5 Şubat 2025

Etem Çalışkan’ın ardından

DİĞER YAZILARI
İnsan olmak 29 Ocak 2025
Anılara dönmek 22 Ocak 2025
Gemici Islığı 1 Ocak 2025
Dünden bugüne 25 Aralık 2024
Ellerinize ve yalana dair  18 Aralık 2024
Eski dostlar 11 Aralık 2024
Korku üzerine 27 Kasım 2024
Sabah esintileri 20 Kasım 2024
YAZI ARŞİVİ

Bir kişi düşünün ressam, kaligraf, hat sanatçısı ve gazeteci. Bu kadar marifeti kişiliğinde toplamış bir sanatçıydı Etem Çalışkan. Dostluğumuz çok eski yıllara dayanıyor. Elbette Türkiye Gazeteciler Cemiyetinde çalışmaya başladığımda bu dostluğumuz daha da pekişti. Etem’in soyadı gibi inanılmaz bir üretkenliği vardı. Hoşsohbetti. Eskilerin deyimiyle “rûberû” yani yüz yüze konuşamadığımız zamanlarda telefon imdadımıza yetişiyor, uzun uzun sohbet ediyorduk. Güler yüzlüydü, karşısındaki insana pozitif enerji veren bir canlılığı vardı. Diyebilirim ki Babıali’deki en iyi, en güvenilir dostlarımdan biriydi Etem. Cemiyetin Müzesine Nezih Demirkent’in yağlı boya portresini Etem yaptı. Bunun dışında Cemiyete geldikçe gözünün takıldığı eksiklikleri, kimi yanlışları işaret ederek “Yaa bu buraya konmayacaktı” gibi uyarılarda bulunur, kimi nesneleri doğru yerine oturtmaya çalışırdı. Son olarak 2022 yılında Etem Çalışkan için Cemiyetin Müzesinde bir sergi ve panel düzenledik. Çok mutlu oldu. 90’ını aştığı o dönemde bile belleği harikaydı. Çok keyifli bir konuşma yaptık karşılıklı. Daha sonra yine bir telefon konuşmamızda Adana’da Dr. Haluk Uygur’un Etem Çalışkan’ın yapıtlarından bir seçki hazırladığını müjdeledi bana Etem: “Senden de bir yazı istiyorum. Ama öyle resmi bir şey olmasın” dedi ve kahkahayı patlattı. ‘Seve seve yazarım’ demiştim, yazdım da…

Giderek yalnızlaştığımız ve yalınlaştığımız günümüz ortamında eski dostlarla telefondan da olsa iki laf etmek her zaman iyi gelir bana. Hele karşımdaki geçkin yaşına rağmen hâlâ yazan, üreten bir sanatçıysa o konuşmanın keyfine doyum olmuyor. Etem hat ustalığını; Güzel Sanatlar Akademisinde bir dönem öğrenciliğini, daha sonra da asistanlığını yaptığı ünlü Hattat Emin Barın’dan kapmış. Ayrıca gazeteci olarak da pek çok gazetede çalışmış her çalıştığı yerde sevilmiş ve olumlu bir iz bırakmıştı. Cumhuriyetin kazanımlarına yürekten bağlı bir sanatçıydı. Etem Çalışkan’ın en büyük hayali Mustafa Kemal’in Nutuk kitabını el yazması olarak hayata geçirmekti. Uzun ve yorucu bir çalışma sonunda bu hayalini gerçekleştirdi. Etem’in el yazması Nutuk yapıtı 2000 yılında Kültür Bakanlığının “Anıt Kitap” ödülüne değer görüldü.

Etem Çalışkan gazetede çalışırken bir ara Nail Güreli’yle de yolu kesişir. Nail, Anadolu’da esnafla gazetesi için röportajlar yapmaktadır. Etem’in kendisine eşlik etmesini ve röportajlardan fotoğraf çekmesini ister. Etem sevinerek kabul eder ve o seyahati hep gülerek anlatır. “Nail’le çalışmak zor kardeşim diyerek başladı söze. Ve şunları söyledi: “Bir Anadolu kasabasında sabah röportajlara başladık. Nail konuşuyor, ben fotoğraf çekiyorum. Bir, iki, üç, beş derken Nail bir lokantaya girdi, peşinden de ben. Yemeklere bakıyorum karnım zil çalıyor. Sabahtan beri boğazımıza bir lokma girmemiş. Ama Nail’in umurunda değil. Nail lokanta sahibiyle, garsonlarla konuşup duruyor. Benimse gözüm yemeklerde. Nail işini bitirdi, ‘Hadi gidelim’ dedi bana. O sırada lokanta sahibi geldi. ‘Nail Bey bir çorbamızı içmeden sizi bırakmam’ diyerek bizi misafir etmeye uğraştı. Uğraştı diyorum. Çünkü Nail direniyor. İnatçı mı inatçı. Ben de Nail’in gözünün içine bakıyorum. Ama Nail bu, dinler mi. ‘Benim ilkelerime aykırı çok teşekkür ederim biz görevimizi yaptık’ dedi ve çıktık. Sonra da beni alıp bir başka lokantaya götürdü. Orada karnımızı doyurduk. Ama bu anıyı da hiç unutmadım” dedi. İkisi de ışıklar içinde olsunlar.

Sevgili Etem Çalışkan’a ülke sanatına ve cumhuriyetin değerlerine sahip çıkan bir sanatçı olarak çok şey borçluyuz diye düşünüyorum. Dostluğumuz için de sana minnettarım.

Bu haftaki yazıyı bir başka büyük usta Nâzım Hikmet’in “Dostluk” şiiriyle sonlayalım.

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,

yedi yıllık yoldan kuşkanadıyla gelirsin.

Gözümüzün dilinden anlar,

elimizin sırrını bilirsin.

Namuslu bir kitap gibi güler,

alnımızın terini silersin.

O gider, bu gider, şu gider,

dostluk, sen yanı başımızda kalırsın.

Evrensel'i Takip Et