Yangın kasıtlı bile olsa katliama dönüşmeyebilirdi

21 Ocak 2025 gecesi Bolu Kartalkaya bölgesinde orman alanında kayak, konaklama ve turizm tesisi olarak kullanılan yapıda yangın çıktı. İnsanların yaşamdan koparılması ve yaralanmasına sebep olarak yangın görülüyor. Siyasi çekişmeler arasında sorumluluk emekçiler üzerine yıkıldı ve sorumluluklardan sıyrılmak çabası sürekliliğini koruyor. Yangından sağ kurtulanların yaşamda kalma mücadelesi sürerken yetki meselesi tartışmaya açıldı.

Olaydan ders çıkarmak yerine konu bireysel çözümler üzerinden tartışılıyor. Bu sistem içerisinde bunlardan kurtuluş olur mu diyen olmadı. Geçen yazımda belirtmiştim. Buradan yineliyorum. Suçlu kâr ve biriktirme amaçlı sistemin unsurlarında aranmalıdır. Baş unsur bugün “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olarak yürütülen sistemin kendisi ve bağlı unsurlarıdır. Bu sistem aksaklılarıyla birlikte yine de denetleme gibi bazı işlevleri olan parlamenter sistemi de devre dışı bırakmıştır. Geceleri Resmi Gazete’de yayımlanan hükümlerin her seferinde bu unsura daha çok yetki verdiğini görmemek mümkün değil.

"ŞİRKET GİBİ" YÖNETMENİN SONUÇLARI

Bir şirketin temel amacı kâr etmektir. 2015 yılının mart ayında Balıkesir’de bir törende o zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, kâr örgütlerine seslenerek “Sizden benim istirhamım şudur: Yeni Türkiye’yi, başkanlık sistemini, yeni anayasayı her fırsatta milletimize anlatmanız. Sizler bu ülkenin bir iş adamı gibi yönetilmesini istemez misiniz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir” Söylediği bu sözler ile yeni siyasal yapının nelerden oluşacağını açık net ortaya koydu. Bu yapı bugün nereye el atsanız karşınızda her unsuruyla örgütlü olarak durmaktadır. Her olayda yetki ve sorumluluk tartışması ile konunun özünü yok ederek, sorumluluk emekçilerin üzerine yıkılmaktadır. Bunu yaparken de propaganda araçlarını artırarak kullanırken buna karşı çıkacak en önemli yapılardan olan sendikal örgütlenmenin de önünü kesmeye çalışıyor.

YANGIN ÇIKMAMALI, ÇIKTIYSA DA YAYILMAMALI

Buradan otel yangını olarak yansıyan cinayete yeniden gelirsek; emekçilerin durumu nedir? Sorumlulukları nelerdir?

Öncelikle yangın ile ilgili idari ve teknik olarak kesin söyleneceklerin bir kısmı şunlardır;

Yangın çıkmaması için teknik her türlü tedbir alınmalıdır. Yani yangın çıkmamalıdır, Eğer yangın çıkmış ise de yangın olduğu alanda daha önceden derhal söndürülecek sistem, ekipman ve ekipler var olmalıdır,Bunlar dışında bir durum söz konusu ve yangının yayılma durumu ortaya çıkacaksa bile, kişilerin alandan uzaklaşacağı yöntemler ve tedbirler acil çalışabilecek sistemler kurulmuş olmalıdır.

Daha ileri bir şey söylersek varsayalım yangın sistem dışında sabotaj olarak bile yapılmaya çalışılsa; asla yayılamamalı, haberdar olunmalı ve yine de canlıların alandan uzaklaşabileceği sistemler, ekipmanlar ve yollar olmalıdır.

Bütün bunların nasıl yapılacağı özellikle bir tesisin planlanması, projelendirilmesi, yapımı ve kullanımı aşamalarında sürekli ve kontrollü olarak ele alınır. Kullanım aşamalarında bunların sürekli kontrolleri yapılır, gözden geçirilir, denenir. Ayrıca bu sistemler teknolojik olarak sürekli yenilenmektedir. Bunlara uyulduğunda yangının felakete dönüşmesi söz konusu olmaz.

KÂRIN SINIRI YOK

Ancak kâr örgütleri devrede olduğunda bunun uygulanması söz konusu olmuyor. Olmasına da izin verilmiyor. Çünkü kârın bir sınırı yok. Yukarıda saydığımız işlemlerin olması kârın biraz eksilmesine neden olur. Yani halk arasında “kârdan zarar” diye bilinen durum söz konusudur. Kâr örgütlenmesi birbirini destekleyerek en yüksek kârı elde etmeyi amaçlarlar. Bunun için yatırım ve işletme giderlerini kısıtlamak için birbirini korur kollarlar.

Kendisini besleyen sistem, her türlü kurumsal yapıda örgütlenmişler. Toplumun bir kesiminde bu kanıksanır olmuştur. Kanıksanmayan kesimler, başta da gerçek sendikalar olmak üzere her türlü baskı, şiddet, korku etkinlikleri uygularken öte yandan olayları yönetsel ve teknik olarak ele alan meslek odalarını düşman gibi gösterirler. 

SENDİKALARDA ÖRGÜTLENİLMELİ

Yaşanan yangında can kayıplarının sorumluluğunu emekçilere yüklemeye çalışmaları kaçınılmaz. Burada emekçilerin tek kurtuluş yolu vardır. Gerçek emek mücadelesi veren sendikal örgütlenmede yer almak. Bu aynı zamanda halkın kurtuluş yolu olacaktır. Hatta daha ileriye taşırsak kâr örgütlerini dağıtarak, onlara mahkum olmuş örgüt üyelerini de kurtaracaktır.

Ancak tartışmaların odağında olan itfaiye emekçileri bakanlık emekçileri ve il özel idaresi emekçilerinin durumunu burada vurgulamalıyız. Bütün bu süreçlerden haberdar olmamaları mümkün değildir. Zaten itfaiye emekçilerine başvuru yapılmış durumu yerinde görmüşler. Bu durum karşısında kanunen sorumlu değillerdir. Ancak toplumsal sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukları yerine getirebilirler mi? Küçük bir ilde büyük sermaye ve hükümetle iç içe geçmiş kâr örgütlerine karşı bu sorumluluğun gereğini yapabilir mi? Bunun yanıtı elbette büyük bir hayırdır. Çünkü mücadeleyi birlikte yürütecek örgütlülüğü yok.

Burada toplumsal sorumluluğum gereği çağrı yapmam gerekir. Türkiye genelinde itfaiye ve bu alanda çalışan işçi memur ekipleri hükümet bağımlısı olmayan sendikalarda örgütlenin! Ayrıca mesleğinizin odasında kayıtlı ve örgütlü olun.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et