Trump'ın tanrısı buyurdu: İlhak, işgal ve gasp

Fotoğraf: Donald Trump Resmi Hesabı
Amerika’yı yeniden büyük yapmak için Tanrı tarafından seçildiğini iddia eden Trump, ikinci başkanlık dönemine dolar tanrılarıyla poz vererek başladı. Hava muhalefetini bahane ederek kapalı salonda düzenlettiği yemin törenine katılmak isteyenler karaborsaya düşen biletleri kapıştılar. Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Sundar Pichai gibi tekel sermayesinin fenomenleri idollerinin yanı başında yer aldılar.
Seçildiği gün yaptığı konuşmada ‘Savaş açmak için değil, savaşları bitirmek için’ geldiğini, önceki başkanlık döneminde IŞİD’i yenmekten başka bir şey yapmadığını söyleyen Trump, ayağının tozuyla öncelikli hedeflerini sıralamaya başladı. Danimarka mülkiyetindeki özerk Grönland Adası’na, Kanada’ya, Meksika Körfezi’ne ve Panama Kanalı’na göz koyduğunu açıkladı. Küba’yı terörü destekleyenler listesine yeniden ekledi.
2017’de Suudi Arabistan’a yaptığı gezide Kılıç Dansı gösterisini izledikten sonra bir dünya küresinin önünde Suudi yetkililerle verdiği poz, Arap NATO’su hayalinden söz etmesi, aynı yıl Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi şovmenin unutulmazlarındandır. Bir de yeniden seçilemeyince lümpen milislerine kongreyi bastırması.
Ortadoğu’daki yangını tutuşturan tahriki yapan Trump’tır. Genişleyen Çin sermayesi ve pazarını, kıymetli metal ve elementler üzerindeki hakimiyetini etkisizleştirmek için Grönland’ın dijital teknolojide ve batarya üretiminde kullanılan lityum, titanyum vb. kaynaklarına; kömür, uranyum ve elmasına göz diken Trump, Panama’yı da muhtemel Çin savaşı için işlevsel gördüğü için istiyor. Ve elbette bu komşu coğrafyaları ABD güvenlik konsepti içinde kontrol altına almayı umuyor.
Trump ABD mali sermayesinin yayılmacı emellerini ve hedefindeki dünya düzenini en fütursuz, en gerici, en şoven, en saldırgan söylemlerle ifade ederken başta ABD emekçileri olmak üzere dünya emekçilerini de iyi şeyler beklemiyor. Sözcülüğüne atandığı siyasetin bu cıvık yüzü, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmekle, kitleleri oyalamak için söylemlerine büyülü kavramlar dahil eden, demokratik görünümlü dünya sermayesine akıl hocalığı hizmeti veren otoritelerin yeşil ekonomi zırvasına da bir son vermiş oldu. Böylece gezegenin korunması, karbon sınırlaması, doğanın gözetilmesi gibi, aslında ABD’nin, içine hiç girmediği işlevsiz kabuğu pervasızca kaldırıp attı.
Bir önceki döneminde kürtaj yasağının ucunu göstererek kadınların sokağa dökülmesine yol açan Trump’ın yeni bombası LGBTİ oldu. ABD’de sadece iki cinsiyetin; kadın ve erkeğin olacağını söyleyerek cinsiyetçi siyasetini bir adım öteye taşıdı.
Sadece bu değil. ABD halkını sağlık hizmetlerine ulaşamaz hale getiren acımasız düzeni eyvallahsız sürdürebilmek için Dünya Sağlık Örgütünden çıkacaklarını buyurdu Trump. Kovid döneminde aşı karşıtlığını besleyen sayısız komplo teorilerine yatırım yapan sermaye lobilerinin de gönlünü aldı.
Dünyada tek adamların hükmettiği, kanun düzeninin yerini keyfi tek adam yönetimlerinin almaya başladığı faşizan gelişimin bu pervasız figürü, gelir gelmez imzaladığı çok sayıda kararname ile, ABD’deki kararnameler sistemini de perçinlemiş oldu. Tek adam, yani yeni kral kendisinin de dahil olduğu ABD mali sermayesinin taleplerini doğrudan ve kısa yoldan hayata geçirmek için hiç vakit kaybetmedi.
Trump döneminin Türkiye’ye ve bölgeye yansıması çok da hayırlı olmayacak. Erdoğan iktidarını hem öven hem de aba altından sopa sallayan ‘Ben ona yap dedim yaptı’ diyerek bağımlılık ilişkilerini hatırlatan Trump’tan ‘dostluk ve anlayış’ bekleyen kimse varsa önceki başkanlık döneminden yeterince ders almamış demektir. Trump saygılarını sunarak dövmeye ve dövüşmeye devam edecek gibi görünüyor.
ABD’nin Trump’lı dönemi İsrail soykırımının, İran’a yönelik tehditlerin ve Türkiye’nin ağırlaşan krizinin ortasında başladı. Türkiye yönetenlerinin Rusya ve ABD’nin başka meselelere yoğunlaştığı bir ortamda, Suriye’de toprak genişletmenin de dahil olduğu yeniden inşa hayallerinin Trump’ın trafik ışıklarına takılacağının işaretleri de açık. Suriye’nin cihatçıdan bozma kravatlı liderleri, Türk ticaret mallarına yüzde 300-500 oranında gümrük vergisi dayatarak Emevi Camisi’nde bedava namaz kılınamayacağını ima ederken bu hayallere de şimdiden ilk sınır çizilmiş sayılır.
Trump siyahların, beyazların ve Hispaniklerin; halkın büyük çoğunluğunun kendisine oy verdiğini ve bu yüzden her şeye hakkı olduğunu iddia ediyor. Oysa onu, suikast korkusundan bir salona sığdırdığı yemin seremonisinde hazır bulunan ve İsrail katliamına da ‘manen ve maddeten’ destek olan aç gözlü dünya burjuvazisi destekledi esas olarak.
Trump’tan dünya halklarına dost çıkmaz. ABD mali sermayesi onu düzen için değil düzensizlik, çatışma için seçti. Trump’ın tanrısı yeşildir, doların selametidir
Evrensel'i Takip Et