16 Şubat 2025

Tek adam pençesinde yavru kuş: Çocuk işçi

Son on iki yılda en az 742, AKP’li yıllarda en az 978 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin açıkladığı rapora göre çocuk işçi ölümlerinde her ne kadar hâlâ tarım sektörü ilk sırada yer alsa da sanayi ve inşaatlarda ölen çocuk işçi sayısı gün geçtikçe artıyor. Kırsal yoksulluğun devam etmesine rağmen çocuk işçi ölümlerinin kentlere kayması kentsel yoksulluğunun derinleşmesi ile doğrudan alakalı. Özellikle MESEM’le, bizzat Erdoğan-Şimşek ekonomi politikalarıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik ve tüm Anadolu kentlerinde yoğunlaşan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gerçekliği artık çocuk işçi ölümlerini kent merkezlerine ve çeperlerine taşımış durumda.

Yüz binlerce çocuğun fabrika, atölye ve ofislerde öğütüldüğünü söylemek mümkün. Bu tablonun çözümü için mesleki eğitim öncelikle bilimsel ve nitelikli hale getirilmeli. Mesleki eğitim gören, ihtiyacı olan her öğrenciye burs verilmeli. 18 yaşın altındaki hiçbir çocuk ücretli emek olarak çalıştırılmamalı.

Çocuk işçilik verisi yok

Türkiye’de çocuk işçiliğinin nicel boyutuna ilişkin güvenilir veri bulmak çok zor. Bu alanda TÜİK’in çalışan çocuklar araştırmalarını en son TÜİK 2019’da yürüttü ve bulgularını 2020’de yayımladı. Hane halkı iş gücü anketleriyle birlikte uygulanan bu araştırma 5-17 yaş grubundaki çocukları kapsıyor ve araştırmaya göre bu kapsamda ekonomik faaliyette çalışan 720 bin çocuk var. Ancak bu araştırma çocuk işçiliğini olduğundan daha küçük gösteriyor. Araştırma tarımsal faaliyetlerin geniş ölçüde tamamlandığı ve çalışan çocuk sayısının en düşük olduğu zaman diliminde yapılıyor ve iş gücü piyasasında geniş yer tutan göçmen çocukları kapsamıyor. Öte yandan, Türkiye’de çocuk işçiliğinin bir biçimi olan çıraklık da çocuk işçiliği olarak sayılmıyor.

MESEM’lerde 12 çocuk işçi cinayeti

Çocuk işçiler artık her yerde, kentlerin merkezinde, AVM’lerde, sokakta, şantiyelerde, sanayide ve OSB’lerde. Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Üretimden gelen bu gerçeklik çocuk işçiliği “görünür” kılıyor ancak çocuk işçilik; eğitim, öğrenim, yetişecek eleman argümanlarıyla “meşrulaştırılmaya çalışılıyor” ve ölümler maskeleniyor.

MESEM 2016 yılı sonuna kadar var olan ‘Çıraklık Eğitim Merkezleri’nin devamı niteliğindedir. Yani (4+4+4 modeliyle birlikte) eğitim sisteminin içine daha fazla entegre edilmiş ve kitleselleştirilmiş bir çocuk işçilik sistemi. MESEM kapsamında yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin olduğu açıklandı. Bu öğrencilerin yaklaşık 400 binini ise 18 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Yani çocuk işçilik “bir gün okulda dört gün işyerinde eğitim alma” uygulamasıyla meşrulaştırılıyor. Aslında olan bir gün okul günde en az 12 saat çalışarak 5 gün iş oldu.

İSİG Meclisi’nin raporuna göre son bir buçuk yıldır MESEM kapsamında çalışırken ölen çocuk işçi sayısı 12’ye ulaştı. Sanayide çalışırken hayatını kaybeden çocukların oranı 2024 yılında yüzde 25’e ulaştı. MESEM aracılığıyla ortaokulu bitiren öğrencileri örgün eğitimden kopararak haftanın (resmi olarak) dört günü bedava işgücü olarak patronların sömürüsüne sunan MEB geçtiğimiz yaz döneminde “beceri geliştirme programı” adı altında 7. ve 8. sınıftan itibaren tüm öğrencilerin katılabileceği “zanaat atölyeleri” açtı. Eylül ayından itibaren ise on şehirde (İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum, Konya, Mersin, Rize, Samsun, Sivas, Şanlıurfa) 196 okulda başlatılan pilot uygulamayla mesleki eğitim yaşı (12-13 yaşa) düşürüldü.

86 göçmen çocuk işçi cinayeti

Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandığı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü ölümleri devlet ve sermaye tarafından “görünmez” kılınıyor. On yıllardır en görünmez kılınan, ama birçok çocuğun çalışırken hayatını kaybettiği işkolu tarımdı. Tarımdaki ölümler hâlâ ilk sırada yer alsa da toplam içerisindeki oranı azalıyor. Örneğin 2024’te tarımda ölen çocukların oranı yüzde 31. Bu oran 2014’te yüzde 61’di.

2013-2024 yıllarında çocuk iş cinayetlerinde 76’sı Suriyeli olmak üzere en az 86 göçmen çocuk işçi hayatını kaybetti. Bu ölümlerin tüm çocuk işçiler içindeki oranı yüzde 12. Göçmen çocuklar patronlar açısından, ücret pazarlığı imkânı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla çalıştırabileceği ek bir çocuk işçi kitlesi olarak görülüyor.

MESEM’ler kapanmalı, çocuk emeği sömürüsü yasaklanmalı

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre Türkiye’de 6.5 milyon çocuk beslenme ve gıda krizinden doğrudan etkilenmiş şekilde şiddetli yoksulluk içinde. Her beş çocuktan biri yeterli ve besleyici gıdaya erişemezken, her dört çocuktan biri ise okula aç gidiyor. Yine raporuna göre Türkiye çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ülkeler arasında.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sosyal ve ekonomik destek programının raporuna göre ise maddi durumu kötü ailelere yapılan yardımdan yararlanan çocuk sayısı 172 bine dayandı. BM, AB ve ILO mevzuatının tarihsel olarak geçirdiği dönüşüm dikkate alınarak çocuk işçiliği ile mücadelede güvenilir bir referans olduğu kabul edilemez. Tekelci sermayenin nüfuz edebildiği her alanda çocuk emeği piyasanın işleyişi gereği değer zincirinin bir noktasına eklemleniyor.

“Etik ticaret”, “kurumsal sosyal sorumluluk”, “çocuk sömürüsünden arınmış, temiz ticaret” söylemleri sermayeyi ve piyasa işleyişini aklamanın araçları. Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracı. 2002’den bu yana Türkiye’de sürdürülen eğitim politikalarıyla gençler, beceri geliştirmekten uzak ve bilim dışı içeriklerle kuşatılmış, kapitalistlerin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamaya hizmet eden bir eğitim anlayışına mahkûm edildi.

MESEM programı; tek adam yönetimi ve temsilcisi olduğu sermaye sınıfının mesleki eğitime yönelik politikalarının geldiği aşamanın en somut göstergesi. Çocuk emeğinin sömürüsünü “yasal” zemin sağlayarak “eğitim programı” adı altında meşrulaştıran MESEM programı her yaştan öğrenciyi ağır çalışma koşullarına sürüklüyor. Adeta “eti de kemiği de sizin” denilerek çocukların sağlıkları, çocuklukları ve gençlikleri sermayenin kâr hırsına feda ediliyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Bütün toplum heybede

Bütün toplum heybede

Emekçileri bastırmak için grevler yasaklandı. “İç cepheyi tahkim” denilerek her kesimden siyasetçi, gazeteci ve aydına yönelik sabah operasyonları, tutuklamalar ve akılalmaz gerekçelerle açılan davalar sürüyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Adalet bakanı, "Kimileri ‘Bize soruşturma açın’ dercesine ortalıkta dolaşıyor" demişti. BİRTEK-SEN genel başkanının tutuklanmasından sonra siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçılar şafak operasyonu ile gözaltına alındı

Evrensel'i Takip Et