‘Yeni Nesil’ esneklik, eski usul sömürü

Fotoğraf: Görkem Kınacı/Evrensel
AKP iktidarı, sermaye çevrelerinin talepleri doğrultusunda “yeni nesil çalışma” olarak adlandırdıkları esnek istihdam modeli düzenlemesine hazırlanıyor. “İş piyasasında değişen koşullara uyum sağlama” ve “İstihdam oranlarını artırma” gerekçeleriyle üzerinde çalışılan modelin belirli meslek gruplarını kapsaması planlanıyor. “Uzaktan çalışma”, “Kısmi çalışma”, “Değişken zamanlı çalışma” ve “Akademik eğitim amaçlı çalışma” gibi farklı başlıklar altında güvencesiz çalışma türlerinin yaygınlaştırılması söz konusu.
Yeni nesil esneklikle ilgili basında yer alan kulis bilgilerine göre, emek yoğun iş alanlarını korumak amacıyla esnek çalışmaya özellikli bir tanımlama getirilecek. Şubat ayında başlatılacak yeni nesil esnek çalışmanın ilk etabına üniversite öğrencilerinin ve kadınların dahil edilmesi amaçlanıyor. “Üniversite öğrencilerine ve ev kadınlarına cep harçlığı çıkarma imkanı verilecek” manşetleriyle duyurulan proje kapsamında, üniversite öğrencilerinin yarı zamanlı olarak kamuda 10 ay istihdam edilmesi, kadınların da “home office” sistemiyle evden çalışması hedefleniyor. Bu modelde kamuda belli alanlarda esnek çalışma saatlerine uygun şekilde istihdam edileceklere 12-15 bin lira ücret verilecek.
“Evinizden çalışın”, “Harçlığınızı çıkarın” gibi gerçeği makyajlayan propagandaların aksine, yeni nesil esnek çalışmanın tüm türleri kamu ve özel sektörde atipik istihdamı kalıcılaştırmaya, emeğin hak kayıplarını artırmaya odaklıdır.
Yeni nesil esnek çalışmanın ana hatları sermayenin master-planı olan 12. kalkınma planı ve orta vadeli programda (OVP) çizilmiştir. 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. kalkınma planının 253. maddesinde “Yeşil ve dijital dönüşümle beraber yeni iş yapma biçimlerinin ve farklı mesleklerin ortaya çıkması”ndan hareketle “Uzaktan, bağımsız ve esnek çalışmanın norm haline gelmesi”nden bahsedilir.
Şubat ayında başlatılması planlanan “yeni nesil çalışma projesi” kalkınma planı ve OVP ile eş güdümlü şekilde ilerletiliyor. Buna göre üniversite öğrencilerinin “Yeşil dönüşümü destekleme programları” kapsamında ağaçlandırma, geri dönüşümü destekleme faaliyetleri, sosyal hizmetleri destekleme gibi iş kollarında çalıştırılması planlanıyor.
Bu çalışma modeline iliştirilen “yeni” sıfatı kimseyi yanıltmamalı: Tüm bunlar, işçi sınıfının istihdam, çalışma süresi, ücret ve tazminat konularındaki kazanımlarını tırpanlamaya yönelik hamlelerin devamından ibaret.
İSTİHDAM GÜVENCESİZLİĞİ
Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması gibi ‘yeni nesil’ esnek çalışma modellerine dair mevzuat değişikliğinin merkezinde “güvenceli esneklik” olarak anılan model yer alıyor. “Güvenceli esneklik” kavramının kökeni, Avrupa Konseyi ve Avrupa ı̇stihdam stratejisine kadar uzanıyor. Avrupa Konseyi belgesinde, “Esneklik ile güvenlik arasında doğru denge sağlamak”, “Firmaların rekabet gücünü desteklemek”, “İş yerinde kalite ve üretkenliği artırmak”, “Firmaların ve işçilerin ekonomik değişime uyum sağlaması” gibi gerekçelerle sermaye ile emek arasındaki ilişkiye sermaye lehine bir boyut kazandırılmış; işverenlerin birden çok esneklik tipinde emekçiyi istihdam etmesi kolaylaştırılmıştır.
Özünde atipik olmaya devam eden esnek istihdam modelleriyle amaçlanan, “güvenceli esneklik” şemsiyesi altında çalışan emekçilere dayatılan iş ve görevlerin kabul ettirilmesi, buna paralel olarak emekçinin de görev tanımı, iş yeri mekanı ve çalışma süresi açısından esnemesidir. Basına yansıyan esnek çalışma modelinin özü budur.
ÇALIŞMA SÜRESİ GÜVENCESİZLİĞİ
Kamuoyuna yansıyan ‘yeni nesil’ esneklik düzenlemelerinde mesailerin “esnek” ve “çekirdek” olarak ikiye ayrılmasından bahsediliyor. Buna göre, kamudaki çalışanlar “çekirdek” zamanda kurum içinde bulunacak, “esnek” zamanda böyle bir zorunluluk aranmayacak. “Esnek zaman”ın ise kurum yöneticileri tarafından belirlenmesi planlanıyor.
Salgın döneminde yaygınlaşan, ev mekanı ile iş yeri mekanını iç içe geçiren “hibrit” çalışma rejiminde emekçiler açısından en temel sorun “mesai” kavramındaki bulanıklaşmadır. Bu rejimde boş zaman ile mesai birbirine karışarak çalışma tüm gündelik hayata yayılır. Eurofound’un araştırmasına göre, salgın döneminde uzaktan çalışanların ofisten çalışanlara kıyasla, AB’nin haftada 48 saatlik yasal çalışma sınırını iki kat daha fazla aştığı görülmüştü. Uzaktan çalışanların neredeyse yüzde 30’u her hafta boş zamanlarında birden fazla defa iş başı yapmak zorunda kaldı.
ÜCRET GÜVENCESİZLİĞİ
Murat Özveri’nin belirttiği üzere işverenler işçi ücretlerini kendi istedikleri gibi, yasaları delerek belirleme özgürlüğüne “ücrette esneklik” diyorlar. Yasaya göre işveren asgari ücretin altında işçi çalıştıramaz. İşverenlere göre ise bu durum “ücrette esnekliğe aykırı”dır.
İşverenler, işçilerle hiçbir sınırlamaya tabi olmadan, piyasa koşullarına göre ücret pazarlığı yapmak istiyor, asgari ücretin bölgelere göre farklı farklı belirlenmesini talep ediyorlar. “Ücrette esneklik” dedikleri şeyin özü bu. İşverenler esneklik sayesinde işçi alıp çıkartmanın maliyetinden de kurtulur. Bugün asgari ücretin altında işçi çalıştırmak “kayıt dışı” veya “kaçak” statütüsündeyken, “ücrette esneklik” sayesinde bu uygulama yasallık kazanır.
ESKİ USUL ÇALIŞTIRMA
“Yeni nesil” diye adlandırılan ancak özünde “güvenceli esnekliğin” bulunduğu bütün düzenlemeler, çalışanların kazanılmış haklarını aşındırmayı ve iş güvencesini zayıflatmayı amaçlıyor. Piyasa paradigmasının hakim olduğu kamu sektöründe idareci, özel sektörde ise patron veya amir, çalışanların her işi yapmasına dayalı fonksiyonel esnekliği istemektedir. Tüm bu sözde “yeni” düzenlemelerin arkasında emek piyasasını yerli ve çok uluslu şirketler lehine düzenleme, emek üzerindeki denetimi artırma hedefi bulunuyor.
Evrensel'i Takip Et