Çocuk işçiliği ve ikiyüzlülük

Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel
“Çocuklar küçük yetişkinler değildir; tehlikeli çalışma çocukların temel biyolojik yapıları gereği kabul edilemez. Çünkü çocuklar fiziksel ve zihinsel olarak ve kültürel algılamalar ve sosyal yapılardan bağımsız olarak farklıdır.” Bu satırların da yazarı olan Prof. Dr. Rona Serozan’ın 25 yıl önce yazdığı Çocuk Hukuku kitabında belirttiği gibi “Çocukların korunmasından söz açılınca ilk akla gelen, çocukların iş gücünün sömürülmesidir.”
Çocukların korunmadığının açık göstergesi olan çocuk emeği sömürüsü, gerek dünyada gerekse Türkiye’de artarak devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 15-17 yaş arası çocuklarda iş gücüne katılma oranı yüzde 22.1’e yükselmiş durumda. Bu oran 2022 yılında yüzde 18.7, 2021 yılında ise yüzde 16.24’tü.
MESEM’lerde eğitim adı altında çalıştırılan yüz binlerce çocuğun, öğrenci sayıldıkları için çocuk işçi istatistiklerine dahil edilmediğini hatırlatalım. Halbuki bu çocuklar haftada sadece bir gün eğitim görüp, beş-altı gün çalıştırılıyorlar. Aynı şekilde ücretsiz aile işlerinde çalıştırılan çocuklar, kayıtsız çalıştırılan çocuklar ve mülteci çocuklar TÜİK rakamına dahil değil.
Yasal düzenlemeler
Halbuki yasalarda, birçoğumuzun okuyunca şaşıracağı düzenlemeler mevcuttur. Anayasa’ya göre “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” İş Kanunu’na göre 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Bunun istisnası, 14 yaşını doldurup ilköğretimini tamamlamış çocukların hafif işlerde çalıştırılması ve daha küçük çocukların eğitimlerini engellemeyecek şekilde sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde çalıştırılmalarıdır.
Yasaya göre çalışan çocukların haftalık çalışma süreleri yaş ve işin niteliğine göre 30-35 ve 40 saatle sınırlandırılmıştır.
Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde 18 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Sanayi işlerinde 18 yaşını doldurmamış çocuk işçilerin gece çalıştırılması yasaktır.
Uluslararası sözleşmeler
Uluslararası sözleşmeler de çocukları koruyan önemli düzenlemeler içermektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20.11.1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye göre “On sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.” Sözleşmenin 36. maddesi, taraf devletlere genel olarak her türlü sömürüye karşı çocukların korunması yükümlülüğünü getirmiştir. Sözleşmenin 32. maddesi çocukların çalıştırılmasını sınırlamış, üye devletleri çocukların korunma hakkını kabul etme yükümlülüğü altına sokmuştur.
Türkiye’nin de 1998’den itibaren onayladığı 138 sayılı ILO Asgari Yaş Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre, “Her üye, çocuk işçiliğini etkin bir şekilde ortadan kaldırmayı ve çalışmak için asgari yaşın giderek gençlerin fiziksel ve zihinsel yönden tam olarak gelişmelerine olanak tanıyacak bir düzeye yükseltilmesini sağlayan ulusal bir politika takip etmeyi” kabul etmektedir.
ILO’nun çocuk işçilikle ilgili bir diğer sözleşmesi de Türkiye’nin 2001’de onayladığı 182 sayılı “En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi”dir. Bu sözleşme çocukların doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibarıyla çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan her işi kapsamakta ve yasaklamaktadır.
Açık bırakılan kapı
Çocuk işçilik sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yaygın ve sözleşmelere, yasal düzenlemelere rağmen yok edilememekte, hatta bazı periyotlarda artış eğilimi göstermektedir.
Peki neden?
Nedeni UNICEF’in bir tespitinde yer alıyor. BM Çocuklara Yardım Fonuna (UNICEF) göre çocuk işçiler; ailelerinin geçimine katkıda bulunabilmek için çok az bir ücret karşılığında, çoğunlukla tehlikeli koşullarda saatlerce çalışmaktadırlar. Bu cümleden de anlaşılacağı gibi, çocuk emeğinin sömürülmesinin iki ana nedeni vardır. Birincisi, çocukların ucuz iş gücü olmasıdır. İkincisi ise dünya ölçeğinde artan yoksullaşma nedeniyle “ailelerinin geçimine katkı” sağlamak zorunda kalmalarıdır.
İşte bu nedenle yasalar ve uluslararası sözleşmelerde 18 yaşına kadar herkes çocuk kabul edilmekte ama çocukların genellikle 15, yer yer 14 yaşından itibaren belirli şartlarda çalıştırılmasına izin verilmektedir. Çocuk işçiliği için açık bırakılan bu kapı kapitalist devletlerin ikiyüzlülüğünün resmidir. Resmin bir yüzünde çocuk sömürüsünü teşhir eden imaj çalışmaları, UNICEF gibi kuruluşların kampanyaları; diğer yüzünde dünyanın zenginliklerinin birkaç yüz kişide toplanması, kitlesel yoksullaşma ve üretim sürecinde ucuz iş gücü olarak çocukların kullanılması yer almaktadır.
Sözün özü, çocuk işçilik geri kalmışlıkla, kültürel değerlerle açıklanamaz, bir sistem sorunudur.
Evrensel'i Takip Et