Almanya seçimlerine iki gün kala durum

Fotoğraf: Halil Sağırkaya/AA
Avrupa’nın en büyük ülkesi Almanya, iki gün sonra erken genel seçimler için sandık başına gidiyor. 59.2 milyon seçmenin çağrılı olduğu seçimlerden çıkacak tablo önümüzdeki dönem için oldukça önemli olacak.
6 Kasım’da hükümetin dağılmasıyla başlayan seçim kampanyasının asıl belirleyici konusunun göçmenler ve mülteciler olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Hükümet ve muhalefet partilerinin çoğu, “illegal göçle mücadele” adı altında yaptıkları propaganda kapsamında ülkenin diğer temel sorunlarını arka plana atmayı başardılar.
Artan hayat pahalılığı, yoksulluk, yüksek kiralar, düşük ücretler, ekonomideki durgunluk, emeklilikteki yoksulluk, silahlanma, dış politika, eğitim, sağlık gibi alanlardaki devasa sorunlar konusunda partilerin çoğunun söyledikleri birbirine yakındı. Bu nedenle aynı şeyleri söyledikleri konuları yüzeysel geçtiler. Denilebilir ki sermaye partileri ilk kez bu seçimlerde halkın yaşadığı gerçek sorunların üzerini örtmeyi kısmen başardılar.
Bunda Magdeburg, Achsaffenburg ve en son geçen hafta Münih’te gerçekleşen terör saldırılarının payı büyük oldu. Seçim kampanyasının ortasında Afganistan ve Suudi Arabistan’dan gelen kişilerin yaptığı terör saldırıları toplumda zaten var olan korkuları daha da güçlendirdi.
Terör saldırılarının etkisiyle mecliste grubu bulunan partiler göç ve mülteciler konusunda birbiriyle yarıştılar. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin söylem ve eylemleri, toplumda var olan korku ve endişeler nedeniyle yüzde 20’ye varan oranda karşılık bulunca, diğer partiler de “oy pastasından” pay almak için göçmen ve mülteci düşmanlığı korosuna katıldılar.
Ekonomik, sosyal ve politik alanda sermayenin has partileri arasında süren sert yarışa karşı farklı şeyler söyleyen ya da söylemeye çalışan Sol Parti (Die Linke) son haftalarda sürpriz şekilde oylarını arttırmaya başladı. Geçtiğimiz yıl haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ancak yüzde 2.7 oy alabilen, anketlerde uzun süre yüzde 5 barajını geçmesine şans verilmeyen Sol Partinin oyu, hafta başında yayımlanan anketlere göre yüzde 7-9 arasına kadar yükselmiş görünüyor. 18 yaş altı gençler arasında Sol Parti birinci görünüyor.
Anketlerdeki verilerin gerçek olup olmadığını pazar akşamı göreceğiz. Ancak Sol Partideki üye sayısındaki rekor artış da göz önünde bulundurulduğunda, aşırı sağın yükselişine tepki olarak, özellikle gençlik arasında örgütlenme isteğinin büyüdüğü söylenebilir. Genel olarak kutuplaşmanın arttığı ülkede sağ güçlenirken “sol”un hiç güç kazanmaması normal değil ebette. Özellikle de Almanya’da.
Yüzde 5 barajının altında kalacağına kesin gözüyle bakılan bir partinin kısa sürede oyunu azımsanmayacak düzeyde arttırma eğilimine girmesi, doğru bir siyasi çizgide kalındığı takdirde güç kazanmaya devam edeceğini de gösteriyor. Maddi koşullar buna uygun. Mevcut Sol Partinin bunu başarıp başaramayacağı ise ayrı bir tartışma konusu.
Bu arada, Sol Partiden ayrılanların kurduğu Sahra Wahenknecht İttifakı (BSW) zayıflamış görünüyor. İlk kurulduğunda oyu yüzde 8-9 arasında görünen bu parti de göçmenler ve mülteciler konusunda sermayenin diğer partilerinin söylemlerini kullandı. En son AfD ile birlikte mecliste aynı yönde oy kullanması ise inandırıcılığını azalttı. Son anketlere göre yüzde 5 barajını aşması zor görünüyor. Üzerine oturduğu “muhafazakar sol” çizginin karşılığının güçlü olmadığı anlaşılıyor.
Pazar günü sandıktan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) partilerinin birinci çıkacağı az çok kesin görünüyor. Bu da bir sonraki hükümetin, bu partilerin adayı Friedrich Merz’in başbakanlığında kurulacağı anlamına geliyor. En güçlü koalisyon ortağı adayı ise SPD. Burjuvazi de başından beri bu iki partinin yeniden hükümet kurmasına yatırım yapmıştı.
Ancak ülkenin içinden geçtiği süreç ve karşı karşıya olduğu sorunlar, bir sonraki hükümetin işinin hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. Sermaye örgütleri, ekonomideki daralmaya bağlı olarak sürekli feragat edilmesi gereken sosyal hakların listesini çıkarıyor. Sendikalar, faturanın ağır olmaması için önlem almanın hesabını yapıyor. 15 Mart’ta değişik merkezlerde büyük eylemler yapacak.
Mecliste kaç partinin grup kuracağından, hükümetin hangi partilerden oluşacağından bağımsız olarak, önümüzdeki dört yıl Almanya’da pek çok açıdan daha sert bir süreç yaşayacak gibi görünüyor. Oy hakkına sahip bir milyondan fazla Türkiye kökenli seçmenin bu nedenle savaşa, silahlanmaya, sosyal kısıtlamalara, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı oy kullanmaları büyük bir önem taşıyor.
Çünkü bu seçimler ülkedeki güç dengelerinin şekillenmesi açısından “tarihi” olma özelliği taşıyor.
Evrensel'i Takip Et