11 Şubat 2025

Trump’ın şok etkisi Çin’e yarayacak mı?

Trump ikinci defa seçildiğinde Amerikan siyasetini izleyenlerin yorumu, yönetime geldikten sonra sistemde şok etkisi yaratmayı amaçlayacağı yönündeydi. Bu şok etkisi ilk 100 günden ara seçimlerin olacağı ilk iki yıla kadar sürebilirdi. Gerçekten de Trump işbaşı yaptıktan sonra iç ve dış politikada şoke edici kararlara imza attı.

Bu kararların bir kısmının seçim kampanyasında iddia ettiği üzere Amerika’yı yeniden büyük yapmaktansa rakibi Çin’i büyük yapacağı konuşulanlar arasında. Örneğin, ABD’nin dış yardımlarını durdurması, kalkınmakta olan ülkeleri Çin’e daha da yakınlaştıracak bir karar. Küresel Güney’in Çin’le ilişkilerini sıkılaştırması hem BM gibi uluslararası karar mercilerinde ABD karşıtı bir koalisyon oluşması, hem de yeni bir iktisadi soğuk savaş durumunda Çin’in yüksek teknoloji üretim ağlarını ve ham made tedarik zincirlerini dostane ilişkileri olan ülkelerden oluşturabileceği anlamına geliyor. Bu “dostane ağlar” özellikle Dünya Ticaret Örgütü işlevini yitirirse çok önemli olacak. Çin’in hakim olduğu BRICS de DTÖ sonrası bir dünyaya hazırlık yapmakta. 

ABD’nin Meksika, Kanada ve özellikle AB’ye de yeni vergiler getirmesi, bu bölgesel güçlerin de Çin’le ilişkilerini yeniden gözden geçirmesini sağlayacak. Örneğin, Biden yönetimi AB yönetimini Çin’e karşı safları sıkılaştırmak konusunda, Ukrayna’daki bölgesel güvenlik tehdidini de bir koz olarak kullanarak, ikna etmişti. Şimdi, ABD Ukrayna’dan desteğini çekip AB’ye ek vergi getirirken, AB’nin üye ülkelerini Çin’le arayı bozmaya ikna etmesi çok güç. Kısacası, Trump’ın teknoloji üretim süreçlerine değil, nihai ürünlerin ticaretine odaklanan iktisadi politikaları, dolaylı olarak Çin’in işine yarayabilir.

Öte yandan, Trump’ın Çin’le ilgili aldığı doğrudan kararlar yönetim içindeki Çin karşıtlarının içine bir nebze su serpiyor. Panama’yı Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nden çıkmaya zorlamak, Çin mallarına ek vergi getirerek Çin’i karşılık vermeye zorlamak bunların arasında. Çin mallarına gelecek ek vergiler de aslında Çin’i yukarıda bahsettiğim ‘dostane ağlar’ politikasına doğru itiyor. Çin, ABD ve AB gibi büyük pazarlara kendi ürettiği mallarla giremeyince, üretim zincirlerini Güneydoğu Asya ve Kuzey Afrika gibi bölgelere kaydırarak bu korumacı önlemleri delmeye çalışıyor. Bu, kısa vadede ve hızla  gerçekleştirilebilecek bir dönüşüm değil çünkü iç borç, nüfusun yaşlanması ve gizli işsizlik sonucu tüketimin düşmesi ve üretimin pahalılanması gibi nedenlerle Çin’in büyümesi yavaşlamış durumda. Ancak, uluslararası iktisadi sistemin bir kırılma noktasına gittiği bir süreçteyiz. Trump’ın politikaları da, deli saçması görünse de, bu sürece hizmet ediyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et