7 Şubat 2025

Trump’ın Filistin’i tarihe gömme planı

Fotoğraf: Hassan Jedi/AA

Başkanlığının ilk dönemindeki aldığı kararlar Trump’ı Filistin’e karşı tarihin en saldırgan liderlerinden biri yapmıştı. Şimdi ikinci başkanlık döneminin ilk günlerinde İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı görüşmede iki milyona yakın Gazzeliyi topraklarından sürme planını açıklayan Trump, tarihe adını Filistin’i tarihe gömen lider olarak yazdırmak istiyor.

2017’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan Trump, 2020’de ‘yüzyılın anlaşması’ adı altında Filistin’i “Yeni Filistin” adı altında kağıt üzerinde sembolik bir devletçik haline getiren ve bu temelde Filistin sorununu bölgedeki Arap rejimleri ile İsrail arasında ABD ekseninde iş birliği kurulmasının önünde bir engel olmaktan çıkarmayı amaçlayan bir plan açıklamıştı. Trump, Filistinlileri bu plana ‘razı’ etmek için Mısır, Ürdün ve Lübnan’ı kapsayacak 50 milyar dolarlık yatırımla onları refaha kavuşturma vaadinde bulunmaktan da geri durmuyordu.

ABD emperyalizmi, ‘yüzyılın anlaşması’ planını açıklanmadan önce ocak 2020’de İran’ın bölgedeki en etkili ismi olan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye Bağdat’ta bir suikast düzenlemişti. Bu suikast, İsrail ile İran’ı tehdit olarak gören Körfez’deki Arap rejimleri arasında ABD ekseninde ilişki ve iş birliğini geliştirmek için bir ‘yol temizliği’ olarak tasarlanmıştı.

Trump’ın ‘yüzyılın anlaşması’ planını açıklamasından sonra önce BAE ve Bahreyn, ardından da Fas ve Sudan İsrail ile İbrahim/Abraham Anlaşmalarını imzalayıp ilişkilerini “normalleştirme” yönünde adım attılar. Bu anlaşmalarla tam da Trump’ın istediği gibi İsrail’in Filistin’deki işgalini meşrulaştıran bir tutum ortaya koydular.

Bugün Trump’ın yeni Gazze planını, 2020’deki yüzyılın anlaşması planının bölgedeki yeni koşullara göre uyarlanması biçiminde değerlendirmek yanlış olmaz. Çünkü yüzyılın anlaşması, İran’ın liderliğini yaptığı ve ‘direniş ekseni’ olarak tanımlanan ABD-İsrail karşıtı eksene bağlı güçlerin bölgede etkinliğinin arttığı ve bu eksenin önemli halklarından biri olan Suriye’deki Esad/Baas rejiminin ayakta olduğu koşullarda açıklanmıştı. Oysa ekim 2023’te İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırı ve işgaliyle başlayan süreç, Hamas ve Hizbullah başta direniş ekseni içindeki güçlere ciddi darbeler vurmakla kalmadı, Suriye’deki Esad rejimi de düştü. Dolayısıyla dün kağıt üzerinde bir Filistin devletini tanıyan Trump yönetimi, bugünkü Gazze’yi işgal planıyla Filistin devletini tamamen tarihe gömmek istiyor.

Yeni dönemde Beyaz Saray’a ilk davetini Netanyahu’ya yapan Trump, Gazze’deki Filistinlileri Mısır ve Ürdün’e sürme planını açıklarken aynı zamanda buraya yerleştirilecek Filistinlilere iş imkanı ve refah vaadinde bulunmaktan da geri durmuyor. Öte yandan Trump’ın Gazze’yi ‘Ortadoğu’nun Rivierası’ (deniz kıyısında bir turistik cazibe merkezi) yapma açıklaması, Erdoğan’ın ‘çözüm süreci’nde masayı devirmesinin ardından başlayan ‘şehir savaşları’nda yerle bir edilen Diyarbakır’ın tarihi ilçesi Sur için dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun “Sur’u Toledo yapma” açıklamasını hatırlatıyor. İşgalciler yarattıkları yıkımı, şehirlere yapılacak makyajla kapatmak istiyor.

Trump gazetecilerle yaptığı görüşmede İsrail için “İsrail toprak açısından küçük bir ülke” açıklamasını yaparak Gazze’deki Filistinlilerin sürülmesi planının arkasında hedefi görünür kılmakla kalmıyor, yanı zamanda ABD emperyalizminin İsrail’in Suriye’deki yeni işgallerini de destekleyeceğinin mesajını veriyor.

Trump’ın bu politikası, ABD emperyalizminin Filistinliler gibi Ortadoğu’da yüzyıldır ulusal varlıkları baskı altında olan ve kaderlerini tayin hakkı yok sayılan Kürtlerle sürdürdüğü iş birliğinin sınırlarını da ortaya koyuyor.

‘Yüzyılın anlaşması’ planı için “1948’i (İsrail devletinin kuruluşu) hatırlatıyor” diyerek heyecanını gizlemeyen Netanyahu’nun Trump’ın bu yeni planından da fazlasıyla heyecan duyduğuna şüphe yok.

Açıklamalara bakılırsa Türkiye’deki Erdoğan iktidarı, S. Arabistan, Mısır gibi ABD emperyalizminin bölgesel müttefikleri bu plana tepki duyuyor. Ancak tıpkı zamanında kendini “Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı” ilan eden Erdoğan gibi, bölgede ABD emperyalizminin ekseni içinde pozisyon almaya çalışırken bu plana karşı “tepki” açıklamaları yapmanın halkları aldatmaya yönelik iki yüzlü bir politika olmanın ötesinde bir anlam taşımadığı da açıktır.

Trump’ın yeni Gazze planı, ABD emperyalizminin Ortadoğu’da “barış” derken halklara ya koşulsuz itaat ya da savaş, sürgün ve ölüm dayattığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bugünkü güç ilişkileri içinde en zoru bu görünse de bölge halklarının gerçekten barış içinde yaşayabileceği demokratik bir Ortadoğu için emperyalizme ve bölgedeki iş birlikçilerine karşı ortak mücadele dışında bir çıkar yol görünmüyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et