Aşık İhsanî
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284837.jpg)
"Dünden Bugüne Aşık İhsanî" kitabının kapağı
“Yok ne demek efendiler / İş isteriz, iş isteriz… / Kendimizi sizin ile / Eş isteriz, eş isteriz… // Kulak verin duyun bizi / Boşa getirmedik sizi / Çoluk çocuk dizi dizi / Aş isteriz, aş isteriz….//” (s. 153)
Özellikle 1960’lı, ’70’li yıllarda geniş halk kitlelerince tanınan, sevilen, sert üsluplu, argoya da oldukça yer veren bir taşlama ustasıdır Âşık İhsanî, muhaliftir. Dili belası içeriyi de epeyce yoklamış, sonrasında da kendisi, şiirleri / türküleri mahkemelerde aklanmıştır.
“Al kardaşım, al eline gürzünü / Vur, zalimin zulmüne vur, be vur. / Kendi rahatını, kendi elinle / Zor değil be kendin için kur be kur. // İşin mi var, damın mı var, hani nen / Atılan sen, satılan sen, evet sen / Asker senden, vergi senden, oy senden / Senden olmayandan hesap sor be sor. // Emeğin çok, dermanın yok, günün dar / Oturup durmak mı? Daha ne kadar / Boğazını sıkan hain bir el var / Demirden de olsa onu kır be kır. // Yeter be, her gelen seni taşladı / Atılan taş kemiğine işledi / Uyan artık, senin kavgan başladı / Yapış bir ucundan şuna gir be gir.” ( s.149)
Yola ortanın sağından çıkmış, zamanla ortanın solunu epeyce geçip Yaşar Kemal’li, Çetin Altan’lı TİP’in en aktif üyelerinden biri olmuştur. Yoksulluktan geliyor oluşu kimseyi şaşırtmaz sanırım:
"… Babamın ölümünden sonra, ben, Abeyim ve bacım, bir hükümlüye vurulmuş zincir gibi, genç anamın boynuna takılmışız… // Sekiz yaşıma bastığım günleri hatırlıyorum. Diyarbakır’da her mümin Müslümanın olduğu gibi, bizim de bir şeyhimiz vardı. Şeyh, çok sevdiği müritlerine, dedesinin cennetteki arazisinden yer satardı. Anam Şeyh’in sevdikleri arasındaydı. // Peşin verecek paramız olmadığından, ayda beş lira takside bağlandık… Bu parayı ve aylığı iki buçuk lira olan oturduğumuz evin kirasını ödemek için, birçok işe girdik. Girdiğimiz işlerin başında asker çamaşırı yıkamak geliyordu. Çamaşır suyunu ısıtacak odun parası biriktiremediğimizden, anamla ben şehrin surları dışından, çuval çuval tezek toplar, sırtımızda getirirdik. // Akşamları rutubetten duvarları küf tutmuş kerpiç kondumuza çekildiğimizde, ben anamın, anam da benim sırtımızdaki tezek yaralarına merhem sürerdik. /../ 2 Mayıs 1966) (s.136)
“Gidiş iyi değil böyle gidemez / Dur demenin zamanıdır dostlarım / Dur deyince durmayanın burnunu / Kır demenin zamanıdır dostlarım. // Derdin derman beklediği bu ara / İrtica hortladı hem de kapkara / Kanun benim diyen hokkabazlara / Vur demenin zamanıdır dostlarım. // … // Öyle şurda burda poz vere vere / Kimse kalkıp yırtınmasın boş yere / Sefalet var, bunu görmeyenlere / Kör demenin zamanıdır dostlarım. // Ortaçağ gününde olduğu gibi / Yıldırmaz yiğidi zındanın dibi / Az da olsa memleketin sahibi / Var demenin zamanıdır dostlarım.” (s.130)
Âşık İhsanî belli bir eğitim almamıştır, okuma yazmayı kendi kendine öğrendiği söylenir kayıtlarda. Demek ki kendi kendini yetiştirmiş bir ozan ve aynı zamanda entelektüel çevreye kendini kabul ettirmiş… Yazımıza kaynak olan Âşık Sinem Bacı’nın derlediği kitaba Turhan Selçuk çizgileriyle katkıda bulunmuş, Nimet Arzık bir yazı yazmış, Çetin Altan’ın da Akşam gazetesindeki 10 Mart 1966 tarihli ozan hakkındaki yazısından alıntı yapılmıştır.
“… Bizleriz adına emekçi denen / Sermaye gücünü sırtüstü yenen / Altı kıta dört bucakta söylenen / Şarkı türkü gibi dilde biz varız. /…/ Sınır, sınıf ayırımı dışında / Dinli dinsiz birleşmenin derdinde / Güneşin altında suyun başında / Yemişi bol olan dalda biz varız /…/ Adım adım omuz omuz yan yana / Varmak için yaşamanın tadına / Yeryüzünü sosyalizm adına / Zapt etmeye giden yolda biz varız!” (s.171)
“Yazacağım, bu can tende / Durana dek yazacağım / Eşitsizlik zincirini / Kırana dek yazacağım! /…/ Ağalığın çöküşünü, / Gür suların akışını, / Fakirliğin kalkışını / Görene dek yazacağım! / Sorumluyum ben çağımdan / Düz ovamdan, dik dağımdan / Sömürgeni toprağımdan / Sürene dek yazacağım. (s.114)
Bir zamanlar destancılar gezerdi sokaklarda; Hz. Ali Cenkleri, Köroğlu, Arzu ile Kamber, Yusuf ve Züleyha adlı kitapları satarlardı. Sanırım onların son zinciri Âşık İhsanî ve Güllüşah kitaplarıdır. Bir dönem eşi de olan Güllüşah’la birlikte konserler de veren asıl adıyla İhsan Sırlıoğlu 2009 yılında aramızdan ayrılmıştır.
Zaman zaman bu dünyadan göçmüş, hâlâ saygıyla andığımız, kadim dost dediğimiz emektar insanları, düşüncesi uğruna bedel ödemiş büyüklerimizi de anımsamakta yarar var sanırım.
(Dünden Bugüne Aşık İhsanî, Derleyen: Aşık Sinem Bacı, MAY Yayınları, İstanbul, Nisan 1976)
Evrensel'i Takip Et