25 Ocak 2025

Ateş düştüğü yeri mi yakar gerçekten?

Bir acı, ölüm, kaza, felaket yaşandığında söylenir hep “Ateş düştüğü yeri yakar” diye. Gerçekten öyle mi? Ateş sadece düştüğü yeri mi yakıyor, bütün bir oteli, bütün bir ormanı, bütün bir insanlığı da yakmıyor mu?

Yangın sırasında insanların pencerelerden atlayarak kurtulmaya çalışmasını, “Kurtarın bizi”, “Bebek var” feryatlarını duyunca, 6 Şubat depremi ve enkaz altından “Kurtarın, çıkarın bizi” çığlıkları doluştu zihnime. Depremde enkaz altında kalan binlerce insanın göz göre göre, bağıra bağıra ölüme gönderilmesi… Depremin hemen ardından askerler, maden işçileri, kurtarma ekipleri bölgeye hızla gönderilse, iş makineleri, kurtarma ekipleri sevk edilseydi, uzmanlara göre ölümlerin en az yarısı engellenebilirdi… Hepimizin, tüm insanlığın gözü önünde, insanlar enkaz altında bağıra bağıra öldü, aslında insanlık öldü deprem bölgesinde…

***

Grand Kartal Otelinde de “Bebek var”, “Kurtarın bizi” diye diye öldü insanlar, karne hediyesi olarak kar tatiline götürülen en az 36 çocuk. Anne babaları, kardeşleri, arkadaşları ile… En az dört otel emekçisi de alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler uğruna, birilerinin kasası dolsun diye koparıldı yaşamdan.

HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, T24’e gönderdiği yazıda diyor ya “…Hep birlikte izliyoruz, boğula boğula ölüyoruz hep birlikte. ‘Bebek var!’ diyor adam, hiç değilse o yaşasın istiyor. İçeride bebek var, yangının orta yerinde, alevlerin arasında bebek var. Her şeyden habersiz, annesinin kucağında, boğulmak üzere olan bebek var.”

Sabah oluyor, adamlar geçiyor mikrofonların ardına, birer birer “Ben sorumlu değilim ki” diyor, “Öbürü sorumlu.” Öbürü de “Ben değilim ki sorumlu, beriki sorumlu” diyor. Sorumlu yok, utanma yok, insanlık yok, bebek de yok artık…” Bebek de yok, 36 çocuk da yok, geleceğe evlatları ile umutla bakmak isteyen anne babalar da yok…

***

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bu acıları milletimize yaşatan kimin ihmali, kusuru varsa yargı önünde hesap vermeli ve gerekli cezayı almalı” diyor ya, ister istemez akla daha önceki facialar, yangınlar, kazalar, ölümler geliyor, koltuğunda oturmaya devam edenler, istifa etmeyenler… Oteli olan turizm bakanı geliyor akla, hâlâ kılı kıpırdamayan… yenidoğan katliamı ve hastane sahibi sağlık bakanı geliyor akla… Grand Kartal Otelinde ölen demiyorum, öldürülen 8 kişinin cenaze törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, "Canımız, yüreğimiz yandı. Makamları cennet olsun inşallah… 'Sabrın sonu selamettir, zaferdir' temennisiyle kendilerine Fatihalarımızı gönderelim” sözleri üzerine, yangın oteli sarmış halde iken Ankara’da il kongresini ertelememesi… Başka partiden apartılan vekile rozet takması geliyor akla… İktidar medyasında da Erdoğan’ın gözyaşlarını tutamadığına ilişkin paylaşımlar yapılıyor ya, "O makamların ağlama değil, çözüm üretme, ölümleri engelleme makamları olduğu" geliyor akla. Ağlamaya gelince vatandaş zaten günlerdir Erdoğan’dan daha samimi ağlıyor, gözyaşı döküyor zaten…

***

Yanan otelden çıkarılan cenazelerin bir piliç firmasının tırına konulması, üstelik kızarmış piliç görsellerinin kapatılmaması yürekleri bir kez daha yakıyor, “İnsanlık bu kadar mı çürüdü?​” dedirtiyor.

Bu görüntüler, akıllara Madımak Otelini getiriyor. 33 canın yakılarak öldürüldüğü oteli… Üzerinde duman tüten, insan eti kokan oteli ve o otelin altına açılan kebap dükkanını, o dükkana izin verenleri… Aileler ne çok mücadele verdi, ne çok… Şair Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan “Sivas Katliamı’ndan sonra Madımak Otelinin altında kebapçı dükkanı açıldı. Ben de hiç Autzwich’te et lokantasında yemek yediniz mi, diye isyan ettim” diye yazmıştı. Aileler dört bir yandan ses yükseltip, utanç müzesi olmasını istedikleri yerde et lokantası olmasını kınamış, “İnsanların yandığı yerde et lokantası mı olur?​” diye sormuşlardı. Kardeşi Serkan Doğan’ı Madımak’ta kaybeden, kendisi de yaralı kurtulan Oyun Yazarı Serdar Doğan’ın et lokantası üzerinden katliamı anlatan oyununu Simurg oyuncuları sahnelemişti. 

Kartalkaya’da yanarak ölenlerin, kızarmış piliç görselleri arasında taşınması ile insanların yakılarak öldürüldüğü Madımak Otelinin altına kebap lokantası açılması ve insanların gidip orada kebap yemesi… Ne diyelim, “Ateş düştüğü yeri yakar” mı diyelim, insanlığımızdan mı utanalım…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Padişah yetkisi

Padişah yetkisi

Devlet Denetleme Kuruluna verilen sınırsız kayyım yetkisiyle Cumhurbaşkanı, bir talimat vererek kamu kuruluşlarından belediyelere, sendikalardan meslek odalarına ve barolara kadar tüm kurumların yönetimlerini, yargı kararına gerek olmadan görevden alabilecek. Prof. Dr. Metin Günday “Bu bir kayyım yetkisi. Anayasa’ya aykırı” dedi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et