12 Şubat 2025

‘Allah verdi’ zenginler ve ‘Hüdaverdi’ katipleri

Antep Başpınar’daki Organize Sanayi Bölgesinde yaklaşık bir haftadır işçi eylemleri var. Başpınar patronları, zaten sefalet ücretleriyle çalıştırdıkları işçilere 2025 için “en fazla yüzde 30 zam” dayatıyor. Yüzde 30, Şimşek programının asgari ücret tabelasına yazarak tüm emeğin önüne sürdüğü bir hakaret oranı. Bu dayatma, emekçilerin ücretlerinden çalmakla kalmıyor; enflasyon konusunda kimsenin inanmayacağını bildikleri çarpık yalanlara dayandığı için emeğin onuruna da saldırıyor.

Nitekim Gaziantep OSB de işçilerin bu dayatmalara karşı harekete geçtiği, itiraz ettiği pek çok yerden biri. Kenti bir ihracat üssüne çevirmekle övünen, Başpınar patronlarının siyasetin ‘merkezi’ ile ilişkileri de malum. İktidar ve ‘muhalefet’in çeşitli kollarında ya bizzat bulunuyorlar ya da buralarda hatırlı dostları var. Mesela Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in, enflasyon karşısında eriyen ücretlerine zam için 2023 yazında da eyleme geçen Şireci işçilerine, “abim” dediği patron Ahmet Şireci’yi “en güzel camiyi yaptırdı” diye övdüğü, eylemi bitirmeleri için baskı yaptığı kayda alınmıştı. Aynı OSB’deki Şimdi Şireci işçisi yine direnişte. Onlarla birlikte eylemde olan Çelikaslan firmasının patronu bizzat siyasetçi: AKP Gaziantep milletvekili İrfan Çelikaslan ve kardeşleri… Bu kardeşlerden birinin, 9 Şubat akşamı, sefil yüzde 30 önerisine karşı yüzde 50’lik kendi talepleriyle direnişte olan işçileri zorla fabrikaya sokmak isterken kendisine itiraz eden Birtek-Sen Başkanı Mehmet Türkmen ile diyaloğu kayda geçti. “Dört fabrikan var bu kadar zengin oldun, işçinin hakkın ver” diyen sendikacıya, “Zenginliğim Allah vergisi” deyivermişti, Çelikaslan. Emek ve sermayenin sadece ekmek kavgasında değil, ahlaki bir düzlemde karşılaştığı anda da buz gibi berrak, kristal bir hakikat ortaya çıkmıştı.

Hem patron hem iktidar partisi vekili Çelikaslan’ın yaşadığı bu buz gibi olay çok can sıkmış olmalı. Ertesi gün Antep’in bazı yerel gazetelerinde çıkan yazılardan da anlaşılıyor bu.

Ayıntab gazetesi, “Eylemler devam ederken işçileri sendikacı Mehmet Türkmen’in provoke ettiği düşünülüyor” diye yazıyor örneğin. Kim düşünüyor? Patronlar mı? Patronların mensubu olduğu partiler mi? Polis mi? Bunu yazmıyor gazete. Oraya bir özne uydurmaya gerek duyulmamış. “Gazetemize ulaşan bazı işçiler greve gitmek istemediklerini ama buna mecbur kaldıklarını söyledi. Özellikle Mehmet Türkmen’in işçileri provoke ettiğini ifade ettiler” diye devam ediyorlar. İhracat şampiyonluğuyla övünen kentin zenginliklerinden nemalanan, ama o zenginlikleri yaratan işçiler için haince yalan uyduran şahıs kim bilmiyoruz; emeğinin peşindeki insanlar hakkında yalanlarla dolu, dört kısa paragraftan ibaret bu metne imza atma cesareti gösterilmemiş. Ama sayfanın üstünde, Mehmet Türkmen’in fotoğrafının karşısına Ayıntab ‘gazetesi’nin sahibi Ökkeş Sabah’ın fotoğrafı konmuş. Sizi işçiler aradı ve “Biz yüzde 30’a razıyız, grev istemiyoruz” dedi, öyle mi Ökkeş? Vallah ve billah mı Ökkeş?

Bir başka yerel haber sitesi Gaziantep Time’da bu kez imzalı kaşeli bir yazı: “Fabrikalar Mısır’a, işçiler greve” diye başlık atmış; Ali Babat isimli bir şahıs. Babat, “Devletimizin bu sözde sendikacılara karşı gerekli önlemleri alacağını ve üretimi sekteye vurduracak eylemlerinin önüne kısa sürece geçeceğine inanıyorum” diyor. Sonra da Mısır’la rekabet falan döktürmüş. Babat ve arkadaşı patronlar rekabet etsin diye işçiler sefilliğe razı olacak, itiraz edenler de ‘devletimiz’e ihbar edilip hadisene devlet denilecek; öyle mi Babat? Bu dediklerini bir de gidip o “birkaç” fabrikanın önünde desene, madem işçinin gönlü yok, sendikacılar zorluyor, işçi seni bağrına basar söylediklerini duyunca; öyle değil mi Babat?

Bir tane daha var. Gaziantep Pusula diye bir yerde Mehmet Demir diye biri, “OSB’de provakasyon, işçi ve işveren...” başlığıyla (yazım hatası kendisinin) bir şeyler karalamış. “Mısır gibi 150 Dolara işçi çalıştırma” hayalleri gören dostları var belli ki; onlar lehine ekonomik ‘analiz’ parçalamış biraz. Sonra da nasıl yazıldığını bile bilmediği provokasyon konusuna geliyor: “İşçi eylemlerinde hep başrolde görmeye alışık olduğumuz bir sendikacı var” diye o da Mehmet Türkmen’i hedef göstermiş. Kanıtı ne biliyor musunuz? Sendikacı Mehmet bir yerde “İşçi kardeşlerim, ben sizin hakkınızı alacağım, ama sizden de bir tek istediğim olacak. Sendikalı olun, daha güçlü olalım...” demiş. Bak hele! Antep’in Pusula Mehmet cin gibi; yer mi… yakalamış sendikacı Mehmet’i, işçilere sendikalı olun demek suretiyle karıştırdığı haltları. Antep işçisinin sendikalı olması, senin yazmanla “provakatörlük” öyle mi Pusula Mehmet?

Antep sermayesinin ve bağlı siyasal güçlerin, yerel medyada ellerinin kollarının kolay ulaştığı unsurlarla itibarsızlaştırmaya çalıştığı öncelikle Başpınar işçisinin ekmek ve onur mücadelesi elbette; ama yalnızca o değil.

Çocuk işçi cinayetlerinde ‘resmi’ faktör: Mesem

İSİG Meclisi dün son 12 yılda iş cinayetlerindeki çocuk ölümleriyle ilgili bir rapor yayınladı. Buna göre son 12 yılda en az 742, AKP’li yıllarda en az 97 çocuk iş cinayetinde öldü. 2024, 71 çocuk işçi cinayetiyle bir ‘rekor’ yılı oldu. Bu ‘rekorun gururu’ devlet eliyle uygulanan MESEM programında. MESEM çocuk işçiliği “resmi olarak” sanayiye sokuyor ve çocuk işçi katlinde yoğunluk tarımdan sanayiye kayıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kadın işçiler devlere karşı

Kadın işçiler devlere karşı

Chinatool grevi, ücretleri eriten Şimşek programının arkasında dizilenleri gözler önüne seriyor: Programın uygulayıcısı iktidar, programdan güç alıp %25 zam dayatan Chinatool ile Şimşek’in kapısını aşındırdığı Chinatool’un ortağı uluslararası finans tekeli HSBC... Küçük parçaların üretimi için küçük elleri kullanılan kadın işçiler, bu dev ittifaka sendikalarıyla kafa tutuyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu’ndan belediye operasyonlarına tepki: Sandık gelecek, bir kişi gidecek, her şey değişecek.

Evrensel'i Takip Et