Kolektif irade
Colectiv Bükreş’te bir gece kulübü, burada 2015 yılında çıkan yangında 27 kişi ölmüş, 180 kişi de yaralanmıştı. Kulübün yangın çıkışının olmamasını protesto eden insanlar sokağa dökülünce yerine teknokrat bir hükümet atanarak, sonraki seçimlere dek bir yıl süre verilmişti. Yaşamsal tehlike oluşturmayan yaralanmalara rağmen 37 yaralının dört ay içinde hastanelerde öldüğünü fark eden bir hekim, araştırmacı gazetecilerden oluşan bir ekiple yaptığı araştırmada sağlık hizmetlerine ilişkin büyük bir dolandırıcılığı da ortaya çıkartmış ve arkası çorap söküğü gibi gelmişti. Yeni sağlık bakanı atandığında, yozlaşmış sistemi reforme etme çabalarına ve aynı zamanda karşılaştığı engellere erişim sununca, siyaset ve çıkar ilişkileri ağının ortaya çıkarılmasına uzanan bu süreç 2019 yılında Yönetmen Alexander Nanau tarafından bir belgesel olarak karşımıza çıkmıştı. (https://ugurfilm8.com/colectiv/)
Bu yazıyı yazmaya başladığımda Bolu Kartalkaya’daki insanların organize bir katliam için dünyanın parasını verdiği otelin yangınında ölen insanlar 78’ya ulaşmış, herkes suçu birbirine atıp rahatlama yarışına girmiş, bir günlük yas ilan edilmişken, bu belgesel düştü aklımıza. Güvenlikçi ama asla güvenli olmayan memleketimizde 78 insanımızın yaşamının bedeli bir günlük yasmış demek. Buna da şükür mü desek, zira 10 Ekim Katliamı’nda ölen 103 insanımızın ardından yas tutmaya tenezzül etmeyenler, güvenlikçi endişeyle(!) katlettikleri çocukları alanlarda yuhalatacak denli vicdan yoksunuyken, kızarmış piliç reklamlı tırda kimlik tespiti yaptırdıkları insanlar için en azından bir gün yas tutmamıza izin verdiler. Başka soğuk hava aracı bulunamamış olabilir elbette ancak üzerine bir branda koymayı akıl edemeyenlerin insanların acısına hürmetsiz, empati yoksunu hali, tırın etrafında onca para ödenmişken bir gün dahi kaymamak olmaz diye düşünülmesini de mümkün kılıyor böylece.
Tüm bu kötülükleri kanıksamayı reddedenler hâlâ var bu memlekette, onlar en azından bu kez izinli yas tutacak. Roboskî Katliamı’nda ölen onca çocuğun yasını da tutmamıştık mesela, yılbaşı partileri alıp başını gitmişti. O zaman izin de vermemişlerdi zaten hem onlar kaçakçıydı(!). Peki, sağlığı sermayeye peşkeş çektiğimizin en somut kanıtı onlarca yenidoğanın ölümü, onlar için dahi sokağa dökülmedik biz. Belgesele atıfla! İlk şikayetlerin geldiği dönemde ilin sağlık müdürü olan kişi şimdi sağlık bakanı, önceki de zaten özel hastane sahibiydi. Otelin “Kültür ve Turizm Bakanlığı Basit Konaklama Belgesi 2022-7-1716” var, belgeyi veren bakan ise turizm şirketi sahibi. Otelin yangın uyarı sistemi muamma, yangın çıkışı uygunsuz ama olsun, depremde enkaz altında katledilen yüz binler de ruhsatlı binalarda güven içinde öldüler zaten bu ülkede. İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmeti de İstanbul’daki çoktan sermayeye teslim OSGB’lerden birinden...
Salgın döneminde de defalarca ifade ettiğimiz gibi, önlenebilir her ölüm cinayettir. Gerekli denetimler yapılmadan altın tepsilerde sunulan ruhsatlarla, denetimsizliği usulüne uydurmakla, işleri kolaylaştıranların bu yaşam hakkı ihlallerinden kamu görevlileri olarak doğrudan sorumluluğu olduğunu biliyoruz ama Romanya’da hükümeti değiştirmeye gücü yeten halk kadar güçlü hissetmiyoruz kendimizi. Hakikatin her yerden duyulmasını sağlayarak engelleri aşma konusunda etkili adımlar atamıyoruz.
Bizi güçsüz kılan; pek tabii meşruiyetini sorgulamaktan itinayla kaçındığımız yayın yasakları, önümüze çıkarıp durdukları dezenformasyon, yetmedi siber güvenlik yasaları, her gün gözaltına alınıp tutuklanan gazeteciler olmasın! Bölüp parçalayan, bizi birbirimize düşman ilan eden, sürekli birbirimizden şüphe duymamızı sağlayanlar birlik, beraberlik nutukları atıp kutsallar sıralarken, ilan ettikleri ve pek kutsal buldukları “aile” yılında aile otelinde ailece ölenlerin yasını tutmamıza izin verdikleri için müteşekkir olmamızı mı bekliyorlar? Kolektif iradenin çok güçlü olabildiğini ve tüm engelleri aşabileceğini söylemeye gerek yok, yeter ki güvenlikçi beraberlikten birbirimizi hissettiğimiz ortaklaşmanın iradesine dönüştürebilelim bu tekinsiz ortamdaki varlığımızı!
Evrensel'i Takip Et