9 Şubat 2025

Amele pazarında Telekom işçisi

Cumhurbaşkanının geçtiğimiz hafta tanıtımını yaptığı ulusal istihdam stratejisiyle gençler, kadınlar, yaşlılar ve göçmenler sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda eğitilerek yedek işçi ordusuna dahil edilecek. Erdoğan-Şimşek programı kapsamında Türkiye, yüksek faiz cennetinin yanı sıra uluslararası tekellere eğitimli ve ucuz işçi sunan küresel bir işçi pazarı haline getirilecek. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), küresel işsizliğin 2024’te yüzde 5’lik tarihi düşük seviyede sabit kaldığını ve 2025’te de bu seviyede kalacağını söyledi. Ancak ILO, küresel ekonomik yavaşlamanın geçen yılki yüzde 3.3 seviyesinden sonra bu yıl yaklaşık yüzde 3.2’ye gerilemesinin beklendiğini hatırlatarak, orta vadede kademeli bir yavaşlamanın istihdamı sınırlayacağını söyledi. ILO’nun küresel istihdam ve sosyal eğilimler hakkındaki ana raporunda, “Küresel ekonomi ılımlı bir oranda büyümeye devam ediyor ancak kademeli olarak ivme kaybetmesi ve daha güçlü ve daha kalıcı bir iş gücü piyasası toparlanmasını engellemesi öngörülüyor” denildi. ILO, mevcut yüzde 5’lik küresel işsizlik oranının 1991’e kadar uzanan bir ILO veri serisindeki en düşük seviye olduğunu ve 2026’da yüzde 4.9’a düşeceğinin tahmin edildiğini söyledi. Küresel istihdam artışı ve nüfus artış hızındaki azalma nedeniyle yedek sanayi ordusu dünya genelinde daraldı. ‘Emekçi nüfus’ birikimi, kâr elde etmenin yeni yollarını arayan sermaye için acil bir ihtiyaç haline geldi. Türkiye’de de Erdoğan Hükümeti için emek havuzunu genişletecek, ‘nitelikli işçi’ haline getirilecek öncelikli gruplar istihdam ve eğitimin dışında kalanlar da dahil olmak üzere gençler (çocuklar), kadınlar, göçmenler, yaşlılar ve engelliler.

Telekomünikasyon sektörü

İşsizlik tehdidiyle el yükseltemeyen kapitalistler güvenceli esneklik, özelleştirmeler, çocuk işçilik gibi yöntemlerle her sektöre ve işe özgü sömürü mekanizmaları geliştirmeyi ihmal etmiyorlar. Elektronik haberleşme sektörü (telekomünikasyon) bazında ülkedeki kamu iştiraki olan Telekom başta olmak üzere sektördeki diğer iş yerlerini kapsayacak şekilde elektronik haberleşme emekçilerinin çalışma ve yaşam koşulları penceresinden bakacak olursak; 2024 yılı üçüncü çeyrek sonu itibarıyla ülkedeki elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren 815 yetkilendirilmiş elektronik haberleşme sağlayıcısı var. 2024 yılı üçüncü üç aylık dönemde TT Mobil, Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone’un net satış gelirleri toplamı yaklaşık 89.7 milyar lira olarak gerçekleşirken, diğer işletmecilerin aynı dönemdeki net satış gelirleri toplamı yaklaşık 24.2 milyar lira olmuş. 2024 yılı üçüncü çeyreğinde TT Mobil, Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone’un toplam yatırım miktarı yaklaşık 15.8 milyar lira iken diğer işletmeciler tarafından aynı dönemde yaklaşık 6.2 milyar lira yatırım gerçekleşmiş. 2005 yılında elektronik haberleşme sektörünün 17 milyar TL olan gelir büyüklüğü 2023’te 225 milyar TL olmuş.

Gelelim Telekom’a

2005 yılından satışı öncesi 2.2 milyar lira kâr elde eden Telekom’un yüzde 55’lik hissesini 6 milyar 550 milyon dolara alan Lübnanlı Hariri ailesi, satın alma bedelinin çok önemli bir kısmını Türk bankalarından aldığı kredi ile ödemişti. Teminat olarak da Türk Telekom hisselerini gösterdi. Oger grubu, Türk bankalarına borçlarını, Telekom’un yüksek kârlarına rağmen ödemezken, bu gruba kredi kullandırmış olan bankalar, 2018 yılında, iktidarın telkin ettiği formülle “Levent Yapılandırma Yönetim AŞ” şirketini kurdu ve kredi borcu karşılığında Oger grubundaki Türk Telekom’un yüzde 55’lik hisselerini devraldı. Hariri ailesi de para harcamadan giriştiği bu işin tatlı kârını cebine koyup gitti. Soru: Varlık Fonuna devirden dört yıl sonra 2026 yılında borçsuz ve bedelsiz olarak Hazineye devredilmesi gereken Türk Telekom, neden 1.7 milyar dolar bedelle Türkiye Varlık Fonu tarafından satın alındı?

Varlık Fonu sonrası işçiye ne oldu?

Her Varlık Fonuna devri yapılan işletmeler gibi Telekom’da da işçiler makbul sendika Hak-İş’e üye yapıldı. Fakat bu da yetmedi özelleştirme öncesinden beri iş yerinde örgütlü sendika olan Haber-İş tam yetki sürecinde Telekom yönetimi tarafından tekrardan işçinin direncini kırmak için geri getirildi. Türk Telekom’da Öz İletişim-İş açtığı yetki itirazı davasından, Türk Telekom da yetki itirazından vazgeçince Haber-İş bu koşullarda yetki tespitine ihtiyaç duymadan askıdaki yetkiyi ölü üyelerle almış oldu. Geçtiğimiz aylarda çok uzun süreye yayılan ve işçilerden sır gibi saklanan, işçilerin deyimiyle bir satış sözleşmesi imzalandı. 3 yıllık imzalanan sözleşme ile işçilerin ücretlerine yüzde 36.5 zam yapıldı. Yoksulluk sınırının 65 bin lirayı geçtiği dönemde işçilerin zamlı ortalama ücretleri net 40 bin lira oldu.

İSİG’in olmadığı sözleşme

Sendika üyelerinin haklarını güvence altına almadaki en önemli aracı patronla karşılıklı imza altına aldıkları TİS’ler. TİS’lerde diğer haklarla birlikte iş sağlığı ve güvenliğine yönelik hükümler… Fakat Telekom işçilerinin son sözleşmesinde performans sistemini getirip işçiye dayatan işverene karşı neredeyse çalışma şartlarının gözeten hiçbir işçi sağlığı ve güvenliği talebi yer almayıp yasalara atıfla yetinilmiş. İş kolunun özgünlüklerini hesaba katmayan bir toplu sözleşmede, yüksekten çalışma, menhol çalışmaları, elektrik enerji altında çalışma, ezilme ve psikososyal riskler çok yaygın. 2023 yılı SGK verilerine göre Telekomünikasyon iş kolunda günde 20 iş kazası yaşanmış.

Fransa’daki işçi intiharları

İSİG Meclisi Gönüllüsü Nilgün Güngör uzun yıllardır ısrarla Fransa’da bir dava takip ediyor. Fransa Telekom intiharları. Güngör’ün anlatımıyla devam edip bitirelim. “120 bin kişinin çalıştığı Fransa Telekom’un özelleştirilmesinin ardından 2007-2010 yılları arasında 22 bin işçinin işten ayrılmasını ve 10 bininin de yerlerinin değiştirilmesini öngören bir yeniden yapılanma planı uygulamaya koyulmuştu. Planın adı ‘Next’ (Sıradaki) idi ve patronların jargonuna göre “İşçilerin ya pencereden -intihar ederek- ya da kapıdan” işten ayrılması tezgahlanıyordu. Gaddar mobbing uygulamaları sonucu çeşitli kademelerde 19 Telekom çalışanı yaşamına son verdi, 12’si intihara teşebbüs etti ve 8’i de o yıllarda depresyon geçirdi ya da hastalık izni almak zorunda kaldı. Elbette ki bunlar mahkemeye yansıyabilen asgari rakamlardı -toplamda 60 intihardan söz ediliyor- ve Next planının yaygın etkisi aslında çok daha fazlaydı. Yargıtay, 21 Ocak günü Fransa Telekom davasında kararını verdi. Mahkeme, 2007-2010 yılları arasında işçi intiharlarına sebebiyet veren duygusal taciz politikasından dolayı dönemin Fransa Telekom CEO’su Didier Lombard ve iki numarası Louis-Pierre Wenès’e verilen cezaları onadı. Lombard ve Wenès’in itirazları reddedildi. Telekom davasını izlediğim her an, hiçbir ateşli ya da ateşsiz silah kullanılmadan kapitalist çalışmanın bizzat kendisi tarafından öldürülmüş, yaralanmış, sakatlanmış insanlarla bir arada olduğumu hissetmiştim. Mahkeme salonunu asıl dolduran ise bu davanın açılmasını sağlamak için gösterilen amansız çabaydı. Hem bir çavuşunu bile teslim etmek istemeyen kapitalist çalışmanın generallerine, hem de bizzat işçilerin ve ailelerinin bunun kişisel bir hikaye olduğunu düşünmelerine, unutmak istemelerine karşı belki de bir avuç öncü işçi, sendikacı korları alevlendirmişlerdi.”

Evrensel'i Takip Et