonunda bahsetmiş olduğu istatistiklerde zirvede olanları açıkladı birer birer.
a) Topla oynama:
- Beşiktaş [1]
- Trabzonspor
- Galatasaray
b) İsabetli pas:
- Beşiktaş
- Trabzonspor
- Rizespor
c) Maç başına kazanılan ikili mücadele:
- Göztepe
- Beşiktaş
- Başakşehir
d) Rakip sahadaki pas:
- Beşiktaş
- Trabzonspor
- Fenerbahçe
[1] Metin Tekin bu istatistiği verdi ancak MatchStudy verisine göre topla oynamada en yüksek orana sahip takım Beşiktaş değil Trabzonspor. Beşiktaş ikinci, Galatasaray üçüncü sırada bu istatistikte.
Metin Tekin son üç kategorideki sıralamayı verdikten sonra Önder Özen’le aralarında şöyle bir diyalog gelişti:
Metin Tekin: Galatasaray ortada yok. Galatasaray ne yaptı ya?
Önder Özen: Peki ne oluyor da böyle bir istatistik çıkıyor ortaya? (…) Galatasaray geriye düşmüyor. (…) Galatasaray özellikle içerideki maçlarını çoğunlukla 10 dakikada bitiriyordu. (…) Ondan sonra Galatasaray’ın pas yapacağım, onu yapacağım, bunu yapacağım derdi yok. Galatasaray direkt oynayan bir ekip, indirekt oynamıyor Galatasaray. Netice futbolu oynuyor Galatasaray, sonucu nasıl alacağına bakıyor. Yani istatistik kâğıdına değil, puan tabelasına bakıyor. (…)
MT: Galatasaray hangi kalemlerde üstün biliyor musun, en çok şut atan, en çok pozisyon yaratan, en çok gol atan. Amaç bu zaten. (…)
ÖÖ: Ben de şunu iddia ediyorum. Maçların 0-0 oynandığı bölümlerin, sadece 0-0 devam eden (…) bölümleri baz alınsa Galatasaray bu istatistik kalemlerinin tamamında zirvede çıkacak.
ÖZEN’İN ÖNGÖRÜSÜ DOĞRULANIYOR
Doğrusu Önder Özen’in sorduğu bu soruyu ben de merak ediyordum ve yanıtlarını hemen buldum sosyal medyada. MatchStudy Türkiye’nin kurucusu Hasan Gören Cumartesi günü X adresinden üç önemli istatistik paylaştı. Bu istatistiklerin en önemli özelliği Önder Özen’in öngörüsünü doğrulamasıydı.
MatchStudy verilerine göre topla oynama istatistiğinde yüzde 55,2 ile Trabzonspor ve Beşiktaş’ın ardından üçüncü sırada bulunan Galatasaray’ın maç berabereyken ve yenik durumdayken topla ortalama oranları sırasıyla yüzde 60,2 ve 68,1’e yükseliyordu.
Ne anlama geliyor bu? Galatasaray’ın maçın 0-0 sürdüğü ve beraberliğe yakalandığı zaman dilimleri ile geriye düştüğü anlarda hemen şiddetli biçimde reaksiyon gösterdiğini. Benzer reaksiyonu rakip ceza sahasında buluşma istatistiğinde de görüyoruz. Ortalama maç boyunca 28,2 kez rakip ceza sahasında topla buluşan Galatasaray’da bu sayılar maç berabereyken 31,6’ya, gerideyken de 51,0’e yükseliyor.
Aynı şey şut sayıları için de geçerli. Her maç, ortalama 17,2 kez rakip kaleye şut çeken Galatasaray maç berabereyken bu sayıyı ortalama 19,4’e, yenikken ise 30,6’ya yükseltiyor. Fenerbahçe ise ortalama 15,2 olan maç başı rakip kaleye şut çekme istatistiğini maç berabereyken 17,5’e yükseltiyor. Burada ilginç olan Fenerbahçe’nin gerideyken şut çekme istatistiğinin (17,3), beraberlik anlarındaki şut çekme sayısının 0,2 altında olması. Yani Fenerbahçe maç berabereyken bir reaksiyon veriyor, ancak Fenerbahçe gerideyken beraberliğe oranla daha az reaksiyon gösteriyor.
AVRUPA LİGİ’NDE DE BİRÇOK ALANDA ZİRVEDE
Bu konuda son olarak şunu da söylemek istiyorum.
Galatasaray şut, rakip ceza sahasında topla buluşma ve rakip ceza alanına gönderilen top sayılarında Süper Lig’in en iyi takımı durumunda. (Galatasaray bu üç kalemde hem toplamda, hem de maçta öndeyken, berabereyken ve yenik durumdayken Süper Lig birincisi.) Ayrıca hem berabereyken, hem de yenik durumdayken Süper Lig’in en çok topla oynayan takımı da yine Galatasaray.
Artı Galatasaray maç başına isabetli şut, topa sahip olma, kaçan büyük şans, gol beklentisi (xg), maç başına atılan gol istatistiklerinde sadece Türkiye’nin değil, UEFA Avrupa Ligi’nin de zirvesinde (bu istatistikleri Eray Can Gencer’e borçluyum.)
Sanırım Galatasaray niçin lig lideri sorusunun yanıtı için fazla söze gerek yok. İstatistikler bu sorunun yanıtını tartışmaya mahal bırakmayacak denli yanıtlıyor.
Şimdi maç analizine geçiyorum. Analizi üç alt başlık etrafında ele alacağım.
1) SARA FAKTÖRÜ
Galatasaray Başakşehir maçında Gabriel Sara’yı hem hücum, hem de savunmada çok aradı. Zira daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi Sara Galatasaray’ın takım savunmasına en çok katkı veren futbolcu konumunda.
İşin hücum yönüne gelince koşarak oynayan Sara, hücumda bütün boşluklara hareketlenerek takım üyelerini birbirlerine bağlayan bir oyuncu.
Bu nedenle Sara’nın oynamadığı maçlarda Galatasaray’ın hücumda etkin olabilmesi için tek şeye ihtiyacı var: Doğru olanı oynamak. Ki Okan Buruk da maçtan önce “hem top bizdeyken, hem top rakipteyken doğru oynamamız gerekiyor” diyerek bu gerekliliğin altını çizdi.
Ne var ki Galatasaray dün hücumda doğru oyunu bulmak ve oynamak için çok zorlandı. Sadece zaman zaman parlayan, hücum temposu ve ritmini maç içinde sık sık kaybeden bir Galatasaray izledik dün. Bunun da temel nedeni Sara’nın yokluğunda takımın doğru oyunu bulmakta ve oynamakta zorlanmasıydı.
Böylece analizin ikinci alt başlığına gelmiş oldum.
2) DOĞRU OYUN
Galatasaray dün hücumda doğru oynadığı anlarda kolayca pozisyon üretti, doğru oyundan uzaklaştığı anlarda ise bırakalım hücumda etkili olmayı, kendi kalesinde tehlikeler yaşadı.
Buraya doğru oyunla ilintili üç örnek alacağım. İlk örnekte Galatasaray’ın doğru ve hızlı oynayarak kolayca nasıl gol bulduğunu göstermeye çalışacağım. İkinci örnekte doğru oynamamanın Victor Osimhen’i ceza sahası dışından şut atmaya zorladığını göreceğiz. Üçüncü örnekte ise Galatasaray’ın yanlış oyun nedeniyle kalesinde yaşadığı tehlikeli ele alacağım.
DOĞRU OYUN GOLÜ GETİRDİ
Dakika 41,08. Ofsayt atışında Jerome Opoku kalecisi kalecisi Muhammed Şengezer’e oynayarak maçı yeniden hareketlendiriyor. Ancak burada Şengezer’e doğru top gelirken Dries Mertens’in baskı yaptığını görüyoruz.
Mertens’in baskısı nedeniyle Şengezer alelacele topa vurmak zorunda kalıyor. Bu topu Lucas Torreira kafayla Yunus Akgün’e kazandırıyor. Akgün topu hemen kontrol ederken sahayı tarıyor ve en iyi durumdaki Barış Alper Yılmaz’a kullanışlı bir pas veriyor.
Barış Alper Yılmaz bu topu gelişine duvar vazifesi görecek Victor Osimhen’e oynuyor ve geri alıyor.
Osimhen’in duvar pasıyla buluşan Barış Alper Yılmaz sol ayağıyla kaleci Şengezer’in ayaklarının dibine vurarak ilk golüne ulaşıyor.
OSİMHEN ACELE DAVRANIYOR
Sırada ikinci örnek var. Bu örnek Galatasaray’ın ilk golünü andırıyor. Dakika 43,36. Başakşehir’de Galatasaray baskısı nedeniyle hata yapan oyuncu bu kez sağ stoper Hamza Güreler. Güreler’in arkadaşına vermek istediği pas tehlikeli bölgedeki Yunus Akgün’e gidiyor. Akgün hemen Osimhen’le verkaça giriyor, sonra da topu yine Osimhen’e veriyor.
Burada doğru oyun Osimhen’in Akgün’le verkaça girmesiydi. Böylece Barış Alper Yılmaz’ın attığı golün benzeri üretilebilirdi. Ancak burada Osimhen Yunus Akgün’ü duvar olarak kullanmak yerine acele biçimde kaleye vurmayı tercih ediyor ve topu yandan dışarı atıyor.
YUNUS’UN HATASI GOLLE SONUÇLANIYORDU
Sırada üçüncü örnek var. Bu örnekte yanlış oynamanın doğurduğu hata sonrasında Galatasaray kalesinde ciddi bir tehlike yaşıyor.
Dakika 45,10. Ömer Faruk Beyaz takım arkadaşı Krzysztof Piatek’i kaçırmak istiyor, ancak bu topu Abdülkerim Bardakcı kesiyor. Sonrasında ise Kerem Demirbay bu topu sol ayağıyla orta sahadaki Yunus Akgün’ün önüne indiriyor.
Burada Akgün’ün önünde birçok doğru seçenek var.
Mertens’le verkaça girmek. Öne koşu gösteren Demirbay’ı topla buluşturmak. Ismail Jacobs’a ters bir top atarak oyunun yönünü değiştirmek.
Ancak Akgün bu doğru seçeneklerden hiçbirini tercih etmiyor ve bir özgüven gösterisine kalkışarak topu sürmeye karar veriyor. İki Başakşehirli futbolcunun arasına dalıyor ve top kaybı yapıyor. Böylece 3’e 3 Başakşehir hücumu başlıyor.
Burada Akgün’ün önünde birçok doğru seçenek var.
- Mertens’le verkaça girmek.
- Öne koşu gösteren Demirbay’ı topla buluşturmak.
- Ismail Jacobs’a ters bir top atarak oyunun yönünü değiştirmek.
Ancak Akgün bu doğru seçeneklerden hiçbirini tercih etmiyor ve bir özgüven gösterisine kalkışarak topu sürmeye karar veriyor. İki Başakşehirli futbolcunun arasına dalıyor ve top kaybı yapıyor. Böylece 3’e 3 Başakşehir hücumu başlıyor.
Başakşehir hızlı geçiş hücumuna çıkınca Mertens topu kazanan Davidson’u takip ediyor, ancak yere yatarak topu çalma girişimi başarısızlıkla sonuçlanıyor.
Mertens’ten kurtulan Davidson geriye doğru dönerek topu Ömer Faruk Beyaz’a bırakıyor ve geri almak için sol öne doğru koşuyor. Beyaz onun bu koşusunu ödüllendiriyor.
Topu alan Davidson’un karşısına Galatasaray ceza sahasında Davinson Sànchez çıkıyor, ancak Davidson topu geriye oynayarak boş durumda kaleyi tam karşıdan gören Ömer Faruk Beyaz’a kilit pas veriyor. Beyaz’ın şutuna Bardakcı sol ayağıyla dokunmayı başarıyor.
Yukarıdaki fotoğrafta dikkatinizi çekmiştir, sadece Ömer Faruk Beyaz değil, iki Başakşehirli futbolcu daha (Deniz Türüç ve Phlippe Kenny) boş durumda. Buna yol açan en temel hatalardan birisi Yunus Akgün’ün Kerem Demirbay öne doğru bindirme yapmışken topu kaptırması oldu. Böylece Galatasaray’ın takım savunmasından bir futbolcu otomatik olarak eksilmiş oldu.
Ancak burada hata yapan tek Galatasaraylı futbolcu Yunus Akgün değildi. Mertens’te de biraz kusur var. Şöyle; yere düştükten sonra tekrar ayağı kalktıktan sonra eylemsiz kalarak pozisyonu seyretmeye koyulması. Oysa biraz daha özverili oynasa ayağa kalktıktan sonra sprint atarak Ömer Faruk Beyaz’a baskı yapabilirdi.
Görüldüğü gibi doğru oyun futbolda çok önemli. Bir futbolcu doğru oynamak yerine bireysel meydan okuyuşa yöneldiği zaman sadece çıkmaz bir patikaya girmiş olmuyor, kendi takım savunmasını da felce uğratıyor.
3) SÀNCHEZ SORUNU
Analiz bölümünde üçüncü olarak ele almak istediğim konu Davinson Sànchez. Son analizde Sànchez’in zihinsel olarak oldukça dağınık durumda olduğuna dikkat çekmiş ve Türkiye Kupası maçında yaptığı bazı temel hataları göstermeye çalışmıştım. Sànchez benzer hataları bu maçta da tekrarlayarak Galatasaray’ın yine gol yemesine neden oldu.
Şimdi bu golü biraz inceleyelim.
Dakika 51,25. Başakşehir’de Davidson kendi birinci bölgesinin bitiminde Galatasaray yarı sahasına doğru uzun ve yüksek bir top gönderiyor. Buna orta saha yuvarlağında Deniz Türüç yükseliyor, ama top onu aşıp sağa açılıyor. Bu topa Piatek ve Bardakcı beraber hamle yapıyorlar. Ancak topun kontrolünü sağlamayı başaran isim Piatek oluyor.
İki pas sonrasında Galatasaray Başakşehir’i kendi yarı sahasına doğru püskürtüyor. Altı paslaşma sonrasında top Opoku’ya gelince Başakşehir yine aynı seti uyguluyor: Opoku ileriye doğru yüksek ve uzun vuruyor.
Sànchez’le beraber yükselen Piatek bu topu soldaki Kenny’nin önüne indiriyor. Bardakcı hemen Kenny’nin üzerine gidiyor. Piatek’i ise Sànchez alıyor. Ancak Sànchez’in burada ayağı kayınca dengesi bozuluyor. Biraz bu nedenle, biraz da zihin olarak maça iyi hazırlanmadığı için Piatek’e uzak kalıyor.
Kenny topu sağ ayağının dışıyla Piatek’le Fernando Muslera arasına gönderiyor. Piatek, takım arkadaşı Kenny’nin bu pasını kolayca asiste dönüştürüyor.
Şimdi tam burada pozisyonun en başına dönelim, yani Opoku’nun uzun ve yüksek top attığı ana.
- Aynen geçen hafta Göztepe’nin attığı golde olduğu gibi Sànchez yine ofsaytı bozuyor.
- Sànchez tuttuğu adamı bırakarak Bardakcı’nın tuttuğu diğer Başakşehirli oyuncuya yöneliyor.
Olabilir, ancak Sànchez Piatek’le giriştiği hava topu mücadelesini kaybedince Kenny boş durumda topla buluşuyor. Bardakcı “adam değişerek” Kenny’ye yönelmek zorunda kalıyor, Sànchez ise hava topunu kaybettiği Piatek’i tutmaya çalışıyor.
Dolayısıyla görüldüğü gibi Sànchez peş peşe üç ölümcül hata yapıyor ofsaytı bozarak, kendi adamını bırakıp Piatek’e yönelerek, Piatek’e hava topunu kaybederek.
HAVA SAVUNMASI ZAYIF
Artık sadece biz değil, Galatasaray’ın rakiplerinin teknik direktörlerinin de bildiği bir şey var: Sànchez hava topu mücadelelerinde pek başarılı değil. Bu nedenle Galatasaray’la oynayan takımların teknik direktörleri oyuncularına kolaylıkla yüksek topla oynamaları direktifi verebiliyorlar. Çünkü biliyorlar ki Sànchez hava toplarında zayıf olmasının yanı sıra hata yapmaya da oldukça müsait.
Buradan hareketle şunu söyleyeceğim: Başakşehir Galatasaray’a antrenmanlarda özel olarak çalıştığı set üzerinden bir gol attı.
Açacak olursam Başakşehir teknik direktörü Çağdaş Atan takımını 3142 formasyonu üzerinden çift santrforla oynattı. Burada temel rol Kenny’nin üzerindeydi. Çünkü yüksek ve uzun toplarda bunları kontrol ederek takım arkadaşlarına servis etme görevi ilk olarak Kenny’nin omuzlarındaydı. Elan Kenny’nin bu görevi çok büyük bir başarıyla yerine getirdiğini söylemeliyim. Kenny gol anına kadar tam 15 kez ayakla, kafayla veya göğüsle kazandığı bu topları takım arkadaşlarına servis etti. Aynı zaman diliminde Piatek de sekiz kez arkadaşlarına top indirme şansı buldu.
Tam burada kendi çıkardığım bir veriyi paylaşmak istiyorum: Sànchez ilk kez yüksekten ve uzun gelen bir topu kafasıyla karşıladığı anda maç saati dakika 28,36’yı gösteriyordu. O dakikaya dek Kenny beş kez ayağıyla, üç kez kafasıyla bir kez de göğsüyle kontrol ettiği topları dokuz kez arkadaşlarına servis yapmayı başarmıştı.
Kenny maçın genelinde dokuz hava topu mücadelesinin sekizini kazanarak Sànchez’e karşı büyük bir üstünlük elde etti. Piatek’in hava topu mücadelelerindeki kazanma oranı ise dokuza beşti. Görüldüğü gibi 18 hava topunun 13’ünü Başakşehir’in santrfor ikilisi kazanarak Başakşehir’in topa hükmetmesini sağladı.
Peki Sànchez ve Bardakcı bu sırada ne yaptı? Hemen hiçbir şey. Sànchez maç boyunca yedi hava topunun sadece ikisini kazandı, Bardakcı ise yedide üçünü.
Bu bize üç şey söylüyor.
- Sànchez’in hava toplarındaki zayıflığı Galatasaray’ın takım savunmasını oldukça zorluyor.
- Sara’nın olmadığı senaryoda başta Torreira olmak üzere Galatasaray orta sahasında oynayan diğer oyuncular (dün Demirbay ve Mertens) ribaunt toplama anlamında oldukça yetersiz kalıyorlar.
- Galatasaray takım savunmasını sertleştirmek istiyorsa hava topu mücadelelerine ve ribauntlara özellikle eğilmeli. Gerekirse personeline gerekli takviyeleri yapmalı.
SONUÇ
Başakşehir ligin en çok koşan takımı. Dolayısıyla Galatasaray’ın bir Avrupa takımını andıran Başakşehir’e karşı oynadığı maçı, tıpkı Göztepe karşılaşması gibi UEFA Avrupa Ligi’ne hazırlık başlığı altında değerlendirmek mümkün.
Ancak burada şunu da unutmamak gerekiyor: Galatasaray son zaman diliminde Tottenham karşısında oynadığı futbolun oldukça uzağında. Bunun temel nedeni ön alan baskısının oldukça gerilemiş olması. Nitekim bunun olumsuz sonuçlarını Galatasaray Göztepe karşılaşması sonrasında dün Başakşehir karşısında da yaşadı.
Buradan hareketle şunu da eklemek istiyorum. Evet hücum anlamında Galatasaray bu ligin üzerinde bir takım. Ancak Türkiye’de lig gerçek anlamda ikinci yarıda başlar ve an itibariyle ligin sadece ilk yarısı bitti.
En zorlu bölüm ise henüz başlamadı.
- Berabere biten maçın kazananı 09 Ocak 2025 10:40
- Türkiye’de Avrupa provası 05 Ocak 2025 04:00
- Birikip yeniden sıçramak için 23 Aralık 2024 12:03
- Rus ruleti 18 Aralık 2024 03:51
- Böyle istedi savunma 13 Aralık 2024 15:28
- Öze dönüş 09 Aralık 2024 10:59
- Galatasaray yeni formasyonda boğuldu 02 Aralık 2024 09:50
- Bodrumdan giriş katına 29 Kasım 2024 09:30
- Okan Buruk muhafazakarlığına devam ediyor hâlâ 26 Kasım 2024 06:25
- Rüzgâra karşı 24 Kasım 2024 13:00