1 Şubat 2025

‘Siz de yazdıklarınıza dikkat edeceksiniz!’

Yarıyıl tatili bitiyor, pazartesi milyonlarca öğrenci yeniden okullarına gidecek ama 36 eksik ile. Otel yangın katliamında aileleriyle birlikte yok edilen 36 öğrenci için artık okul da yok, hayat da yok. Yangın sırasında çekim yaparak, “Sanırım ölmek üzereyiz. Hayat güzeldi” diyen Müge Karataşlı’nın 17 yaşındaki kardeşi Özüm gibi 36 çocuk için, 78 kişi için artık hayat da yok. ‘Güzel hayatları’ kâr, rant, daha çok para uğruna artık yok.                        

Tabii bu hafta bunları konuşamadık, neden sorumluların ortaya çıkartılmadığını, neden tek bir istifa olmadığını, turizm acente sahibi turizm bakanının pişkince başkalarını suçlamasını, neden belki ilk başta büyümeden söndürülebilecek bir yangının koca bir oteli içindeki insanlarla birlikte yok ettiğini sorgulayamadık bile…

***

Konuşamadık çünkü bu iktidar her seferinde felaketlerin konuşulmasını engelleyecek, ‘unutturacak’ yeni bir gündem yaratıyor, yeni bir “Bu kadarı da olmaz” dedirtecek icraata imza atıyor. Haftaya yine “son dakika” ikazları ile uyandık. Halk TV’den önce 3 gazeteci, üstelik “Gelip ifade verelim” dedikleri halde, kimi kanalından, kimi evinden, kimi spordan geldiği eşofmanlarını değiştirmesine bile izin verilmeden gözaltına alındı, 24 saat emniyette tutuldu. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni, benim de Basın Yayın Yüksekokulundan arkadaşım Suat Toktaş tutuklandı. Üstelik aynı haberi yapan başka gazeteler, başka televizyonlar olduğu halde Halk TV’ye operasyon yapıldı. Halka, gazetecilere, topluma gözdağı vermekti amaç…

***

İktidarın bu gözdağı kimi gazetecileri korkutmuş olacak ki “Canım onlar da Türkiye şartlarında gazetecilik yapmayı bilsin” diyebildi, iktidarı değil, gazetecileri suçlayarak. “Türkiye şartlarında gazetecilik” sözü beni yıllar öncesine götürdü. 2000’li yılların başı, bir eylem izliyorum, polisin müdahale ettiği eylemi fotoğraflarken, polis arkadan kafama vurarak beni yere düşürüyor. Yerler ıslak, çamurlu. Üzerimdeki manto çamur içinde, bir süre de kendimden geçmişim. Sonra o halde yakamda kart ve elimde makine ile polis amirine “Bakın, gazeteci olduğumu bildikleri halde ne yaptılar” diye şikayet ediyorum. Aldığım yanıt, “Siz de yazdıklarınıza dikkat edeceksiniz” oluyor. Yani “Türkiye şartlarında, iktidar yanlısı yayın yapmaz isen sonun sokakta polis dayağı ya da gözaltı olur” diyor. Ki gerçek gazeteciler hiçbir dönem baskılara boyun eğmedi, “Türkiye şartlarında gazetecilik” yapmadılar, yapmıyorlar da…

***

İki hafta içerisindeki gözaltı ve tutuklamalarda olmayan yasalara atıf da gördük, tıpkı “etki ajanlığı” gibi. Menajer Ayşe Barım’ın tutuklanmasından başlayarak yeniden gündeme geldi etki ajanlığı. Tepkiler üzerine Meclisten geri çekilen etki ajanlığını savcılar, hakimler tutuklama nedeni saymada beis görmedi. Üstelik “Yasalar geriye işlemez” ilkesi de hiçe sayılarak, o günlerde ‘suç’ olmayan kimi paylaşımlar ve konuşmalar 12 yıl sonra suç sayıldı, tutuklama nedeni oldu. Zaman aşımı da işlemedi örneğin Gezi”ye…

Şimdilerde ise etki ajanlığı kadar tehlikeli bir teklif var komisyondan geçen, Mecliste her an yasalaşmayı bekleyen, Siber Güvenlik Kanunu Teklifi… “Kişisel verilerin sızdırılmasını” sorgulayan gazetecilere hapis cezası getirecek düzenleme. Teklifin 16. maddesinde, “Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde veri sızıntısı yapılmış gibi bu yönde algı oluşturmak suretiyle kurumları veya şahısları hedef almaya yönelik faaliyet yürütenlere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir” deniliyor. Yani bu teklif yasalaştıktan sonra “SGK verileri şirketlere sızdırıldı” vb. türünden haber yapan gazeteci 5 yıla kadar hapis cezası ise cezalandırılabilecek.

***

Bu arada Kürt gazetecilerin ne tutuklanması ne de yargılanmaları kendilerine ‘muhalif’ diyen televizyon ve gazetelerde gündem olabiliyor. Siirt Belediye Eş Başkanı Sofya Alağaş, gazetecilik dönemindeki haberleri nedeniyle, “Terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği 6 yıl 3 ay hapis cezası sonrası görevden alındı, belediyeye yine kayyım atandı.

Mezopotamya Ajansı Editörü Abdurrahman Gök de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde “Örgüt üyesi olmak”, “Örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanıyor. Gök, 21 Mart 2017’de Diyarbakır Newroz’unda polislerin “bombacı” iddiasıyla öldürdükleri Kemal Kurkut’un elinde su şişesi ve üzeri çıplak nasıl bombacı olacağını gösteren fotoğrafları sonrası da gözaltına alınıp tutuklanmıştı. İki hafta içerisinde tutuklanan diğer gazeteciler için de “Örgüt propagandası yapmak”, “Örgüt üyesi olmak” suçlamaları yöneltildi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un grup toplantısında gazetecilere dediği “Gazetecilik faaliyeti ile kimse gözaltına alınmaz” sözleri ise her dönem iktidarların, bakanların başvurduğu yöntem. Oysa halen cezaevinde 50 gazeteci bulunuyor, sadece gazetecilik yaptıkları için…

Evrensel'i Takip Et