Her şey eskisi gibi!

Bugün 6 Şubat… 11 ili etkileyen ve resmi rakamlara göre 60 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği (Gerçek rakamın çok daha fazla olduğundan hiç kimsenin şüphesi yok) büyük yıkımın ikinci yıl dönümü. Deprem, aldığı on binlerce canın yanında, travmatik acılara mahkum ettiği milyonlarca kişiyi de adeta birer yaşayan ölüye dönüştürdü…

Acısı asla geçmeyecek can kayıplarının yanı sıra yıkım mağdurlarının büyük çoğunluğu hâlâ en temel ihtiyaçlarını insanca karşılayabilecekleri koşulların/imkanların çok uzağında yaşam mücadelesi veriyor…

Bu büyük felaketle birlikte yardım ve dayanışma kavramları acilen ve de en yüksek perdeden seslendirilmeye başlamış ve kısa süre içinde milyonlarca kişinin elinden geleni ortaya koyduğu türlü yardım organizasyonları hayata geçirilmişti...

Depremin en çok etkilediği kentlerden biri Hatay’dı. O günlerde Hatayspor’un teknik direktörlüğü görevini sürdüren Fenerbahçe’nin Eski Kalecisi Volkan Demirel’in yardım çağrısı yaptığı bir video sosyal medyada büyük ilgi çekmiş ve yürekleri bir kez daha dağlamıştı.

Volkan Demirel’in videosu hem felaketin boyutunun büyüklüğünün hem de yardım ve dayanışmanın öneminin anlaşılması açısından ciddi bir etki yaratmıştı.

Çoğu kişi gibi futbol taraftarları da aralarındaki dalaşmayı bir kenara koyup kısa süre içinde organize olarak var güçleriyle yardım ve dayanışma faaliyetlerinde yer aldılar. 

Bütün bunların yanında bir taraftarın, Volkan Demirel’in paylaştığı videonun altına yaptığı yorum son derece dikkat çekiciydi. Şöyle diyordu taraftar: “Buz gibi havada enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanları gördükçe anladım ki yıllarca fanatizmin tutsaklığında yok yere birbirimizi yemişiz.”

Bunun altında da benzer minvalde, insan hayatının değerinden, öneminden bahseden, diğer yandan günlük hayatın rutin gerilimlerinden biri haline gelmiş olan taraftarlığın aslında hiç de o kadar önemli bir şey olmadığını dile getiren pek çok başka yorum da yapılmıştı.

Acı, üzüntü, hüzün kaynaklı yoğun duygusal atmosferin etkisiyle herkes gereksiz yükünü sırtından atıp bambaşka biri olmuş ve hayatın bundan sonrası için öncesinden çok farklı olacağının sözünü verme yarışına girmişti sanki. Sözler havada uçuşuyordu. Acılar asla unutturulmayacak, derin sorgulamalara girişilecek, hayata bakış ve hayatın öncelikleri/önemsenenleri değişecek ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…

Fakat ne yazık ki kısacık bir süre sonra her şey eskisi gibi oluverdi yine. Hatta “Eskisinden de beter oldu” dense buna hiç kimse itiraz etmez herhalde. Geçen her günün, bir önceki günü arattığı bir gidişat söz konusuyken ve bu gidişatı değiştirebilmek adına hiç kimse en ufak bir çaba bile göstermezken ortaya başka nasıl bir tablo çıkabilirdi ki zaten?

Yıkım günlerinde fanatizme tutsak olmanın ne kadar anlamsız ne kadar boş bir iş olduğundan söz edenler şimdi yine kendilerini sistemin çarklarına kaptırmış bir halde ve de bütün ahlaki/insani değerleri yok sayan bir gözü dönmüşlükle birbirlerine saldırarak, birbirlerini aşağılayarak üstünlük sağlama, üstün görünme derdinde…

Futbol sistemi fanatizme muhtaç, zira en çok fanatizmden besleniyor. Bu yüzden gerilim, gündemden hiç eksik edilmiyor.

Kışkırtma, tehdit, hakaret, aşağılama, nefret, düşmanlık içeren söylemler oyunun bir parçası sayılacak kadar kanıksandı artık neredeyse.

En basitinden transfer konusu bile, aynı oyuncuya talip olduğu söylenen kulüpler üzerinden, “transfer savaşı” gibi ifadelerle bir gerilim malzemesine dönüştürülebiliyor.

Ve ne yazık ki gururlarının, kibirlerinin, komplekslerinin esiri olmuş insanlar kolayca sistemin hazırladığı fanatizm tuzağına düşüyor…

Sistem gücünü insanların yarasını sarmak, insanları iyileştirmek için değil, yıkım zamanı yaşadıkları duygusal sarsıntının etkisiyle sorgulama sürecine girip insan hayatının yanında önemsiz/gereksiz bulduğu kimliklerden ve işlerden kendisini arındıracağı sözünü veren kişileri kısa sürede eski hallerine döndürmek için kullanıyor…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et