Geleceğe dönüş
Türkiye Kupası’nda 8 Ocak 2025 tarihinde oynanan Galatasaray-Başakşehir maçı sonrasında “Berabere biten maçın kazananı” başlıklı yazıda da bahsetmiştim: İlk planda Türkiye Kupası’nın Galatasaray için tek anlamı var: Lig ve Avrupa serüvenlerinde dakika veremediği oyuncuların maç ritmi kazanmalarını sağlayarak, böylece rotasyondaki futbolcu sayısını artırmak.
Tam da bu nedenle bir kupa maçı sonrasında yazı yazmak için masaya oturduğumda nedense dinozorluğum tutuyor. Çünkü Türkiye Kupası artık eski şan ve şöhretinde olmayan bir turnuva artık. Elbette Türkiye Kupası hâlâ çok değerli bir organizasyon. Bu organizasyonda başarılı olanlar elbette tarihteki yerlerini alıyorlar ve alacaklar. Ne var ki bu kupaya talip olanlar lig ve Avrupa kupaları nedeniyle çok yoğun bir fikstürün içinde oldukları için Türkiye Kupasını, mevcut maç yükünü daha da artıran bir çaba olarak görüyorlar.
Dinozorluğum nüksetmesi de bu yüzden. Çünkü bir Türkiye Kupası maçı yazarken turnuvanın bu ıssız ve öksüz hali biraz üzüyor beni, anılara dalıyorum.
İşte o anılardan birisi. Sene 1975, mevsim yine kış. Ligde ilk yarıyı en yakın takipçisi Fenerbahçe’nin beş puan önünde (o zaman galibiyete iki, beraberliğe bir puan veriliyordu) tamamlayan Galatasaray Türkiye Kupası’nın çeyrek finalinde Boluspor’la eşleşmişti. Dönemin Boluspor yönetimi Galatasaray’a reddedilemeyecek bir teklifte bulundu; iki maç da İstanbul’da oynanacak, ancak bunlardan birinin hasılatını Boluspor alacaktı. (Oynanacak iki maçtan ilki Bolu’da, ikincisi de İstanbul’da kabul edilecekti.) O kış kıyamette karla kaplı Boluspor sahasına deplasmana gitmeyi hiç arzulamayan Galatasaray yönetimi bu teklifi hemen kabul etmişti.
Galatasaray Bolu’da değil, İstanbul’da dondu
30 Ocak 1975 tarihinde oynanan ilk maç Galatasaray’ın 2-0 üstünlüğüyle tamamlandı. Rövanş 13 Şubat’ta yine İstanbul’daydı. Herkes ikinci maç sonrasında Galatasaray’ın yarı finale çıkmasını bekliyordu. Ancak beklenen olmadı. İkinci maçta Boluspor Galatasaray’ı 3-1 yenerek ve deplasmanda attığı üç gol sonrasında elde ettiği averajla yarı finale çıkmıştı.
Buradan gelmek istediğim nokta şu: Boluspor Galatasaray’a, özellikle kupada ters gelen bir takım kimliğine sahip olageldi tarih boyunca. Nitekim düne kadar Türkiye Kupası’nda Galatasaray ile Boluspor altı kez karşı karşıya gelmişler, bu maçların üçünü Galatasaray, üçünü de Boluspor kazanmıştı.
Galatasaray dün biraz da bu amaçla sahaya çıktı. Hem oynatmadığı, oynatamadığı futbolcularının ritim tutması için, hem de kupa maçlarındaki bu 3-3’lük eşitliği bozmak amacıyla. Tam burada Galatasaray’ın elde ettiği 4-1’lik galibiyetle her iki amacına da ulaştığını söyleyebiliriz.
Bu yazıda analize fazla girmeyeceğim. Sadece Galatasaray’ın yediği ve attığı ilk gole odaklanacağım analiz anlamında. Onun dışında gördüklerimi kısa notlar halinde paylaşmaya çalışacağım.
Genç Galatasaray
Galatasaray 25,1 yaş ortalamasına sahip oldukça genç bir takımla çıktı maça. Formasyon son Gaziantep FK karşılaşmasındaki gibi yine 343’tü. Galatasaray’ın üçlü savunma hattını oluşturan Metehan Baltacı, Abdülkerim Bardakcı ve Berkan Kutlu’dan sadece Baltacı sağ ayaklıydı, diğer ikisi ise solak. Buna karşın her iki kanat bekinin ikisi de sağ ayaklıydı; sağda Efe Akman, solda ise Elias Jelert. Merkez orta saha ise sağ ayaklı Lucas Torreira ile sol ayaklı Eyüp Aydın’dan oluşuyordu. Forvet hattında 1-2 formasyonuyla oynayan Galatasaray’da en uçta ikisi de sağ ayaklı Ahmed Kutucu ve Àlvaro Morata yer alırken arkalarında solak Yusuf Demir vardı.
Boluspor ise maça oldukça baskılı ve sertlikle başladı. Rakibinden daha genç bir kadroyla sahaya çıkan Galatasaray, Boluspor’un maçın başında uyguladığı baskı ve agresyona yanıt veremedi. Çok süre geçmeden de golü kalesinde gördü.
Golün analizi
Dakika 10,36. Boluspor kalecisi Kubilay Anteplioğlu kendisine verilen geri pası uzun oynuyor. Bu topu Galatasaray adına Metehan Baltacı kontrol ediyor ve geriye kalecisi Günay Güvenç’e veriyor. Güvenç de yeniden Baltacı’ya.
Baltacı’nın hafif uzun vurduğu topu Kutucu’yu yakından marke eden Boluspor stoperi Naby Oularé kafasıyla karşılıyor. Bu topu Boluspor’un sol iç oyuncusu Siraçhan Nas kontrol ediyor. Böylece topun olduğu bölgede 3’e 2 sayısal üstünlük sağlayan Boluspor tehlikeli bir hücum geliştirmiş oluyor.
Topla Galatasaray ceza sahasına giren Siraçhan Nas, takım arkadaşı Paul Mukariu’yla verkaç yaptıktan sonra kaleci Güvenç’le çaprazda karşı karşıya kalıyor, ardından da şutunu atıyor. Güvenç bu şutu çelmeyi başarıyor. Ne var ki dönen topu Sıraçhan Nas çizgiye doğru kontrol etmeyi başarıyor. Ancak bu kez penaltı noktasındaki takım arkadaşı Vusal Iskandarli’ye çıkarıyor, o da bu pası attığı golle asiste dönüştürüyor.
Bu golde gördüklerim kısa kısa şöyle:
Metehan çevre kontrolü oldukça zayıf bir defans oyuncusu. Bu nedenle karar mekanizması top ayağına gelmeden önce değil, geldikten sonra devreye giriyor. Bunun sonucunda da topu kime atacağına karar verene dek önemli zamanları yitiriyor. Burada da aynen böyle oldu. Top gelmeden önce çevre kontrolü yapıp kime pas vereceğine karar vermediği için hemen önündeki uygun durumdaki Efe Akman’a (ilk görsele bakılabilir) pas verme penceresi hemen kapandı. Ona da topu körlemesine ileriye doğru göndermek kaldı.
Baltacı topu gönderdiği an Galatasaraylı oyuncular hücum sekansı içinde oldukları için bire bir adam alma pozisyonunda değillerdi, marke etmeleri gereken oyunculara uzaklardı. Bu nedenle topun Bolusporlu oyuncular tarafından kazanılmasına anında reaksiyon veremediler.
Dönen topu kazanan Siraçhan Nas’ın Galatasaray ceza sahasına girmesinin ardından Metehan Baltacı ikinci hatasını yaptı ve Nas’ın verkaçtan sonraki hareketlenmesine yanıt veremedi. Ardından da üçüncü hatasını yaptı; topun Günay Güvenç’ten dönmesini parmak uçları üzerinde izlemediği için Nas’ın asist yapmasının önüne geçemedi, yine onu izledi.
Burada son hatayı kanımca Eyüp Aydın yaptı. Torreira ceza sahası içinde mücadele ederken boşa çıkan Bolusporlu oyuncuyu kapatması gereken Galatasaraylı Eyüp Aydın’dı. Bunu geç fark etti ve bu nedenle de geç kaldı.
Galatasaray golünün analizi
- Boluspor’un baskılı ve sert oyununa karşı Galatasaray’ın yapması gereken tek şey vardı: Baskıya ve sertliğe uğramamak için hızlı paslaşmak, böylece kalite üstünlüğünü sahaya dökmek. Galatasaray bunu ilk kez 20’inci dakikada sahaya dökebildi ve bu sayede gole ulaştı.
- Dakika 19,58. Berkan Kutlu Galatasaray yarı sahasının ortalarından taç atışını Bardakcı’ya oynuyor, o da Metehan Baltacı’ya.
- Tam bu sırada Eyüp Aydın Baltacı’ya yanaşarak topu istiyor ve alıyor. Topu aldıktan sonra da hemen yüzünü rakip kaleye dönüp Yusuf Demir’e blok kıran bir pas atıyor.
Beş Bolusporlu futbolcuyu oyundan düşüren bu bombeli pasta Demir topu sol ayağıyla önüne indiriyor ve hemen oyun kurmak için yanına yaklaşan Morata’ya bırakıyor. Bu sırada Siraçhan Nas Morata’ya basmaya çalışıyor. Ancak Morata Nas’tan kurtulup topu sağ kanattaki Efe Akman’a oynuyor, böylece oyunun yönünü değiştiriyor.
Efe Akman topu hemen kendine yaklaşan Kutucu’ya veriyor. Kutucu topu aldıktan sonra yüzünü taç çizgisinden merkeze çevirip yay önünde pas bekleyen Yusuf Demir’i görüyor. Demir de topu alınca hemen Morata’nın önüne bırakıyor.
Yusuf Demir’in kısa pasıyla buluşan Morata sağ ayağıyla topu Boluspor kalesine göndererek Galatasaray formasıyla ilk golünü atıyor.
Bu golde gördüklerim şöyle.
- Galatasaray toplam 21 saniye ve dokuz pasta kendi yarı sahasından rakip ceza sahasına girerek gol atmayı başardı.
- Bu hücumda Galatasaray’ın harcamış olduğu 21 saniyenin üç saniyesini tek başına Metehan Baltacı tüketti. Top ayağına gelmesinin ardından önündeki Eyüp Aydın’a pas vermek için üç saniye harcadı.
- Dokuz paslık bu hücum sekansının üç kreşendosu vardı. İlki Eyüp Aydın’ın hat kıran dikine (progressive) pası. İkinci kreşendo ise Morata’nın oyunun yönünü değiştiren yatay pasıydı. Bu pas sayesinde Boluspor savunması yeniden yer değiştirmek zorunda kaldı. Üçüncü kreşendo ise Yusuf Demir’in Morata’ya yaptığı asistti. Bu pas ilişkisi, basketboldaki uzunun içeri devrilmesinin kısa oyuncu tarafından ödüllendirilmesi, yani ikili oyun gibiydi.
- Bu hücum sekansında Yusuf Demir ve Morata ikişer kez topla buluştular.
- Top Efe Akman’a gelince Kutucu’nun hemen yüzünü ona dönüp topu alması, sonra da yüzünü merkeze çevirerek Yusuf Demir’i görmesi Kutucu’nun gol dışında, bağlantı oyunundaki gelişmişliğini belgeliyor.
- Bu sekans bize Morata’nın bağlantı oyununda neler yapabileceğini göstermesi açısından da önemli. Burada sadece hücumu sonuçlandıran klasik bir santrforun yanı sıra, hücumun oluşumunda katkı veren bir oyuncu profili de izletti bize Morata.
- Maça ilişkin analizi burada sonlandırıp kısa kısa gözlemlerime geçiyorum. Kanımca maçın oyuncusu olan Yusuf Demir’le başlıyorum bu gözlemlerime.
Yusuf Demir
Yusuf Demir maçta Galatasaray adına en çok golü isteyen, bu amaçla Boluspor kalesine en çok şut çeken oyuncu oldu. (Maçtan önce Okan Buruk daha fazla aç, daha fazla oynamak oyuncularına dikkat çekmişti. Bu oyuncular içinde en aç ve iştahlı Yusuf Demir’di.) Maçı bir gol iki asistle tamamlayan Demir biraz daha şanslı olsa günü dört gol üç asistle kariyer maçına imza atabilirdi. (Boluspor’la 29 Ocak 2019 tarihinde oynanan ve yine 4-1 biten son kupa maçında Yunus Akgün hat-trick yapmıştı.)
Eyüp Aydın
Dünkü maçta Eyüp Aydın adına üç şey dikkatimi çekti. İlki Bayern München altyapısında kazandığını düşündüğüm çevre kontrolü alışkanlığı. Galatasaray’ın kazandığı ilk golde top Metehan Baltacı’nın ayağında kaldığı üç saniye boyunca Eyüp Aydın tam üç kez çevre kontrolü yaptı. Bu sayede etrafında kimse olmadığının bilinciyle Baltacı’dan topu istedi. Ve yine bu sayede top ayağına gelmeden önce Yusuf Demir’e dikine pas atmayı planladı. Topu alınca da bu planını uyguladı.
Eyüp Aydın’la ilgili ikinci konu çok temiz bir sol ayağa sahip olduğu. Ki Galatasaray ikinci golünü onun bu temiz ayağıyla attığı sıra dışı şuta borçlu. (Burada ilginç olan şuydu. Korneri aslında Eyüp Aydın atacaktı. Ancak Ahmed Kutucu gelip topu ondan aldı ve korneri kullandı. Eyüp Aydın da kornerde uzaklaştırılmaya çalışılan topu Boluspor kalesine şutlayarak gole dönüştürdü. Eyüp Aydın aslında o korner atışı sonrasında ise dönen topa vurduğu fantastik şutla, sahadaki ve saha dışındaki herkese “korneri ben kullanmalıydım” mesajı vermiş gibi oldu.)
Son olarak ben dünkü maçta, Eyüp Aydın’ın rakibinden top çalma konusunda oldukça donanımlı bir oyuncu olduğu yolunda işaretler aldım. Kanımca bu çok kıymetli bir özellik. Eyüp Aydın’ın, özel hız kazanma antrenmanları yaparak top kazanma özelliğini daha da yukarı taşıması durumunda savunma ve hücum yönleri kuvvetli bir merkez oyuncusuna evrilebileceğini düşünüyorum.
Jelert
Dün şunu gördüm, Jelert’ın topa kafa vurma tekniği oldukça yetersiz. Daha önce Jelert’in hava toplarına özellikle çalıştırılması gerektiğini düşünüyordum. Dünkü maçtan sonra bu düşüncem daha da kuvvetlendi ve derinleşti. Jelert, topa nasıl kafa vurulurdan başlamak üzere hava topuna nasıl çıkılır, topa sıçrarken rakibe nasıl şarj yapılırı yeniden öğrenmek için ciddi bir eğitim sürecine girmeli.
Günay Güvenç
Gaziantep FK maçında Fernando Muslera’nın topu oyuna ayakla sokmak konusunda yapığı iki hatadan sonra dün Günay Güvenç modern bir kaleci ayağını nasıl kullanmalı konusunda bize kanımca çok iyi bir gösteri sundu. Elimde bu maça ilişkin istatistikler olmadığı için net bir veri sunamıyorum, ama bana öyle geliyor ki Günay Güvenç maçı yüzde 100 pas isabetiyle tamamladı.
Pazar günkü Adana Demirspor maçında topu ayakla oyuna sokma konusunda Güvenç’i daha titiz bir gözle izleyeceğim.
Sonuç
Galatasaray genç oyuncularına güvenmenin ödülünü Boluspor karşısında aldığı galibiyetle aldı. Türkiye Kupası’na devam etmesi durumunda genç oyuncuların daha çok süre bularak maç ritim ve kondisyonlarını geliştireceklerini, böylece ana rotasyona daha kolay eklemleneceklerini söyleyebiliriz. Bu açıdan maçın son dakikalarında oyuna dahil olan Berat Luş’u daha fazla izlemek için sabırsızlandığımı da söylemek isterim.
Evrensel'i Takip Et