Trump’ın gümrük vergileri ve emperyalizm

Fotoğraf: Mike Krüger/Wikimedia Commons (CC BY-SA 4.0)

“Böylece İngiltere, ülke içinde uyguladığı korumayı [korumacı politikaları], yurt dışındaki olası müşterilerine dayattığı serbest ticaret ile tamamladı ve her iki sistemin bu mutlu karışımı sayesinde, savaşların sonunda 1815’te, kendisini sanayinin tüm önemli dallarında dünya ticaretinin fiilen tekeline sahip olarak buldu.” Engels, 1888.[1]

Trump Meksika, Kanada ve Çin’e yeni gümrük vergileri getirdiğini açıklayınca ABD’de medya ve akademik çevrelerde “korumacılık mı, serbest piyasa mı” tartışmaları hortladı. Ana akım ekonomistler seviyor bu tip sınıftan kopuk tartışmaları. Kapitalizmde bu iki yaklaşımın da işçi sınıfı açısından, işçi ve emekçilerin durumunu iyileştirme açısından bir farkı yok.[2] ABD merkantilizme dönüp uluslararası ticaretin sonunu getirmiyor; Trump ve çevresi de ne yaptığını bilmeyen ve gemiyi karaya oturtmaya meraklı, emperyalist tarih ve ilişkilerden kopuk bir grup işgüzar değil. Peki bu gümrük vergileri nereden çıktı? Bu söylem ve eylemlerin ana amacı Çin’in ekonomik büyüme ve gelişmesinin önünü almak ve ABD’nin kapitalistlerinin diğerleri üzerindeki avantajlarını korumak. Çin’e karşı gümrük vergileri, yaptırımlar ve askeri tehditlerin yanında Çin’le iş yapan üçüncü ülkeler de hizaya getiriliyor. İçeride korumacı uygulamalar ile aynı anda dışarıya askeri güç ile serbest piyasa dayatmak, bu yolla bir avuç kapitalist tekelin hakimiyetini korumak zaten emperyalistlerin taktik kitabında var.

Meksika ve Kanada bir anda yüzde 20 gümrük vergisi tehdidine dayanamayıp ABD’nin bu vergileri dondurması karşılığı ilk etap taleplerine boyun eğdi. Zaten dayanamazlardı. Örneğin ABD sınırının hemen ötesinde Meksika’da ucuz iş gücü için fabrikalar kurmuş olan Amerikalı şirketlerin bu vergiler yüzünden oradaki üretim bantlarını durdurma riski var. ABD Meksika’yı yüksek gümrük vergisi yanında göçmen işçileri kitleler halinde geri göndermekle de tehdit ediyor. ABD’ye ucuz işçi göçü veren Meksika ve diğer ülkelerin en önemli dolar kaynaklarından biri bu işçilerin ülkelerindeki ailelerine vs. yolladıkları dolarlar. Böyle bir ortamda Meksika’nın misilleme yapması pek mümkün değil. Kanada’da da otomotiv sanayinin benzer bir durumu var. 1970’lerde imzalanan anlaşmalar sayesinde Kanada’da üretim yapan Amerikalı otomotiv montaj fabrikaları Kanada-ABD ticaretinde önemli yere sahip. Bu arada Çin ve Meksika’nın ticari ilişkileri ve Çin’in Meksika’daki altyapı yatırımları son yıllarda katlanarak artarken, Kanada da Çin’e giderek artan oranlarda ham petrol satıyor.

Çin ise ilk Trump döneminde olduğu gibi bu yeni vergi artırımına da misilleme ile karşılık verdi. Zaten ABD’nin bu yaptırım ve tehditlerine direnmekle kalmayıp misilleme ile etkili karşılık verebilecek başka bir ekonomi yok. Örneğin 2018’de Çin’in misillemeleri ABD tarım sektörünü vurmuştu. Sonrasında serbest ticaret türküleri söyleyerek iktidara gelen Biden ve Demokratlar da bu yaptırım ve gümrük vergilerini aynen korudu.

Engels yukarıdaki alıntının önünde ve arkasında bir yanda korumacı gümrük vergilerinin, diğer yanda serbest ticaret reçetelerinin askeri güçle birleşince nasıl da bir ülkedeki kapitalistlere avantaj ve egemenlik sağladığını vurguluyor. ABD’nin son gümrük vergisi hamlelerinden Grönland ve Panama Kanalı’nı işgal planlarına ve Gazze’de Trump iktidarının etnik temizlik planlarını bu kez yüksek sesle dile getirmesine kadar tüm bu olup biteni emperyalizmden ve ABD-NATO’nun yürüttüğü ekonomik ve askeri savaşlardan bağımsız değerlendirmemek lazım.

[1] Engels, Frederick. 1888. On the Question of Free Trade.

[2] Marx 1845’te Friedrich List’in “Milli Politik Ekonomi Sistemi” kitabı için karaladığı taslak makalede korumacı gümrük vergilerinin ulusal burjuvaziyi zenginleştirdiğini (Ve hatta kendi vatandaşlarını dış pazarlar tarafından sömürüldüklerinden bile daha fazla sömürmesinin yolunu açarak zenginleştirdiğini), 1848’de “Serbest Ticaret Sorunu Üzerine” adlı konuşmasında da serbest ticaret denen şeyin sermayenin serbestliği/özgürlüğü olduğunu vurguluyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Palavra çöktü

Palavra çöktü

Merkez Bankası, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini, daha yılın ilk sunumunda yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltti. Enflasyonu düşürme bahanesiyle 20 aydır ücret ve maaşlara saldıran ekonomi yönetiminin hiçbir öngörüsü gerçekleşmedi. Enflasyonun temel sebebinin iç talep ve ‘ücret artışları’ olduğu palavrası tamamen çöktü.

2025’te asgari ücrete yüzde 30 zam

Memur ve emeklilere yüzde 11.54 zam

İşçi emeklilerine yüzde 15.75 zam

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et