Nezih Demirkent'i özlemek
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/164397.jpg)
Fotoğraf: Pixabay
Gazete çalışanlarının koruyucusu usta Gazeteci Nezih Demirkent’in dün ölüm günüydü. Nezih Bey’i bu yıl da bir yazıyla anmak istedim. Bir ara düşündüm ne çok anı biriktirmişim Nezih Bey’le ilgili olarak. Genç gazetecilere de bir kez daha basınımızın bu değerli ismini hatırlatmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü zaman her şeyi eskitiyor. Özellikle de medya denen bu cangılda gazetecilerin yardımına koşan, onları dayanışmaya, işsiz bırakmamaya çaba harcayan bir gazeteci-patron çok daha erken eskiyor bizim toplumumuzda. Ne yazık!
Nezih Demirkent Hürriyet’ten ayrıldığında siyasi bir gazete olan Dünya gazetesini satın alıp Babıali’nin patronları arasına girdi. Kurduğu ekibiyle kısa sürede “Dünya’yı” Babıali’nin önde gelen bir ekonomi gazetesi haline getirdi. Nezih Bey’le yolum ilk kez ‘90’ların başında Cağaloğlu’da kesişti. Dünya gazetesi o dönemde Cemal Nadir Sokak’taki bir binada yönetiliyordu. Ben de TRT’de çalışıyorum. Ortak bir dostumuz Nezih Bey’in ofisinde benimle bir görüşme yapmak istediğini söyledi. Ben de gittim, çok sıcak karşıladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden söz etti. ‘Seni de bu yıl listeme almak isterim’ dedi. Teşekkür ettim. Sonraları görüşmelerimiz daha sıklaştı. Özellikle Nail Güreli ile başlattığımız “Yerel Basında Hizmet İçi Eğitim” çalışmalarında daha sık birlikte olma şansını yakaladım. Dış görünüşüne bakarak bir kişi hakkında yargıya varmanın ne denli yanlış olduğunu da Nezih Demirkent’le öğrendim. Dış görünüşü insanlara kibirli bir patron havası verirdi. Ama Nezih Bey’i yakından tanıdıkça onun ne kadar sıcak bir yüreğe sahip olduğunu, insan ayırmaksızın herkesle ahbaplık kurabilecek bir yapısı olduğunu anlardınız. ‘Babıali’de işsiz gazetecileri bana yönlendirin’ derdi. Pek çok arkadaşımız bu sayede işsiz kalmaktan kurtulur ve mesleğe devam etmenin keyfini çıkarırlardı. Ve uzun yıllar daha doğru bir deyimle Nezih Bey ölene kadar Dünya gazetesinde görevlerini sürdürdüler. Yerel basını toparlamak, gazete emekçilerini bir çatı altında toplamak onun projelerinden biriydi. Olamadı çünkü yerel basın hızla siyasi çarkın bir parçası olmayı yeğlemişti. Bir bakıma Nezih Demirkent’in iyi niyeti istismar edilmişti. Aslında kafasında pek çok proje taşırdı Demirkent. Bunların bazılarını hayata geçirebildi. Hasan Yılmaer, Erol Dallı yanından ayırmadığı eski dostları, danışmanlarıydı. Babıali’nin Komünist Yılmaz lakaplı, Ajans70’in sahibi Yılmaz Öztürk, Nezih Bey’in çevresinde ayrı bir yer verdiği arkadaşıydı. Bu tür dostluklarını bazen gıpta ile izlerdim. Nail Güreli, Cemiyet başkanı seçildiğinde önceki kırgınlıklarını bir yana atıp Nezih Bey’in Nail’e gösterdiği saygı ve yakınlık Cemiyet yöneticileri için adeta bir dersti.
Bugün gazetecilik adına yapılan acayip işleri gördüğümde hep Nezih ağabeyi anımsarım. Adeta Babıali’nin fotoğrafını çektiği “Salı Yazıları”nı özlüyorum. Zamansız ayrıldı aramızdan. Bugün hayıflanıp duruyoruz. Keşke çığırından çıkmış bugünkü gazeteciliği toparlayacak bir Nezih Demirkent olsaydı.
Nezih Bey’i saygıyla, sevgiyle bir kez daha anıyorum. İyi ki vardın, iyi ki sizi tanıma olanağı buldum.
Bu yazıyı Özdemir Asaf’ın bir şiiriyle sonlamak istiyorum: “Adına”
Gece, denize yanaştım.
O, sulardan geliyordu.Duydum. Ne iyi, dedim.
Baktım,O, bir gemide geçiyordu. Bağırdım.Gel’siz, gitme’siz.
Döndüm çakıllara sordum,
Siz kimdensiniz. Dediler durandan, Bizi yakın edenden.
Denizi sorguya çektim. Dedim, Görüyor musun yaşadığımı.Yetinemedim.
Tuttum yakaladım kendim Getirdim gözlerinize serdim.
Durdum, size soruyorum.Yaşadığımı görüyor musunuz?
Yaşadığımı görüyormusunuz?
Evrensel'i Takip Et