24 Ocak 2025 04:57

Denetimsizlik ve ihmal buz dağının sadece görünen yüzü: Cinayetin sınıfsallığı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Grand Kartal Otel’de başlayan yangın, ihmaller ve denetimsizlik yüzünden katliama dönüştü. Türkiye’yi sarsan bu acıdan sonra, tıpkı maden katliamları, yurt yangınları, toplu ölümlerin yaşandığı iş cinayetlerinde olduğu gibi iktidar, bürokrasi ve burjuva basın arasında gerçek sorumluları gizlemeye yönelik “Katil kim” oyunu oynanıyor.

Tüm katliamlarda olduğu gibi “Katilin kim” olduğu acının büyüklüğüne ve kamuoyunun reaksiyonuna göre hesaplanarak bulunuyor. Toplumun kolektif yasını ve öfkesini dindirmek için hızlıca yapılan soruşturma ve yargılamalardan sonra hiçbir şey olmamış gibi hareket ediliyor. Göstermelik soruşturmaların ve cezaların hızlandırılmasının arkasındaki motivasyon ise asla değişmiyor; öfkenin bireysel kabuğunu kırarak kurumsallaşmasını ve iktidar mekanizmalarını hedef almasını engellemek.

Kartalkaya Katliamı’nda; işletme maliyetlerini düşürmek için yangın tedbirlerini almayan, ihmallere ve denetimsizliklere yol veren, işletmelere kolaylık sağlamak için mevzuatı sürekli esneten ve değiştiren, doğayı talan ederken de işçileri sömürürken de her türlü imtiyaz ve teşvikten yararlanan büyük bir sermaye ağı karşımızda.

İHMALLERİN VE DENETİMSİZLİĞİNNEDENLERİ: MEVZUAT DEĞİŞİKLİLERİ

Kartalkaya’daki cinayetin anatomisinde üç yılda 5.6 milyon dolar kâr eden otel şirketinin yaklaşık 28 bin dolarlık yangın önleme maliyetlerinden ve denetimlerden kaçmasını kolaylaştıran iktidar-sermaye ilişkileri görülüyor.

Odaların gecelik 30 ila 50 bin lira olduğu Grand Kartal’ın 2021-2023 yıllarında beyan ettiği vergiye tabi toplam kazancı 95 milyon 177 bin lira.1 Otel şirketi 2024 yılı öncesindeki 3 yılda dolar cinsinden 5.6 milyon dolar kâr ederken maliyeti metrekare başına 300 ile 600 lira arasında değişen yağmurlama sistemlerini kurmaktan kaçınıyor. Ya da 150’den fazla odalı büyük otellerde maliyeti 250 bin lira civarında olan yangını önceden fark eden ikaz sistemlerini kurmuyor ve aktif çalışmasını sağlamıyor. Metrekare maliyeti 4 bin 500 lira olan yangın merdivenlerinin yapımından kaçıyor.

Bu katliamda ihmalleri ve denetimsizliği engelleyecek mevzuatın varlığından daha önemli ve ciddi bir sorun daha söz konusu. Türkiye’de halk sağlığı, işçi sağlığı, çevre sağlığı, imar, inşaat, yapı, ihale kanunlarına dek tüm mevzuat şirketlerin kâr marjları ve sermaye birikimi gözetilerek yazboz tahtasına dönüştürülmüş durumda. Piyasanın güncel ihtiyaçları ve yeni birikim ölçeğine göre de durmaksızın değiştiriliyor. Sermaye birikiminin sonsuzluğu ile eş zamanlı değişiklik furyası kusursuz bir mevzuata ya da onu uygulama iradesine asla müsaade etmiyor.

Kartalkaya Katliamı’ndaki sermaye lehine mevzuat değişikliklerini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı odalar ayrı ayrı ele almıştır.

TMMOB Bolu İl Koordinasyon Kurulunun açıklamasına göre otel, “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”e göre “mevcut bina” sınıfındadır. “Mevcut bina”larda yağmurlama sistemi zorunluluğu ile ilgili 165. maddesinde “ç) İkiden fazla katlı bir bina içerisindeki yatak sayısı 200’ü geçen otellerde, pansiyonlarda, misafirhanelerde” kaydı bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu 350 yataklı “mevcut bina” sınıfındaki otel için yangın çıktığında yayılımı engelleyen ve söndüren otomatik yağmurlama sistemi zorunluluğu vardır. Otelin internet sitesindeki fotoğraflarda ise en geç 2008 yılında yapılması gereken otomatik yağmurlama sisteminin yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu sistemin yapılmaması nedeniyle yangın hızlıca yayılmış ve can kayıpları yaşanmıştır.2

Elektrik mühendisleri odası kritik bir noktaya işaret ediyor. İlgili yönetmelikteki “mevcut yapı” tanımı, eski binaların yangın önlemleri için zorunlulukları kaldırmış durumdadır. Haziran 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yapılan değişiklikle; 2007’den önce yapı ruhsatı başvurusu yapılmış ve o tarihten önce tamamlanmış binalar, “mevcut yapı” olarak kabul edilir. Bu değişiklik, geçmişte mevzuat eksiklikleri nedeniyle alınması gereken yangın önlemlerinin eksik uygulanmasına yol açıyor.3

Makine mühendisleri odası mevzuat değişikliğinde başka bir boyuta dikkat çekiyor. “Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik”in sağlık, temizlik, güvenlik ve çevre korunmasına yönelik önlemler ile ilgili 17. maddesinde “Genel kullanım alanlarında müşterilerin ve personelin güvenliğinin sağlanmasına yönelik elektronik ve fiziki güvenlik önlemleri alınır. Her türlü tesisat, elektrik ve mekanik donanımlarının standartlara uygun ve nitelikli olması ve ayrıca bakımının düzenli yapılması zorunludur” hükmü aralık 2024 tarihli Resmî Gazete ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yönetmelikten çıkarılmıştır.4

Mevzuat değişikliğinin bir diğer boyutunda Gazeteci Bahadır Özgür’ün yazdığı üzere itfaiyenin denetim yetkisinin kısıtlanması bulunuyor. “Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve Bazı Yönetmeliklerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”te 2012 yılında yapılan değişiklikle “Projeler; ilgili belediye itfaiye birimlerinin uygun görüşü alındıktan sonra, ruhsat vermeye yetkili merciler tarafından onaylanarak uygulanır” maddesinden “İtfaiye birimlerinin görüşü alınır” ifadesi çıkarılmıştır.5

DENETİMDE PARANIN EGEMENLİĞİ

Mevzuata göre otel sahipleri belediyeden talep ettiği zaman denetim gerçekleşebiliyor, çünkü turizm belgeli işletmelerin denetimi Turizm Bakanlığınındır. Denetim talep üzerine olduğundan kamusal denetim yanında özel denetimin yolu da açıktır. Gazeteci Murat Ağırel, aralık 2024 tarihinde otel tarafından Bolu Belediyesinden “Yangın Güvenliği Denetimi” istendiğini, Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünün yasal çerçevede bir denetim yaptığını, kayıt formunda “Acil çıkışın yetersiz olduğu”, “Yangın alarm sisteminin olduğu ama çalışmadığı”, “Söndürme gereçlerinde eksiklikler”in kayıt altına alındığını belirtiyor. Ne var ki, rapor bu şekilde çıkınca otel şirketi Bolu Belediyesine yaptığı başvurunun iptal edilmesini istiyor ve özel denetleme şirketi Royalcert Belgelendirme adlı firmadan geçerlilik süresi aralık 2025 olan belgeyi alıyor.6

Meslek odalarının ve gazetecilerin aktardıklarından görüldüğü üzere, yangın önleme ve söndürme ile tahliye tedbirlerini maliyet kalemi gören şirketlerin daha rahat etmesi için kanunlar ve yönetmelikler sürekli değiştirilmiştir. Daha önemlisi, kamu yararını göz önünde bulundurarak bilimsel çerçevede yapılması gereken kamusal denetim işlevi özel sektörle paylaşılmış, belediye ve bakanlık görevini tam yapmamış, insanların hayatı paranın egemenliğine terk edilmiştir.

TURİZM SERMAYESİ VE İKTİDAR: KORPORATOKRASİ

Üretimde ve denetimde piyasa despotizmini mümkün kılan diğer bir faktör turizm sermayesinin yapısı ve iktidarla kurduğu ilişkinin mahiyetidir. Doğrudan devlet kademelerinde ve organlarında söz sahibi olan sermaye sahipleri, teşvik sisteminden kayırma ve avantalara kadar bir dizi imkandan faydalanır.

Grand Kartal Turizm şirketi yönetiminde yer alan isimlerden birisi Halit Ergül’dür. Otelin yönetimini Mazhar Murtezaoğlu’ndan 2019 yılında devralan Ergül aynı zamanda çok sayıda sermaye örgütünde aktif rol alıyor: Batı Karadeniz Otelciler Derneği başkanı ve Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu başkan yardımcılığı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Turizm Tanıtma ve Geliştirme Ajansında da Yönetim Kurulu üyesidir.

Turizm politikalarının şekillendirildiği bir kamu kurumundaki pozisyonu itibarıyla iktidarla yakın ilişkiler içerisinde olduğunu tahmin etmek zor değildir. Kendisi de ETS Turizm Şirketinin ortağı olan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un şirketi, basında yer alan bilgilere göre Grand Kartal’ı geçtiğimiz ay önerilen konaklama tesisleri listesinde göstermiştir.

John Perkins’in “korporatokrasi” yani şirket egemenliği olarak tanımladığı sistemle örtüşen tabloyu görüyoruz.7 Siyaset alanı sömürü merkezli yoğunlaşarak genişlemeye devam ettikçe sermaye sahipleri ve CEO’lar doğrudan devletin karar alma mekanizmalarında konumlanıyor. Temsilciler ve çantacılar yerine, makam sahibi olarak hem kendi hem de diğer şirketlerin çıkarları doğrultusunda piyasaları düzenliyorlar. Türkiye’de başkanlık sistemine geçtiğimiz andan itibaren “korporatokrasi” sistemi yerleştirilmeye çalışılmış, özel okul zinciri sahibi milli eğitim bakanı, özel hastane zinciri sahibi sağlık bakanı, özel turizm şirketi sahibi turizm bakanı yapılmıştır.

Kamu ve özel fark etmeksizin tüm yönetsel mekanizmaların kâr ve pazar ölçeklerine göre düzenlendiği, sermayenin doğrudan söz sahibi olduğu “korporatokrasi” rejiminde hiçbir zaman ihmalleri ve denetimsizliği engelleyecek ideal mevzuat, bunu uygulayacak kusursuz denetim otoritesi, gerçek sorumluların cezalandırıldığı görülmeyecektir. Çünkü bu sistemde güvence altına alınan tek şey sermaye birikimidir; otel ve yurt yangınlarından maden ve iş cinayetlerine kimse güvende değildir.

İktidar, bürokrasi ve burjuva basın arasında gerçek sorumluları gizlemeye yönelik “Katil kim” oyunu oynanıyor. Peki “Katil kim?​”…

________________

[1] https://www.evrensel.net/haber/540730/kartalkaya-katliami-patron-k-rinin-200de-1i-78-cani-kurtarirdi

[2] https://www.tmmob.org.tr/icerik/tmmob-bolu-ikk-yine-yangin-yine-can-kayiplari

[3] https://www.tmmob.org.tr/icerik/emo-yangin-algilama-ve-sondurme-sistemleri-hayat-kurtarir-yangini-muhendislik-ve-bilim-onler

[4] https://www.tmmob.org.tr/icerik/mmo-denetimsizlik-kaynakli-bir-katliam-daha

[5] https://www.gazeteduvar.com.tr/muteahhitler-istedi-itfaiyenin-denetim-yetkisi-alindi-makale-1751366

[6] https://x.com/muratagirel/status/1882067265480540533

[7] https://monthlyreview.org/2013/03/01/rise-of-the-global-corporatocracy-an-interview-with-john-perkins/

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa