3 Şubat 2025

Barış: Sosyal güvenlik ve sağlık bütçesine katkı

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sayıştay, akademik ortam ve cümle kurumlar daha ne kadar bekleyecek barıştan uzaklaşmanın, savaş ve çatışmaların, işkence ve kötü muamelenin bu ülkeye sağlık ve sosyal güvenlik boyutu ile getirdiği mali ve sosyal yüke dair veri paylaşımı için?

Sakın topu taca atıp Suriyeli mültecilerin sosyal güvenlik ve sağlık kurumlarına getirdiği mali yük ile sınırlı tutmasınlar.

‘Mobbingin kurumlar üzerindeki etkisi ve bunun kurumlara getireceği ek maliyetlere’ değinen akademik çalışma ve haberlere rastlamak mümkün bizde. Ne de olsa “konforlu” bir alan! Ama çatışma, düşük yoğunluklu savaşlar ve işkence ile kötü muamelenin hasılı insan hakları ve barıştan savrulmanın bu kurumlara mali ve sosyal yükünü içeren nerede ise tek akademik çalışma yok: Barış olmadan bırakalım akademik özgürlüğü aslında akademi de olmaz...

Savaş ve çatışmalar, sosyal güvenlik kurumlarına ciddi ekonomik maliyetler yükler. Bu maliyetler, doğrudan ve dolaylı etkilerle uzun yıllar sosyal güvenlik sistemlerini zor durumda bırakır. ‘SGK zararda’ denir nicedir ama bu zararda çatışmalı yılların yüküne dair suskun kalınır: Neden?

Oysa barıştan uzaklaşmanın maliyeti çok yüksektir. Misal bir yaşındaki savaş/çatışma mağduru bir çocuk için SGK maliyeti yaşam boyudur: 50, 70 belki de 100 yıl. Ne kadarsa ömrü artık...

Savaş ve çatışmaların SGK’ye maliyetini özetleyecek olursak:

  • Sağlık hizmetleri maliyetleri artar. Yaralanma, hastalık ve travmatik sağlık sorunlarında artış yaşam boyu maliyeti artırır.
  • Emeklilik sistemine yük artar: kalıcı sakatlık emeklilik taleplerini artırır, ölüm aylıkları çoğalır. Gazi ve savaş mağdurlarına yönelik özel emeklilik düzenlemeleri, sosyal güvenlik bütçesine ek yük getirir. 
  • İşsizlik ödemeleri artar
  • Sosyal yardımlara talep artar: Yoksulluk, evsizlik ve yerinden edilmelerdir sebebi. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar gibi korunmasız grupların oranının artması sosyal güvenlik taleplerini yükseltir. 
  • Sigorta sistemlerine yük artar: Savaşlar genç nüfusta kayıplara yol açarak gelecekteki sosyal güvenlik primlerini etkiler. 
  • Vergi gelirleri azalır
  • Kayıt dışı ekonomi büyür
  • Demografik değişimlerin olumsuz etkileri olur
  • Barış ile tüm bunlar tersine döner.

Ama bir de buz dağının görünmeyen yüzü vardır.

Oğlu, kızı, bir tanışı ölen, yaralanan ya da işkence gören, hapsedilen anne, baba, kardeş, komşu, arkadaşa bu sorunun sağlık yansıması nasıl olur bir göz atalım:

  • Tansiyon fırlar: Felce kadar yolu var, değil mi?
  • Şeker yükselir, komaya yol açabilir.
  • Baş ağrısı olur, migren atağı dinmez.
  • Kalp krizi tetiklenir; gelsin anjiyo, gelsin koroner stent...
  • Bağışıklık sistemi çökebilir, kanser aktive olabilir.
  • Mide ülseri, hatta kanaması gelişebilir.
  • Uyku tutmaz olur, depresyon, anksiyete yerleşebilir.

Say say bitmez. Her bir hastalık ek mali yüktür kurumlara.

Çatışmalar ve barıştan savrulmanın bir demokrasi sorunu yarattığı aşikar. Bir boyutu da cezaevleri. Buna Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birisi artık cezaevleri diyebiliriz: Mart 2022 İHD verilerine göre toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 314 bin 502.

Cezaevlerinin toplam nüfusu Türkiye’deki 22 şehirden oldukça yüksekti. Geldik bugüne, geçen haftanın gündemi yeni cezaevleri inşasına. Cezaevleri bir boyutu ile üretimden kopartılmış hasılı sigorta pirimi ödeyemeyen bireylerin tedavi maliyetleri ile sağlık ve sosyal güvenlik kurumlarına ek bir yüktür.

Küresel barış indeksinde yıllardır dünyanın sonlarında yer alan, misal 2018’de sondan üçüncü, 2023’te 147’nci olan bir coğrafyanın çocukları olarak; gündelik hayatta birey olarak barışık kalmak mümkün mü? Evde, işte, hayatta hatta barışa dair menfi tutum içindeki yapıların içinde huzur bulabilir miyiz?

Cömertlikten barışa, hukukun üstünlüğü ve adalet duygusundan pozitif duygulara; güven endeksinden bireysel silahlanmaya hangi ülkeyi soluyorsak oyuz aslında. Unutmayalım, eni sonu soluduğumuz coğrafyaya dönüşür, onun gibi yaşarız hayatı. Yani mesele son derece basit ve bir o kadar da politik.

Barış, öncelikle her birimizin hayatla, kendimizle, doğayla her koşulda barışık olmasıyla başlar. Barışık olmak hayatı sevmekle mümkün.

Şimdi ama, fakat demeden pozitif barışa giden bir yol için emek, mücadele zamanı: Barış hemen şimdi...

Sağlıcakla kalın.          

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et