Tekstil sektöründe ücretli emek ve sermaye
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284512.jpg)
Fotoğraf: AA
Gaziantep’te sınıf ateşi yanıyor! Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) tekstil ve dokuma sektöründe çalışan binlerce işçi sefalet zamlarına ve düşük ücret dayatmasına karşı birlik olup BİRTEK-SEN öncülüğünde direnişe başlamışken Gaziantep Valiliği kent genelinde 15 günlük eylem yasağı kararı aldı. Valiliğin yasak kararı, tüm işçilerin birleşerek AKP’li İrfan Çelikaslan’ın sahibi olduğu Çelikaslan Tekstil Fabrikasının önünde yapacağı açıklama öncesinde ışık hızıyla alındı.
Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı altında geçim mücadelesi veren işçilere reva görülen yüzde 30 zam, tekstil sektörünün içinden geçtiği yapısal krize karşı çözüm arayışının parçasıdır. Sektörün temel stratejisi, kârların ve kazançların özelleştirilmesi, zararın ve maliyetin işçilere yüklenmesidir. Patronlar ihracatta kaybettikleri pazar paylarını ya da iktidarın faiz ve para politikaları nedeniyle azalan kâr oranlarını işçileri düşük ücretlere daha çok sömürerek ve daha yoğun çalıştırarak telafi etmeye çabalar.
Tekstil ve hazır giyim sektörü emek yoğun üretim niteliğine sahip olmasından ötürü “mutlak artık değer” sömürüyle ayakta kalabilir. Mutlak artık değer üretimi, tamamen iş gününün uzunluğuna ve işçinin daha uzun süre çalıştırılmasına bağlıdır. Türkiye kapitalizminin ucuz emek-ucuz meta üretimine dayalı üretim yapısı çalışma sürelerinin uzamasındaki nedenlerden biridir. OECD verilerine göre haftalık 60 saatten fazla çalışan sayısı ortalama yüzde 4.4 iken, Türkiye’de yüzde 15.1’dir. Bu da haftada 1 gün izin yapıldığında günde en az 10 saat çalışma anlamına gelir. Tekstil ve konfeksiyon işçileri Türkiye’de ortalama 8 ila 11 saat çalışırken, büyük çoğunluğu haftada 1 gün izin kullanabilir.
Haftada ortalama 60 saat çalışan tekstil işçilerinin yoğun sömürü koşullarına karşı sendikalaşmamaları için patronlar ültimatomda bulunuyor. Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk bir demecinde, üreticiler için maliyetlerin yanı sıra bir diğer handikabın “Anadolu’da artan sendikalaşma hareketi” olduğunu belirterek, “Sektör rahatsız edilmekten hoşlanmıyor” demiştir. Bazı yerel gazetelerde ise BİRTEK-SEN’i ima ederek “Sözde sendikacılar ise adeta pusuya yatmış ve hayallerindeki kabusu sanayicilere yaşatmak için saat sayıyor” ifadeleri kullanılmıştır. Sektörün ve sözcülerinin iş kolunda sendikalaşmaya tahammülü yoktur.
Sermayenin “Sektörü rahatsız etmeyin” cümlesinin iki manası var. Birincisi, kâr oranlarının artması için ücretlerin düşürülmesi gereklidir ve ücret pazarlığında işçilerin sendikalaşmaları engellenmelidir. İkincisi, sektörün son iki yıldır yaşadığı yapısal sorunların faturası işçiye kesilmelidir.
Türkiye’nin genel ihracatı içinde tekstil ve ham maddeleri sektörünün payı geriliyor. MÜSİAD Tekstil, Deri ve Hazır Giyim Sektör Kurulu raporuna göre genel ihracat içinde tekstil ve ham madde ihracatı 2024 haziran ayında bir önceki yıla göre yüzde 17.7 azaldı. Hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı ise aynı dönemde yüzde 9.15 azaldı. Türkiye’nin tekstil ihracatı 2022’de 10.35 milyar dolar iken, 2023’te 9.55 milyar dolara, 2024’te 9.49 milyar dolara geriledi.
Tekstil patronları kârlılık oranlarını ve birikimlerini korumak amacıyla ücretleri düşürmenin dışında, işten çıkarmalara başladı. Tekstil ve hazır giyim sektöründe 2022’de kayıtlı 1 milyon 225 bin işçi çalışırken, 2024’te 950 bine geriledi. İktidarın uyguladığı ekonomik politikalar nedeniyle öz kaynakları ve payları güçlü olmayan şirketler de piyasadan eleniyor. Geçtiğimiz yıllarda Naf Naf, Sateks Tekstil, Zümrüt Tekstil konkordato ilan etmişti.
Tekstil sektöründeki kriz tekelleşmeyi ve şirketlerin pazar paylarını artıran bir etken. Ucuz emek ve mutlak artık değer sömürüsüne dayalı sektör, emeğin daha ucuz olduğu tedarik zincirindeki başka noktalara yöneliyor. Tekstil ve hazır giyim sektörünün son bir yıl içindeki uluslararası yatırımları, ulusal yatırımının üç katına ulaştı. İşçilik maliyetlerinin 250 dolar civarında olduğu Mısır, ABD ile serbest ticaret anlaşmasına sahip olması nedeniyle cazip hale geliyor. Mısır’da açılan Türk menşeli fabrika sayısı 200’ü buldu. 2023 verilerine göre Mısır’ın toplam tekstil ve konfeksiyon ihracatının üçte birini Türk şirketleri gerçekleştirdi, iç piyasadaki ciroları 1 milyar dolar aştı.
Buna karşılık sermayenin üretimi geri çağırmaya ya da sektörü toparlamaya dönük çözüm yolu arayışı ücretleri daha da düşürmek ve baskılamaktır. Euromonitor International’ın 2019’da hazırladığı tekstil sektörü türkiye beklentileri raporunda, Asya Pasifik işçi havzasında asgari ücretin Vietnam’da 123 dolar, Bangladeş’te 64 dolar ve Pakistan’da 124 dolar olması, buna karşılık Türkiye’de ücretlerin yüksek oluşu rekabetçiliği ve yatırımları azaltan faktör olarak belirtilmiştir. Rapora göre “yüksek iş gücü maliyetleri” işverenleri zorluyor ve doğrudan yabancı yatırımları azaltıyor.
Sendikasızlığın, kayıt dışılığın, güvencesizliğin, düşük ücretlerin hakim olduğu tekstil sektöründe örgütlenmek kolay bir iş değil. BİRTEK-SEN, patronların “Anadolu’da sendikalaşma artıyor” diye şikayetçi olduğu, emek yoğun üretim cehennemi olan Antep’te sınıf ateşini işçilerle birlikte yaktı. Tekstil patronları krizin faturasını işçilere kesmek istese de Başpınar işçileri sektördeki tüm işçiler için yol açıyor.
Evrensel'i Takip Et