Sizin operasyonunuzun adı ne?

Memleketimizde yalnızca yıllar içinde değişen “operasyon” isimleri ile değişen siyasi iklimi değerlendirmek mümkün olur sanırım. Bundan 25 yıl önce 19 Aralık 2000’de hapishanelerde F tipi uygulamasıyla gerçekleşecek tecride karşı başlatılan açlık grevlerinin sonlandırılabilmesi için görüşmeler hâlâ sürerken başlatılan operasyonun adı “Hayata Dönüş” idi örneğin, hayat değil ölüm kusan bir katliamın adı ile hakikat arasındaki bu inanılmaz tersine bükme halinde hakikat bükücülüğünü yeni yeni hissettiğimiz günlerden geçiyorduk. Biraz mahcubiyet de var mıydı bu bükmede emin değilim.

Türkiye İnsan Hakları Vakfının günlük dokümantasyon verilerinin sonuncusunda daha önce duymadığım bir operasyon ismiyle karşılaşınca aklıma geldi yeniden. Paylaşılan bilgiye göre adı Gürz-46 operasyonuymuş: “İçişleri Bakanlığı 18 Şubat 2025 tarihinde yaptığı açıklamada son 5 günde 51 ilde (Adıyaman, Adana, Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Ankara, Antalya, Ardahan, Bayburt, Balıkesir, Bingöl, Bitlis, Bursa, Bolu, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Elâzığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkâri, Hatay, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kars, Karaman, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Sakarya, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ, Yozgat ve Van) düzenlenen Gürz-46 operasyonlarında 282 kişinin örgüt üyesi olma, örgüte finans sağlama, eylemlere katılma, örgüt propagandası yapma iddialarıyla gözaltına alındığını açıkladı.” *

Adında 46 sayısı olunca, öncesinde 45 tane daha olmalı diye düşünüp, bu operasyon adını bu zamana kadar duymadığım için çok utandım. Tabii dikkatimi çeken, bu kez hayli tarihi bir silahın adıyla tanımlanması oldu operasyonun. Epeydir operasyonun adıyla niteliği bir hakikat bükücülüğe işaret ederken, bu kez neredeyse tüm şehirlerden 282 kişinin gözaltı için verilen operasyon adı, ismiyle müsemma gibi görünüyor. Gerçi Orta Çağ’dan kalma ve hayli öldürücü bir silahla tanımlanması ürkütücü olsa da aynı anda yüzlerce insana yönelik gözaltı uygulamasının kendisi de ürkütücü zaten. Ancak bu sayılar, son zamanlarda verilere baktığımızda, her seferinde 300-500 gözaltıyla karşılaştığımız “örgüt üyeleri” bir yandan da hayli örgütlü bir toplum olduğumuzu gösteriyor. Örgüt nedir, ne yapar diye sormayın, işini istemekten, insanca ücret talebine, zeytin ağacını korumaktan, kırmızı pullu alabalığın peşine düşmeye ve hatta sosyal medyada ses çıkartmaya her biri terör faaliyeti kapsamında değerlendirilebiliyor. Örgüt üyesi olmaktan yargılanan hakkında tahliye kararı veren hakim olmak da açılan HSK soruşturmasıyla nereye gider belirsiz.

Adını henüz öğrenemediğimiz ve aynı tarihli bir başka operasyon daha oldu. Halkların Demokratik Kongresine yönelik İstanbul merkezli bir soruşturma kapsamında olduğu iddia edilen, 9 ilde yapılan ev baskınlarında aralarında farklı siyasi partilerin üye ve yöneticileri, sanatçılar ile 4 gazetecinin de olduğu 52 kişi gözaltına alındı. Belki bu operasyonun da bir adı vardır, hatta numarası... Gerçi isimler değişiyor ve sertleşiyor gibi görünse de son zamanlarda olanlara baktığımızda bir sonraki benzer operasyonun adının da Barış-102 olduğunu öğrenebiliriz birdenbire. Bükme yerine sertleşme tercih edilirse Havan veya Tank da bir seçenek tabii.

* https://tihv.org.tr/gunluk-ih-raporlari/18-subat-2025-gunluk-insan-haklari-raporu/

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Dört yılda 750 bin yeni çocuk işçi

Dört yılda 750 bin yeni çocuk işçi

Bizzat Erdoğan’ın, pandemiyi ‘üretim ve lojistik üssü olma fırsatı’ olarak işaret ettiği 2020’den bu yana ucuz emek eksenli dönüşümün çarpıcı sonuçları ortaya çıkıyor. ‘Üretim, ihracat’ gibi sloganlarla pazarlanan dönüşüm, çocuk emeğini de başta sanayi olmak üzere sermayenin hizmetine sundu. Bu dört yılda 750 bin çocuk daha resmi rakamlara işçi olarak geçti.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Gençlerin sokak eylemlerine atıfta bulunan Bahçeli, "Öğrencinin yeri okuldu, sınıftır, kütüphanedir" dedi.

Evrensel'i Takip Et