10 Şubat 2025

Aşı karşıtlığı: Güvensiz bir dünyanın mağduru çocuklar

Fotoğraf: Wikimedia Commons

Aşı karşıtlığını görmezden gelmek, her biri insanlığa emanet olan yeni doğmuş bebeklerin, topuklarından alınacak bir damla kan ile hastalıkların erken teşhisini engelleme cüreti için kimi ebeveynlere zemin hazırladı.

Aşı karşıtlığı bizde olduğu üzere Avrupa, ABD ve tüm dünyada artış gösteriyor. Çok katmanlı, çoğul nedenli bir başlık. Sosyolojik, psikolojik, politik, dinsel arka planı var.

Aşıların nüfus kontrolü için kullanıldığı veya mikroçip içerdiği gibi komplo teorilerinin alıcısı giderek artmakta. İsrail’in yakın zamanda Hizbullah üyelerinin çağrı cihazlarını birer öldürücü silaha dönüştürmesinin, aşı ve komplo teorileri bahsinde yeni bir sayfa açacağı ise aşikar.

COVID 19 pandemisi bu teorilerin daha da yayılmasına zemin hazırlamıştır. Trump benzeri kimi liderlerin o dönemki söylemleri hâlâ hafızalardayken yeniden başkan seçildi. Üstelik Elon Musk vb. sosyal medya patronlarının onun yanında saf tutması komplo teorilerinin sosyal medyada daha da kolay yayılma olasılığını arttırma riski taşıyor.

COVID-19 aşılarının hızlı geliştirilmesi, bazı kesimlerde güven eksikliği yaratmıştır. Yan etkilerle ilgili abartılı haber ve sosyal medya paylaşımları süreci daha da kötüleştirmiştir.

Her birimizin deneyimlediği üzere yanlış ve yanıltıcı bilgiler sosyal medya platformları ile hızla yayılmakta. Misal, “Aşıların otizm gibi hastalıklara neden olduğuna” dair bilimsel dayanağı olmayan teoriler hızla popülerleşebiliyor. “Çok fazla bilgiye ulaşmak" bireylerin doğru bilgiyle yanlışı ayırt etmesini zorlaştırmakta. Sosyal medyanın en ücra mekanlara kadar belirleyici olduğu bir çağda, ‘sağlık okuryazarlığının’ yokluğu veya yetersizliği bu bağlamda daha da önem kazanıyor.

Aşı karşıtlığında ‘güvensizlik’ başat bir neden. Sağlık otoritelerine ve ilaç şirketlerine karşı artan güvensizliğin rolüne dair çok sayıda akademik çalışma var. On yıllardır diğer OECD ülkeleri arasında yüzde 10-12 oranı ile güven endeksi en düşük olan ülkemizde, bu nedensellik daha da önem kazanacağa benziyor.

Taludomid faciası 1960'ların başında yaşanan, tıp tarihinin en büyük trajedilerinden biridir.

İlacın hamilelikte yaygın kullanımı sonrası on binlerce kolsuz ve bacaksız çocuk dünyaya gelmişti. Dünyada yaklaşık 10 bin bebek bu ilaçtan etkilenmiş, bunların yaklaşık yüzde 40'ı doğum sırasında hayatını kaybetmişti. Talidomid faciası, toplumlarda derin travmalara yol açmıştır. Bu olay, kamuoyunda ilaç endüstrisine ve düzenleyici kurumlara karşı güvensizlik oluşturmuş, aşı karşıtlığında aynen ABD’deki opioid krizi gibi milat oluşturmuştur.

Aile içindeki geleneksel sağlık yaklaşımları ve dini inanışlar da aşı karşıtlığını destekleyebilmekte. Bizde bu başlık aşı karşıtlığında giderek daha da öne çıkmakta.

Aşı karşıtlığının azaltılmasında bilimsel bilginin halka sade ve açık bir dille sunulması önemli. Hekimler ve cümle sağlıkçılar ile toplum arasında giderek artan duvarların yok edilmesi elzem.

Yine sağlık otoritelerinin şeffaflığı kritik. Gerek okullar gerek alternatif kamusal mekanlarda sağlık okuryazarlığı eğitiminin yaygınlaşması acil bir toplumsal gereksinim.

Sosyal medya okuryazarlığı olmadan yanlış bilgilerin yayılmasını engellemek pek mümkün değil. 

Savaşlar toplumlarda düşman algısında artış ve öncelik yaratmakla kalmayıp güvensizliği sıradanlaştırıyor. Cümle savaşlar salt topla silahla öldürmüyor. Misal İsrail’in Hizbullah çağrı cihazlarını patlatması, aşı karşıtlığını besleyen temel dinamiklerden olan komplo teorilerindeki mikroçip mevzusunu öne çıkararak, yüzyıllarca sürecek bir etkiye yol açacağı aşikar. Diyebiliriz ki bu pervasız savaş, aşı karşıtlığı mağduru her çocuğun ölümünde de pay sahibi olacak. Barış ve aşıya güven arasında var olan paralellik, savaş ve aşı karşıtlığı arasında daha aşikar.

Sağlıkta neoliberal iklim, piyasalaşma, kışkırtılmış sağlık, hekimlerin toplumdan izolasyonunu hızlandırıyor. Beş dakikaya inmiş kamusal kurum hasta randevuları bu izolasyonda bir başka nedensellik.

Aşırı statü ve uzmanlaşma, hatta yan dal gibi ikinci uzmanlık eğitiminin yaygınlaşması, bunun dışında kalan hekimlerin kışkırtılmış sağlık talebi ile giderek değersizleştirilmesi, bazılarını sistemin dışında yeni liman arayışına itti: Alternatif tıp. Bu yöneliş SGK dışı cepten ödeme alanları yaratılmasından medet uman sermaye gruplarının varlığı ve aşı karşıtlarının tercihleri ile yer yer örtüştü.

Bireysel özgürlüklerin ön planda olduğu kesimlerde “Vücuduma ne olacağını ben belirlerim” düşüncesi ‘zorunlu aşı’ karşıtlığını besleyen bir başka dinamik. Yine doğal yaşam eğilimi, "Bağışıklık sisteminin doğal yolla güçlenmesi" düşüncesi, doğal yaşam biçimini benimseyenlerde kimyasal içerikli aşı ve ilaçlara karşı mesafe oluşturdu.

Hasılı, aşı karşıtlığının toplum sağlığını tehdit etmesini önlemek için bilimsel iletişim ve güven inşası büyük önem taşıyor.

Sağlıcakla kalın.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et