15 Şubat 2025

Yaratıcı-yıkımla mücadelede güç üretimi: Ayvalık örneği

Kapitalist kentleşme pratiği, doğal çevreyi, yani kırsal alanları, nehirleri, ormanları, meraları vb. imara açıp, biçimlendirip, mekânsallaştırmak yoluyla çitler. Kendisi de meta olan kent, artık insanlığın yeni doğası haline gelir. Henüz yapılı çevreye dönüşmeyen müşterekler, yaratıcı-yıkımla (creative-destruction) mütemadiyen metalaşır.

Yaratıcı-yıkım ifadesi, yeni olanın tasarım ve inşası için eskinin ortadan kaldırılması anlamında kullanılır. Eskinin yerine gelen, yeni bir tasarım değeri taşıdığı için aynı zamanda yaratıcıdır da. Bu nedenle yeni olana bir arzu duyulur ve şeyler eskise de eskimese de yeni olan tercih edilebilir. Kapitalizm yeni malzeme ve tekniklerle meta üretmek için, nesneler gibi, yapıyı da kenti de yıkar ve eski olanın yerine yenisini inşa eder.

Yaratıcı-yıkım sürecinde kent, kentsel üretimin türlü ilişkilerinden doğan çelişkilerin sahnesi olarak, bizzat çelişkilerin de kaynağıdır. Toprağın çitlenmesi, mülkiyet, barınma, mesleki dilimlenme, kamusal-özel ayrımı, müştereklere müdahale, bireyselleşme, yeninin değeri, arzular, ulus-devlet mekânsallaşması, ideolojiler vb. bu sürecin açık gösterenleridir. 

Kadim yerleşimlerin, doğadan elde edilen malzemeyle, el işçiliğiyle, ustaların becerileriyle, doğayla mütevazı ilişkiler kurarak oluşturulmuş dokuları, bu arzu/rıza üreten sistemin mekânları haline geliyor. Ayvalık da bu mekânlara ev sahipliği yapan eski yerleşimlerden birisi.

Aldığı göçlerle nüfusu sürekli dönüşen Ayvalık’ın özgün mekânları da dönüşüyor. Bu konuda çok sayıda çalışma var. Bir yandan dönüşümü anlamaya, diğer yandan da dönüşüme karşı korumayı öne süren bu çalışmalar, kentsel mekândaki çelişki ve çatışmanın ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor.

Ayvalık’ın geleceğini, anaakım kentleşme pratiğinin işleyişi üzerinden gözlemlemek mümkün. Kentte mekânın kullanım değerine karşı dönüşüm değeri üzerinden değer üretiminin bir başka boyutu da ulusal ölçekten, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne (DML) kabulle, evrensel ölçeğe taşınmak istenmesi. Çoğu DML yerleşiminin metalaşmasına ve kültür endüstrisine tahviline neden olabilen bu değer ataması, sistemin işleyişi gereği, kentte yeni çelişki ve çatışmalar doğurabilecek.

Geçen hafta Ayvalık Tabiat Platformu ile birlikte izleyeceğimiz “Yaşayan Üreten Dönüşen Haliç” çalışmasından söz etmiştim. Birlikte izlediğimiz belgesel üzerine sohbet, ertesi gün yaptığımız atölye ile derinleşti. Ardından kentin yangın geçiren kültür-sanat alanlarına yaptığımız dayanışma ziyareti, mesleki tartışmalarla zenginleşti.

Sohbetlerin merkezinde güç üretimi yatıyordu. İktidar ve sermayenin hareketleri karşısında nasıl daha güçlü olunabilir, ne şekilde birleşip çoğalabiliriz meselelerini dert edinenlerdik. 

Yurttaşları ve toplumsal hareketleri kutuplaştıran, onlarda arzu/rıza üreten sistemin politik işleyişini lehimize bir güç oluşturmak için tartışmaya açarken, arzu coğrafyalarımızı da sorunsallaştırmamız, mücadeleyi daha güçlü kılacak yolları keşfetmemizin bir adımı olabilir demiştim. Bu çerçevede güç istencini de ele almak gerekiyor. 

Nietzsche, olgular dünyasında sadece ve sadece güç istenci vardır der. Her bir güç odağı, gücünü arttırmaya çalışır. Öte yandan tüm güç odakları, güçlerini artırmaya çalıştıkları için olgular dünyasında sürekli bir güç mücadelesi olur. Bu nedenle güç mücadelesi hiç bitmez ve bazı güç odaklarının gücü artarken, bazılarınınki de azalır.

2010 yılından bu yana çeşitli dernek, sivil toplum örgütü ve grupların katılımıyla oluşan ve o zamandan bu yana sahada türlü yöntemlerle mücadele ederek dönüşen Ayvalık Tabiat Platformu, başta Ayvalık ve Ayvalık Adaları Tabiat Parkı olmak üzere; Kaz Dağları, Madra Dağı ve çevresinde doğa yıkımına ve talanına karşı çıkıyor, bölgenin doğasını, tarihsel ve kültürel varlıklarını konu ediyor, doğaya zarar veren tüm faaliyetlere karşı emek veriyor (1). Kozak’ta taş ocakları, Madra Barajı kıyısındaki demir maden ocağı, Pirina tesisinin yarattığı hava kirliliği, denizlerdeki kirlilik, zeytinliklerdeki jeotermal sondajı gibi konuları takip ediyor.

Ayvalık içdenizinde yapılmak istenen yeni yat yanaşma projeleriyle, denizin, kamuya ait alanların sermaye birikimi odaklı değerlendirilmesine, halkın serbest ve ücretsiz erişimine açık olması gereken kıyıların kiralanmasına, özel-mülkleştirilmesine karşı çıkıp #KıyılarHepimizin! derken, “Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA)” içinde yer alıyor. Hatta bugün ve yarın İzmir’de yüz yüze buluşmaları var.

Ayvalık Tabiat Platformu da diğer tüm oluşumlar gibi, toplumsal gücünü arttırmak isterken, zaman zaman diğer güç odakları ile karşı karşıya geliyor. Arzu coğrafyalarının ve güç istencinin merkezde olduğu bu karşılaşmalarda, gönülden geçen birlik talebinin, güç çatışmalarıyla yüzleşmesi kaçınılmaz.

Öte yandan bir özgürlük ve sorumluluk ilkesine dönüşen hakiki güç istemi yaşamı zenginleştiriyor. Yaşamı zenginleştiren güçler neşe üretirken, kutuplaştıran güçler hüzün yaratıyor. Öyleyse arzu coğrafyalarının ortak mefhumlara, neşe uyandıracak güçler inşasına yönelmesi arzusuyla #KıyılarHepimizin! diyorum…

1- https://bit.ly/3CFbbL5

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzde 30 için sıkıyönetim

Yüzde 30 için sıkıyönetim

Antep’te devlet, patronların yüzde 30 zam dayatmasını kabul etmeyerek fiili greve çıkan işçilere karşı adeta sıkıyönetim ilan etti. Eylemler yasaklandı, grev çadırları yıkıldı, işçilere öncülük eden Sendika Başkanı gözaltına alındı, Demokrasi Meydanı işçilere kapatıldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Başpınar işçilerinin Demokrasi Meydanı'nda yapacağı eylem polis engeline takıldı. BİRTEK-SEN Genel Başkanı gözaltına alınıp serbest bırakıldı.

Evrensel'i Takip Et