Cıcero ve Augustınus: Adalet olmadığında krallıkların haydut çetelerinden ne farkı kalır?
Fotoğraf: Pixabay
Zaten iyi gitmiyordu. Memleket ve dünya 2025’e çok daha çalkantılı girdi. Şara kendini Suriye Cumhurbaşkanı ilan etmiş, Trump ‘ABD uzun süredir kaldığı yerde kalıyor, bu böyle olmaz, genişlemeli’ diyor. Putin büyük Rusya emelleri peşindeydi, NATO ondan daha hızlı genişledi. Milli Görüş ve Erdoğan zaten imparatorluk, yeni Osmanlı arayışında, Osmanlı’nın eski toprakları daha da parçalanıyor. İsrail yayılmaya devam ediyor, Gazze’de neredeyse ayakta bina kalmadı, İsrail Şam’a dayandı.
Çıkarcı dinci milliyetçilik revaçta, yayılmacılık ideolojik olarak kilise ile din ile iç içe geçiyor. Misyon, tebliğ de yayılmayı genişlemeyi esas alıyor.
İçe dönersek her tür muhalefet baskılanmaya çalışılıyor. Bunda yargı tarafsız ve bağımsız mı, sadece son on günde yaşananlara bakılırsa, pek öyle gözükmüyor. Kartalkaya otel yangınında kurulan bilirkişiye el çektirilmesi ve yerine yeni bilirkişi oluşturulması, İstanbul’da belediyeler ile ilgili davalarda bilirkişi sorunu, gazetecilere bilirkişiyi niye aradınız veya onunla telefon görüşmenizi niye yayımladınız davası, sanatçılara Gezi soruşturması… Sadece bu son on gün yaşananlar bile sorunun ne kadar derinleştiğini göstermeye yetip artıyor.
Tüm bu yaşananlar yeni de değil. Bunların ne anlama geldiğine dair değerlendirmeler de yeni değil.
CICERO VE AUGUSTINUS: HAYDUTLUKLA KRALLIK ARASINDA FARK VAR MI?
St. Augustinus’un (354-430) “Paganlığa Karşı Tanrı Devleti” kitabının 4. Kitap 4. Bölüm’de bir korsan/haydut/hırsız ile Büyük İskender’in diyaloguna dayalı olarak çete ile krallık arasındaki bağı veya farkı değerlendiriyor: “Adalet olmadığında krallıkların haydut çetelerinden ne farkı var?Dolayısıyla adalet ortadan kalktığında, krallıklar büyük haydut çetelerinden başka nedir? Çünkü haydut çeteleri de küçük krallıklardan başka nedir? Onlar da insanlardan oluşan bir gruptur, bir liderin otoritesi altında yönetilir, bir anlaşma ile bir araya gelir ve ganimet, belirlenen bir kurala göre paylaştırılır. Eğer bu kötülük, umutsuz insanların sürekli katılımıyla öyle bir boyuta ulaşırsa ki topraklar ele geçirir, bir yönetim merkezi kurar, şehirleri işgal eder ve halkları boyunduruk altına alırsa, o zaman daha açık bir şekilde krallık adını alır. Çünkü bu isim artık açıkça, açgözlülüğün ortadan kalkmasıyla değil, cezasızlığın eklenmesiyle verilir. Nitekim Büyük İskender’e yakalanan bir korsan, zarif ve doğru bir şekilde şu cevabı vermiştir: Kral, adama denizleri neden tehdit altında tuttuğunu sorduğunda, adam küstahça bir özgürlükle şöyle dedi: Senin dünyayı tehdit ettiğin gibi. Ama ben bunu küçük bir gemiyle yaptığım için haydut olarak adlandırılıyorum; sen ise büyük bir filoyla yaptığın için imparator.” (St. Augustine; The City of God Against the Pagans, 4. Kitap 4. Bölüm, İngilizceye çeviri R. W. Dyson 2013, s.147-148).
Bu diyalogun daha orijinal halinin Marcus Tullius Cicero (MÖ 106-43) “De Re Publica” adlı eserinin 3. kitabında yer alan İskender ve korsan hikayesini dayandığı belirtiliyor.
Cicero hukuk tartışmalarında temel atıflardan biridir, adalet, doğal hukuk ve düzen üzerine birçok metni/retoriği bulunmaktadır. Cicero genel olarak kanunların doğal hukuk, adalet ve ahlak temellerine dayandırılmasını savunuyor.
Bin dokuz yıl sonra neredeyse Cicero’nun gerisine düşülüyor ne kanunlar doğal hukuka dayandırılıyor ne de yargılama doğru düzgün yapılıyor.
DEPREMDE, OKULDA, ADLİYE SARAYINDA HAK HUKUK, HATTA KANUN İŞLİYOR MU?
Adaletin biçimsel tanımı herkese eşit şekilde uygulanmasıdır, kanun önünde eşitliktir. Kanun da kişiye göre farklı uygulanıyorsa ortada kanun veya adalet yok demektir.
Ara tatil bitiyor, okullular okuluna dönecek. Eğitimde çocukların başarı farklılaşması aile kökeniyle -anne baba eğitimi ve varlık durumu ile- doğrudan ilişkili bulunuyor, okul başarısını en çok da aile köken yoruyor. Hak hukuk bunun neresinde, yoksul ve yoksun çocuğun suçu ne?
Kartalkaya yangınında resmi sorumlulardan ikincil derecede olan muhalif belediye personeli birkaç kişi hariç doğrudan izin ve denetimlerden sorumlu İl Özel İdaresi ile Kültür ve Turizm Bakanlığından kaç kişi soruşturuluyor?
Sadece Maraş-Hatay depremlerinde resmi sayılarla 50 binin üzerinde, tahminlerle belki 100 bine varan can kaybında merkezi ve yerel idareden kaç kişiye dava açıldı?
Doğal hukuk öğretisi de çağdaş hukuk anlayışı da fikir olarak en başta karşılıklı sözleşmeler veya bireysel haklar üzerine kuruludur. Bu sözleşmeler veya hakları korumakla devlet yükümlü sayılmıştır. Yargı alanında yaşanan en büyük açmaz yargının hukuk ve yasadan çok güçlünün aracı haline getirilmesidir. Yasa güçlünün yasası oldukça, yargı sistemi de yasayı ve zayıfı güçlüye karşı korumadıkça haktan ve hukuktan söz edilemez. Türkiye’de de dünyada da gidişat parlak değil, hukuk zaten iyi bir şekilde oluşamamıştı ancak biraz yol alınmıştı, son 50 yıldır olan da geriye gidiyor, artık kanunlar zayıfı korumadığı gibi yazılı olan bile güçlüye karşı işletilemiyor, adalet tanrıçasının gözü açık, güçlüden yana tavır alıyor, kılıcını da zayıfa karşı sallıyor.
BİR UCU KAOS ÖBÜR UCU DEVRİM
Hukuk zaten zayıftı, adalet de ortadan kalkmışsa, kanunlar bile işlemiyorsa, kaos derinleşiyor demektir, sorun çözülemiyorsa bir ucu kaos öbür ucu devrimdir, kaos artmışsa geriye devrim kalır.
- Okul yok, yemek yok, elektrik yok, internet yok ama "uzaktan, "kesintisiz" eğitim şahane 17 Ocak 2025 04:02
- MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor 10 Ocak 2025 04:58
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42