Kapitalist bencillik ve seçim yüceltisi…

Fotoğraf:AA/Muhammed Selim Korkutata

6 Şubat yıkımının 2. yıl dönümünde, yeni bir bağış kampanyası düzenlendi. Bağışlar, iki yıl geçmesine rağmen 650 bin kişinin hâlâ konteynerlerde yaşadığı depremzedelere harcansa neyse!

Ziraat Bankası Genel Müdürü “En çok parayı ben verdim” diye övününce, Erdoğan bile “Devlet verdi, sen sadece aracılık yaptın” diye uyarmadan edemedi. Ne buluyorsa üstüne çöken, hemen hiç vergi vermeden sayısız devlet ihalesinden milyarlarca dolar kâr eden M. Cengiz’i ise Erdoğan az bağış yaptığı için uyardı.

Müdürünün kendi parası sanki! Bankaya müdür olmuş. Kamunun malı olan bir devlet bankasını yönetiyor. Yüksek maaşıyla harcırahlarından 5 kuruş vermeye yanaşmıyor, ama “ben” diyor, “benim” diyor! Babasından miras sanki! Berikinin ise gözü doymuyor. Alırken kepçe dolusu almaya alışmış, verirken çay kaşığıyla vermeye bile kıyamıyor! İlkesi hep bana, hep bana…

Müdürü eleştiriyor, ama köprüleri, otoyolları, havaalanlarını kendisi yapmakla övünen Erdoğan da onu da ben yaptım bunu da ben yaptım demiyor mu?! Deprem için gittiği Adıyaman’da, birçoğu konteynerde yaşamayı sürdürse bile, depremde evsiz kalanlara şu kadar bin ev yapmakla övünmedi mi? Kendi parasıyla mı yapıyor, cebinden mi ödüyor? Tüm deprem evlerini cebinden finanse edecek kadar parası olduğu tartışmasız. Ancak ’99 depreminin ardından M. Şimşek’in itiraf ettiği gibi deprem vergi ve bağışları otoyollarla şehir hastanelerine ve teşvik olarak tekelci kapitalistlere gittiği için evlere yapılan harcamalar hazineden karşılanıyor.

Kapitalizm kâr hırsıdır. Mülkiyet hırsıdır. “Toplum için”cilik değil, “benim için”ciliktir. Benciliktir. Bencilliktir!.. Başkasını ve toplumu yok saymaktır. Kapitalistler arasında rekabettir. Kapitalistlerin toplumu, emeğiyle geçinmeye çalışan bireyleri ise en düşük ücretle çalıştırılacak, elindeki, avucundakine el konulacak sömürü nesneleri saymasıdır.

Burjuva siyasette de aynısı geçerlidir. Önüne geleni aşağılamak serbest olan Erdoğan sadece köprülerle yolları, ne varsa her şeyi kendisi yapmakla kalmıyor. Ondan başkası yoktur! Ne toplumda ve başka partilerde ne de kendi partisi içinde. Tek karar vericidir. Tek karar vericiliği pekiştirmek için, en son DDK’ye, bu kurumu kendisi atadığı için kendisine yetki veren yasayı çıkartmıştır.

Ama burjuva muhalefet de öyledir. Hep kişiler üzerinden yürümektedir. Başka yapacak şey yokmuş gibi bugünden cumhurbaşkanı adayını belirlemeye girişmiştir. Sanki aday belirlenince mesele kalmayacaktır.

Sözde ön almaya çalışmak adına kendi kendisini zora sokmaktadır.

Görünen iki adayı vardır. İmamoğlu’na sorarsanız en iyisi kendisidir, Yavaş’a sorarsanız Yavaş’tır. Şimdi sorunu “hangisi” sorusunun yanıtına kilitlemiştir. Sadece kendisi tartışsa neyse, medyada etkilediği kanal ve program yapıcılardan başlayarak, onların da katılmasıyla topluma aday belirlemeyi dayatmaktadır. Yani kişisel çekişmeyi, sen mi-ben mi “kavgası”nı! Ve rakiplerine, en başta Erdoğan’a iç işlerine müdahale etme, suyu bulandırma, kişisel çekişmeyi kışkırtarak karşıtlarını bölme fırsatı sunmaktadır.

Oysa “Değişik konular öne çıkarılarak gündemin saptırılmasına izin vermeyeceğiz. Gündem ekonomidir, gündem emekçilerdir, emeklilerdir…” diyen, genel başkanı başta olmak üzere CHP’dir! Gündemi saptıran da yine kendileri!

Önemli bir kaynağı, Erdoğan’ın CHP’ye ve özellikle İmamoğlu’na yönelik hamleleri ve adayı belirleyerek bu hamleleri püskürtme düşüncesiyse, bir başka önemli kaynağı sandığı, seçimi her şey sayma yanlışıdır.

Hukukla bunca oynanması oysa seçimlerde yapılabileceklerle olası sandık oyunları hakkında fikir vericidir. Referandumda 2.5 milyon mühürsüz oyun geçerli sayılması unutulacak şey değildir.

Bu hukuksuzluk ve oyunları geçersizleştirecek yaptırım gücüne sahip olan, oysa, Ö. Özel’in “ekonomi”, “emekliler, emekçiler…” diyerek, çeyrek altın hesabı yaparak etrafında dolaştığı sömürü ilişkilerinin hedef alıp geçinemez kıldığı başta işçi sınıfı olmak üzere emek-gücünün karşılığı arayışında olanlarla grev ve direnişleridir. Bakın, Antep Başpınar ayaktadır. Sandık tabii ki önemlidir, ama tek başına değil. İşçi ve emekçilerin mücadelesine yaslanacak sandık değiştirici olabilir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et