Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
3 Şubat 2025

Marmara Denizinin dibi atom bombası atılmış gibi!

Müsilaj nedir?

Müsilaj esasında doğal bir madde. Yapı itibariyle şekerlerin değişik bir versiyonu. Biz denizleri kirlettikçe, denizlere azotu fosforu gönderdikçe bitkisel organizmalar olan fitoplankton gruplarının bazıları çoğalmaya başlıyorlar. Onu tüketmek için, ekosistemdeki döngüleri sürdürebilmek için çoğalıyorlar.  O kadar fazla çoğalma oluyor ki hücre içinde tuttukları bazı sıvıları hücrenin dışına yani deniz suyuna bırakıyorlar. Bunlar da diğer organizmalar için çok uygun ortam oluşturuyor denizlerde. Bakteriler, virüsler ve diğer mikroorganizmalar için onlar kümelenmeye başlıyorlar ve denizin altında binlerce kilometre uzanan birbirine dolanmış, labirentler oluşturmuş tüller gibi yapılar çıkıyor ortaya. Müsilajın tanımı bu.

Fotoğraf:Evrensel

Peki neden ortaya çıkıyor? Bu sadece kirlilik yüküyle mi ilgili?

Değil. Üç tane tetikleyicinin biraraya gelmesi gerekiyor, 2021 de yaşadığımız müsilaj gibi bir olayın meydana gelmesi için.

  1. Deniz yüzeyi sıcaklığının ortalamadan yüksek olması. İklim değişikliğine bağlı olarak Marmara Denizi 2,5 derece daha sıcak.
  2. Deniz şartlarındaki durağanlık; Marmara Denizi orijinal yapısı gereği ikili bir su yapısına sahiptir.  Üstte Karadeniz suyu var, 25-30 metrede. Onun altın Akdeniz’in suyu var. Bu iki farklı su yapısını birbirinden ayıran  birbirinden ayıran bir geçiş tabakası var. Marmara Denizi'nde bu yüzden durağanlık var. Dikey karışımlar az. Bu çok uygun bir ortam teşkil ediyor müsilaj için.
  3. Azot fosfor yükü. Nereden geliyor bu fosfor yükü? Marmara Denizi'nin çevresinde 25 milyon insan yaşıyor. Bunların evsel attıkları, Türkiye'nin yarısından fazlasına hizmet sunan  kümelenmiş bir endüstrinin atıkları, Türk Boğazlar sisteminin yoğun denizcilikten gelen atıklar,  tarımsal atıklar var akarsularla taşınan ve diğer bütün atıklar bir araya geldiğinde işte şu anda yaşadığımız gibi üçlü tetikleyici devreye giriyor ve müsilaj felaket boyutunda bütün Marmara Denizi'ne yayılmış oluyor.

Müsilaj bir iki aydır artık yüzeyde de görülmeye başladı. Bu artacak mı?

Üzülerek söylüyorum müsilaj Marmara Denizi giderek artacak gibi görünüyor. Bilim veri ile çalışır. Daha önceki gözlemlerimizi veri ile birleştirerek bu tahminde bulunduk ve dedik ki; “büyük ihtimalle yüzeye çıkacak”. Şu anda artık Mart sonu, Nisan başını beklemeden yüzeye çıkışlar başladı. Gemlik Körfezi'nde, Mudanya kıyılarında, Prens adalarını çevrelerinde ve onun dışında da tüm Marmara Denizi'nin çevresindeki liman, barınak, çekek yeri, marina gibi dar alanlarda sık sık görülür hale geldi. Sular ısınması ile birlikte biz bunu daha çok göreceğiz ve gidişat gösteriyor ki, 2021 ile kıyasladığımızda en az 2021'deki gibi, belki daha yoğun bir müsilajın yüzeye çıkma durumunu yaşayacağız.

Lakin biz yüzeye çıkan müsilajdan korkmuyoruz. Biz müslajdan korkuyoruz bilimsel olarak. Çünkü yüzeye çıkan müsilajın binde biri bile değil. Lakin biz aklı gözünde bir topluluk olduğumuz için görmediklerimizi yok sayıyoruz. 2021 yılında nisan ayında müsilaj yüzeye çıktığında hepimiz denize odaklandık. “Ne oldu bizim denizimize? Kim yaptı bunu?​” diye herkes birbirine suçlar aramaya başladı. Sonra yavaş yavaş eylem planı oluştu, bilim kurulu oluştu ve bir takım uygulamalar küçük de olsa yapılmaya başlandı. Deniz şartlarındaki değişimlerden dolayı 2021 Ağustos başı gibi müsilaj ortadan kalkınca ‘yaşasın yendik müsilajı’ dediler. Yapmayın, müsilaj aşağıda duruyor. Nedenler ortadan kalkmadığı sürece sonuçların değişmesini bekleyemeyiz. Yapmayın, etmeyin dedik” anlatamadık!

2024 yılının 23 ekiminde Erdek Körfezi'nde tespit ettik ilk defa. Sonra 6 Kasım'a geldiğimizde Marmara adalarının çevresinden Tekirdağ kıyılarına kadar yayıldı. 13 Kasım'da Prens adalarında İstanbul'a ,20 Kasım'da Gemlik körfezine kadar ulaştı. 5 Aralık’a geldiğimizde İzmit körfezine ulaştı ve şu anda yüzeyden 30 metre derinliğe kadar 11.350 km² Marmara Denizi'nin her tarafında örümcek ağı gibi müsilaj var!

Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa Sarı

Deniz dibinde yaşayan canlılar müsilajdan nasıl etkileniyorlar?

Denizin dibine çöktüğünde müsilaj çok tehlikeli olur. Denizin dibini biz çamur ve kumdan ibaret sanıyoruz. Oysa binlerce organizmanın yaşam alanı orası. Tüplü kurtların, yassı kurtların, solucanların, salyangozların, midyelerin, pinaların, istiridyelerin, deniz çayırlarının, mercanların evi orası, yurdu... Özellikle pina, midye, istiridye, mercan gibi canlılar sabit yaşarlar. Bir yere tutunur, hayatlarının sonuna kadar orada yaşarlar. Kaçacak bir yeri yok bunların.Bunların üzerine battaniye gibi örter müsilaj. Bu hayvanlar filtre ederek beslenirler. Üzerleri kaplanınca nefes alamazlar ölürler.

2021 yılında yaşadığımız müsilaj esnasında kıyıdan 30 metre derinliğe kadar sünger topluluklarının tamamı öldü. Üzerilerini müsilaj kapladı nefes alamadılar ve öldüler. Şu anda bu örtü kalınlaşıyor. Bebek pinalar var çok sayıda. Şu anda onların da üzerlerine çöktü, büyük bir kısmı ne yazık ki ölecek. Arkadaşlarımız geçtiğimiz günlerde daldılar. Deniz Çayırları ve pinaların üzerindeki müsilajı görüntüler. Durum korkunç! Atom bombası düşmüş gibi deniz çayırlarını yatırmış.

İlkbahara suların ısınmasıyla böyle şeyler daha da çoğalacak.  Marmara Denizinin diplerinde şu anda 60 metrenin altında oksijen seviyesi 2 miligram litrenin altına düştü. Kritik seviyenin altında. 60 metre derinlerde yaşayan birçok köpek balığı, vatoz, kıkırdaklı balıklar ,kıyıya gelmek zorunda kalıyorlar. kıyıya geldiğinde her gün balıkçı ağıyla karşılaşmaya başladılar. Balıkçı ağına takılıyorlar, çoğu ölüyor. Müsilajın ekosisteme verdiği hasarın sınırları, tarifi çok zor.

2021 yılındaki müsilajdan sonra neler yapıldı ya da yapılamadı?

Plan yapma konusunda çok başarılıyız. Fakat bu planları ya da kanunları uygulama noktasında aynı başarıya sahip değiliz. Pandemi döneminde 5.000 kişinin aynı anda katıldığı online çalıştaylar yapıldı. Tüm tarafların katılımıyla 22 eylemden oluşan Marmara Denizi eylem planı hazırlandı. Bu Eylem planının 14 maddesi Marmara Denizi'nin atık kökünü azaltmak ile ilgiliydi. Şimdi bu eylem planlarına baktığımızda Bakanlığa göre eylem planlarındaki hedeflerden biri hariç 13’ü yüzde yüz başarı ile ulaşıldı. Ulaşılamayan bir hedef ne biliyor musunuz? Marmara Denizinin atık yükünün düşürülememesi!

2021 yılında bütün Marmara'nın çevresindeki 25 milyon insanın evsel atıklarının yüzde 51'ini ileri biyolojik arıtmadan geçiriyormuşuz. 2021'den 2024'e orana baktığımızda %51.0 7 olmuş! Yani eylem planı boyunca başarımız %0,7, %1 bile değil yani! Eylem planının amacı neydi? Marmara Denizi'nin kirlilik yükünü azaltmak. Başaramamışız!

Fotoğraf: Prof. Dr. Mustafa Sarı

1989’dan itibaren yoğun olarak kirliliğin derin deniz deşarjı olarak Marmara’ya verilmesine ne diyorsunuz?

Derin deşarjı da şöyle anlatayım; benim evimde çöpler birikti, bu çöpleri toplayıp evimden epeyce uzakta olan sizin evinizin mutfağına, salonun atıyorum. Böyle bir şey olabilir mi? O kadar anormal bir şey ki bunu hayal bile edemiyoruz değil mi? Denizler, sular insan için alıcı ortam olmuş. Çünkü insan kendini doğanın bütün bu evreni sahibi sayıyor. Tanrılığa soyundu insan. Deniz neresi; yüz binlerce, milyonlarca canlının evi. Marmara Denizi'nin ikili akıntı sistemini Allah'ın nimeti saymışız. Atıklarımızı 1970'li yıllardan itibaren denize veriyoruz. Şu anda halen Marmara Denizi'nin çevresindeki atıkların %43'ü derin deşarja gidiyor. Bu bir felaket! 2025'te hala bunu savunmak daha büyük felaket!

“Marmara Denizi çoktan öldü!” diyen uzmanlar var. Bu doğru mu?

Tüm bunlara rağmen Marmara Denizi öldü diye yaklaşmamamız lazım. Çünkü ekosistemlere ömür biçemeyiz. Sistem bir yerde kesintiye uğradığında yeni bir sistem ve denge durumu oluşur. ‘Marmara öldü Marmara bitti’ ifadeleri durumun vehametini anlatmak için söylenen sözler.

Neler yapılmalı?

Ne yapılacağı da gayet net! 2021'de 22 eylemden oluşan Marmara Denizi eylem planı amasız, fakatsız uygulanmalı. Acilen şu anda atıl duran arıtma tesisleri çalıştırılmalı, sanayi kuruluşları kirliliklerini arıtmaları için denetlenmeli. Diğer taraftan Marmara Denizi'nin çevresindeki tüm belediyelerde ileri biyolojik arıtmaya geçilmesi gerekiyor. ‘Para yok’ bahanesini kabul etmiyorum. Eğer balıkların oyu olsaydı bir gün bu müsilajın bu hale gelmesine izin vermezdik!  balıkların oyu yok, denizin oyu yok, doğanın dili yok. Tepkisini işte böyle dile getiriyor.

Evrensel'i Takip Et