Sistemin üzerindeki çilek: Poku

Fotoğraf: İsa Terli/AA
Merakımdan AZ Alkmaar’ın genç Belçikalı teknik direktörü Maarten Martens’in Alkmaar’da oynanan bir önceki maçtan önce yaptığı basın toplantısını izlemiştim. Basın toplantısına 20 yaşındaki stoper Wouter Goes da katılmıştı. Bir gazeteci Martens’e, Goes’un gelişimini ve ne gibi eksiklikleri bulunduğunu sordu. Martens bu gazeteciye uzun uzun Goes’un geliştirmesi gereken birçok konu bulunduğunu izah etti.
Benim için bu basın toplantısını izlemek başlı başına öğretici bir tecrübe oldu. Zira gazetecisi, teknik direktörü ve futbolcusu; kimse sonuçla ilgili değildi, herkes konuya bir süreç, eğitim süreci olarak bakıyordu.
Martens’e yöneltilen bir soru konuya süreç olarak bakıldığının zirvesiydi kanımca. Mealen şöyle bir soru sordu gazeteci Martens’e. “İlk oynadığınız Galatasaray maçından sonra (burada UEFA Avrupa Ligi gruplarında oynanan ve 1-1 sonuçlanan karşılaşmayı kastediyordu) takım gelişebildi mi acaba? Bunu yarın sahada görebilecek miyiz?”
Bir de bizim basın toplantılarını ve sorulan soruları düşünelim. Türkiye’de kimse süreçle ilgili değil. Herkes sonuçla ve ondan daha çok da “zafer”le ilgili. Çünkü çoğu insan Türkiye’de konuya AZ’nın toplam değeri kaç, Galatasaray’ınki kaç sorusu üzerinden para temelli bakıyor. Varılan sonuç da hep aynı oluyor: Karşılaşılan takımlar ya köy takımı, ya da dev.
Görüldüğü gibi dün İstanbul’da karşı karşıya gelen iki takımın kendi ülkesinde soluduğu iklimler ve anlayışlar çok farklı.
AZ ile Galatasaray arasındaki derin fark
Bu farkı radikal biçimde gösterebilmek ve Galatasaray’ın nasıl bir takıma elendiği konusunda daha net bir fikir vermesi için dün maça ilk 11’de başlayan AZ oyuncularının yaşlarını, bir önceki takımlarını ve uyruklarını bir liste halinde vermek istiyorum.
Adı ve Soyadı |
Pozisyon |
Yaşı |
Bir önceki takımı |
Uyruğu |
R. Jayden Owusu-Oduro |
Kaleci |
20 |
AZ altyapısı |
Hollanda |
Wouter Goes |
Stoper |
20 |
AZ altyapısı |
Hollanda |
Alexandre Penetra |
Stoper |
23 |
Famalicão |
Portekiz |
David Møller Wolfe |
Sol bek |
22 |
Brann |
Norveç |
Seiya Maikuma |
Sağ bek |
27 |
Cerezo Osaka |
Japonya |
Peer Koopmeiners |
Orta saha |
24 |
AZ altyapısı |
Hollanda |
Kristijan Beliç |
Orta saha |
23 |
Partizan |
Sırbistan |
Sven Mijnans |
Orta saha |
24 |
Sparta |
Hollanda |
Mayckel Lahdo |
Kanat forvet |
22 |
Hammarby |
İsveç |
Ernest Poku |
Kanat forvet |
21 |
AZ altyapısı |
Hollanda |
Troy Parrott |
Santrfor |
22 |
Tottenham |
İrlanda |
Bu listeye ilaveten oyuna sonradan dahil olan beş AZ oyuncusundan ikisinin, 19 yaşındaki Kees Smit ile 22 yaşındaki Zico Buurmeester’ın da AZ altyapısı ürünü olduğunu söylemek istiyorum. Görüldüğü üzere dün Galatasaray’a karşı mücadele eden 16 futbolcudan altısı AZ altyapısı mezunuydu.
Bu tabloya AZ’nin teknik direktörü Martens’in takımın başına altyapı takımını 2023 yılında UEFA Gençlik Ligi’nde şampiyon yaptıktan sonra geçtiğini de eklemek istiyorum. (AZ finalde Hırvatistan temsilcisi Hajduk Split’le karşılaşmış ve Poku’nun iki gol attığı maçta kupaya 5-0’lık sonuçla ulaşmıştı. Merak edenler için buraya bir link bırakıyorum. )
Son olarak iki takım arasındaki farkı ortaya koyabilmek için son bir şey söylemek istiyorum. AZ’nin sahaya çıkan ilk 11’inin yaş ortalaması 22,6 yıldı. Buna karşın Galatasaray’ın sahaya çıkan ilk 11’inin yaş ortalaması ise 27,7’ydi. Yani Galatasaray rakibine göre yaşça toplam 56,1 yıl daha yaşlıydı.
Bunları üst üste koyunca Galatasaray’ın bir sistem takımı olan AZ Alkmaar’a elenmesi bence oldukça normal. Bunu normal bulmayanlar konuya muhtemelen sistem değil, isimler ve para üzerinden bakacaklardır. Ben böyle yapmayacağım. Konuya sistem üzerinden bakmaya çalışacağım.
Sistem olarak baktığımda iki takım arasında oynamaya çalıştıkları futbol açısından şu farkları görüyorum.
AZ’nin futbol anlayışı
- AZ ön alanda Liverpool gibi sprint atarak baskı yapan bir takım. Bu da rakiplerinin hata yapma olasılığını yükseltiyor.
- AZ’de iki bek, Maikuma ve Wolfe attıkları sprintlerle her hücumu destekliyorlar.
- AZ merkezde başlayan hücumu ikinci bölgede kanatlara yönlendiriyor. Böylece beklerin de destekledikleri bu hücumlar sırasında kritik bölgelerde kolayca sayısal üstünlük sağlıyorlar.
- AZ’de bireysel yetenekle başlayan hücumlar bile sonraki sekanslarda kolektif bir şekle bürünüyor.
- AZ hızlı koşuları ödüllendiren paslarla rakip ceza sahasına kolayca girebilen bir takım. Gözleri kapalıyken ezbere yaptıkları hücum setlerine sahipler.
Kısaca AZ Hollanda futbolunun DNA’sını oluşturan kolektivite zihniyetiyle oynayan bir sistem takımı.
Galatasaray’ın futbol anlayışı
- Hücumlarda temel hedef savunma arkasına koşu yapan oyuncuları topla buluşturmak.
- Bu nedenle hücumlar genelde bireysel çabalar üzerinden spontane biçimde dikine veya uzun paslarla başlıyor.
- Bu da oynanan oyunu kolektif esasa dayalı olmaktan çıkarıyor.
- Bir diğer hücum şablonu da rakip ceza sahasına top şişirmek. Burada temel hedef dikine yükselme kapasitesi olan Victor Osimhen üzerinden kafayla gol aramak. (Osimhen dün AZ kalesine yedi şut çekti. Bunların dördü kafaylaydı. Bu dört kafa vuruşunun üçü AZ kalecisi tarafından kolayca kurtarıldı.)
- Galatasaray’da genelde kaleyi gören şut çekiyor. Bunun sonucunda da Galatasaray maç boyunca rakip oyuncular tarafından bloklanan çok sayıda şut atıyor. (Dün Galatasaray’da Barış Alper Yılmaz dört, Gabriel Sara ve Osimhen ise birer bloklanan şut attılar.)
Kısaca Galatasaray hücumda ne yapacağı kolayca tahmin edilen, savunmada ise bütün oyuncularının üzerlerine düşen görevlerin tamamını yerine pek getiremediği bir takım profiline sahip.
AZ’nin klasik set hücumları
Analizde AZ’li futbolcuların gözleri kapalı biçimde uyguladıkları ve beklerinin de katıldığı setlerden sadece iki örnek vermekle yetineceğim.
İlk örnek. Dakika 26,40. AZ kalecisi Owusu-Oduro topu ileriye yüksek vuruyor. Bu topa Abdülkerim Bardakcı ve Parrott beraber yükseliyor. Topa Bardakcı vuruyor, ama istediği gibi değil. Top soldaki Ernest Poku’ya gidiyor. Merkeze dönen Poku sol kanat forveti Lahdo’ya oynuyor. Bu sırada sağ bek Maikuma hücuma katılıyor. Böylece AZ 5’e 4 hücuma çıkıyor. Galatasaray’da geride sadece savunma hattı (Carlos Cuesta, Davinson Sànchez, Bardakcı ve Elias Jelert) var.
AZ’nin rakip kaleye şutla sonuçlanacak bir hücuma bakıyoruz. Bardakcı’nın kafa topunu kazanan Poku merkeze yöneldikten sonra sol kanat forveti Lahdo’yu topla buluşturmak üzere. Bu hücumda Barış’la marke ettiği Wolfe’nin koşu başlangıçlarına da dikkat ediyoruz.
Sağ kanat forvet Poku’nun merkeze kıvrıldığı ve sağ bek Maikuma’nın katıldığı hücumu sol bek Wolfe de destekliyor. Topla bir süre mesafe kat eden Lahdo sol öne doğru oynuyor. Oraya Parrott ve Wolfe hareketleniyor.
Altı saniye sonrası. Lahdo sol öne hareketlenen Parrott’a oynuyor. Onu yaptığı koşuyla Wolfe destekliyor. (Bu altı saniyede Wolfe koşuya beraber başladığı Barış Alper Yılmaz’a yaklaşık beş metre fark atmış durumda.)
Parrott Sànchez ve Yılmaz’ın arasından, koşusunu sürdüren Wolfe’ye veriyor topu. Wolfe topu önüne alırken bu hamlesiyle kolayca Cuesta’dan da kurtulmuş oluyor.
İki saniye sonrası. Parrott’ın pasıyla buluşan Wolfe, Cuesta’dan sıyrıldıktan sonra Galatasaray kalesine yöneliyor. Bu sırada hücumu destekleyen dört AZ futbolcusu var. Onların karşısında ise sadece Jelert bulunuyor.
Wolfe sol çaprazdan Galatasaray kalesine yöneliyor ve ardından da vuruyor. Günay Güvenç Wolfe’nin bu şutunu iki hamlede kontrol etmeyi başarıyor.
İki saniye sonrası. Wolfe şutunu atmış durumda. Günay Güvenç bu şutu iki hamlede kurtaracak.
Burada gördüklerim şöyle:
- Poku’nun merkeze kıvrılması ve Maikuma’nın hücuma katılmasıyla AZ 5’e 4 sayısal üstünlük elde ediyor.
- Jelert pozisyon itibariyle Maikuma’ya yöneliyor. Ancak pozisyon itibariyle Maikuma’yı marke etmesi gereken Roland Sallai kadrajda değil.
- Wolfe ve onu tutması gereken Barış Alper Yılmaz aynı anda koşmaya başlıyorlar. Ancak Wolfe Yılmaz’a yaklaşık 5 metre fark atıyor.
- Barış Alper Yılmaz daha sonra Wolfe’yi tamamen bırakıyor. Böylece hücumu destekleyen Wolfe hiç rahatsız edilmeden Cuesta’dan sıyrılıp Günay Güvenç’le karşı karşıya kalıyor.
- Wolfe şutunu atmaya hazırlanırken Galatasaray ceza sahasında aktif dört AZ oyuncusu görülüyor. Bunlar soldan itibaren Poku, Lahdo, Buurmeester ve Maikuma.
- Galatasaray’da ise bu dört AZ’li karşısında sadece tek savunma oyuncusu, Jelert var. O da sadece Maikuma’yı kapatmayı başarıyor. Diğer üç futbolcu ise boş durumda.
- Sara bir şekilde geri dönmeyi başarıyor, ama aktif değil, hiçbir AZ oyuncusunu tutmayı başaramıyor. Torreira ise çoğu zaman yaptığı gibi geriye geç koşuyor.
- Burada dikkat çekmesi gereken en önemli fotoğraf şu: AZ’nin sol beki Galatasaray kalesine gollük şut atarken sağ beki de Galatasaray ceza sahasında. Buna karşın bu bekleri marke etmesi gereken Barış Alper Yılmaz ve Sallai ceza sahasında değil. Hatta Sallai kadrajda bile değil.
Hücumu destekleyen diğer bek
İkinci örnek. Dakika 41,46. AZ’nin taç atışıyla başlayan hücumda top havalanıyor. Bardakcı topu kafasıyla önündeki Torreira’ya aktarmak isterken zayıf bir vuruş yapıyor. Bu topu kazanan Buurmeester, Sallai’nin yaptığı hamleye rağmen sağ kanattaki Poku’ya oynamayı başarıyor. Tam bu sırada Maikuma hızlanarak hücuma katılıyor.
AZ’nin ilk golünün altı saniye öncesine bakıyoruz. Top Poku’da. Karşısında Jelert var. Poku’yu Maikuma destekliyor.
Poku’ya doğru gelen topa Jelert yatarak müdahale etmek istiyor. Ancak dokunmayı başaramıyor. Böylece Poku kolayca Galatasaray ceza sahasına giriyor. Karşısında Bardakcı var. Ancak Maikuma da Poku’nun arkasından ceza sahasına girince Bardakcı iki AZ’li oyuncu karşısında kalmış oluyor.
Üç saniye sonrası. Poku ceza sahasında, hemen arkasında bu hücumu destekleyen AZ sağ beki Maikuma var. Onun bu çabası üç saniye sonra takımına bir gol kazandıracak.
Poku soluna dönüp topu Maikuma’nın önüne bırakıyor. Bu sırada Sara topa ayağını sokmaya çalışıyor. Ancak Sara’ya çarpan top birinci AZ golü olarak Galatasaray kalesine yöneliyor.
Burada gördüklerim ise şöyle:
- Savunmada ilk hatayı zayıf bir kafa vuruşu yaparak topu Torreira’ya aktaramayan Bardakcı yapıyor.
- Sallai tek hamlesini Buurmeester’ı durdurmak için kullanıyor, başarılı olamayınca AZ hücumuna reaksiyon veremiyor.
- Benzer biçimde Jelert de topa yatarak hamle yapıyor, ancak Poku ondan daha hızlı. Bu hamleden sonra Jelert de oyundan düşüyor.
- Burada oyundan düşen iki Galatasaraylı varken asıl reaksiyon vermesi isimler Sara ve Torreira. Ancak ikisinin de koşu kalitesi iyi değil. Sara bir şekilde reaksiyon vermeye çalışıyor, ancak yaptığı hamle gole sebebiyet veriyor. Torreira ise gol anında kadrajda bile değil.
Her iki örnekte de görüldüğü gibi AZ’nin bekleri sadece hücuma katılmakla yetinmiyorlar. Daha fazlasını yapıyorlar.
Değerlendirme
Türkiye’de koşu mesafelerine önem veren bir grup var. Evet koşu mesafesi önemli bir parametre olmasına karşın oyup biteni tamamen açıklamak için de çok yetersiz. Örneğin UEFA verilerine göre Galatasaraylı futbolcular dünkü maçta toplam 109,6 kilometre mesafe kat ederken AZ’nin koşu mesafesi 106,6 kilometrede kaldı. Sadece koşu mesafelerine önem vermiş olursak AZ’nin maçta 3,20 gol beklentisi yarattığını nasıl açıklayabiliriz?
Kanımca asıl mesele koşu mesafesi değil; sprintler ve yüksek hızda yapılan koşular. Dünkü maça ilişkin her iki takımın sprint mesafeleri ve sayıları hakkında elimde yeterince veri yok. Ancak buraya koyduğum iki örnekte de Galatasaraylı futbolcuların AZ’li rakiplerinin yaptığı yüksek hızda koşulara ve sprintlere reaksiyon veremediğini gösterdiğimi düşünüyorum.
İlk örnekte Galatasaray’ın en atlet ikinci oyuncusu olduğu düşünülen Barış Alper Yılmaz’ın Wolfe’ye nasıl geçildiğini, artı Yılmaz’ın koşu eylemine son verdiği anda Wolfe’nin koşusunu nasıl devam ettirip Günay Güvenç’le karşı karşıya kaldığını görmüştük. İkinci örnek de ise farkı yaratan Poku ve Maikuma’nın attıkları sprintlerdi, özellikle de Maikuma’nın. Jelert oyundan düştükten sonra Galatasaraylı hiçbir futbolcu Poku ve Maikuma’nın koşularına yanıt veremedi. Bu da kanımca AZ golüne yol açan birincil nedendi.
Pastanın üzerindeki çilek
Tam burada Poku’ya bir parantez açmak istiyorum. AZ’nin oynadığı sistem oyununun üzerindeki çilek olduğunu düşündüğüm Poku maçta sadece 38 topa dokundu. Ancak attığı yedi şut, verdiği iki kilit pasın yanı sıra top sürmede 4/3 başarı sağladı. Ayrıca girdiği yedi ikili mücadelenin beşini kazandı.
Maça etki eden bir numaralı isim olan Poku henüz 21 yaşında. Birkaç yıl içinde onu farklı yerlerde görmeye hazırlanabiliriz. (Poku bana, 2021-2022 sezonunda Galatasaray’ı 5-1 ve 2-1’lik sonuçlarla UEFA Şampiyonlar Ligi play-off’unda eleyen PSV Eindhoven’daki Cody Gakpo’yu hatırlattı. Gakpo futbol hayatını şimdi Liverpool’da sürdürüyor.)
Galatasaray’da ise Poku’ya emsal tek bir oyuncu yoktu. Poku’ya en yakın örnek sayılabilecek Barış Alper Yılmaz maçı birisi isabetli altı şut, üç kilit pasla tamamladı. Yılmaz ikili mücadelelerde 12’ye 5, top sürmede ise 4’te 1 başarıyla oynadı.
Tartışma
Burada AZ’nin niçin son ana kadar sistem içinde kalmaya devam ederken Galatasaray’ın daha çok spontane biçimde hücum ettiğini de tartışmamız gerekiyor.
Kanımca bunun temel nedeni Galatasaray’ın beraber çalışma süresinin yetersizliği. Bundan kastım şu.
Galatasaray’ın dün sahaya çıkan ilk 11’inde oynayan futbolcuların beşi (dördü yaz döneminde, biri kış döneminde) transfer döneminde geldi. Ancak hiçbiri takımla uzun süreli kamp yapmadı. Beşi de kendisini bir anda yoğun bir maç temposunun içinde (haftada iki maç) buldu.
Bu yoğun maç temposu aynı zamanda Galatasaray’ın çoğu karşılaşmaya sadece tek taktik antrenman yaptıktan sonra çıkması anlamına da geliyor.
Çalışılmış hücum setleri, takım halinde belirli hücum setlerini oynama ise çok daha fazla antrenman ve antrenman süresi gerektiriyor. Bu olmadığında her futbolcu Galatasaray’a gelirken yanında taşıdığı futbol işletim sistemi üzerinden oynamaya çalışıyor.
Bunun tek istisnası Galatasaray’ın Tottenham karşılaşması öncesinde ligde bay olduğu için maç yapmaması, dolayısıyla bolca antrenman yapma fırsatı bulmasıydı. Bir haftalık yoğun bir çalışmanın ardından Galatasaray’ın Tottenham karşısında oynadığı futbol kanımca iyi çalışılması durumunda Galatasaray’ın nasıl oynayacağı konusunda bize belirli bir fikir veriyor.
Galatasaray’ın spontane oynama tarzı şayet, artık ana kulvar olarak sadece Süper Lig’in elde kaldığı, başka bir deyişle iki lig maçı arasında takımın bütün hafta boyunca çalışma imkânı bulacağı süreçte de devam ederse Galatasaray’ın iyi çalışmadığı ve çalıştırılmadığı düşüncesi akla gelmelidir.
Sonuç
Kanımca Galatasaray’ın UEFA Avrupa Ligi’nden elenmesi bize net biçimde şunu bir kere daha gösterdi: Toplama takımlarla Avrupa’da başarılı olmak mümkün değil. Sadece bir yere kadar gidilebilir, ancak kalıcı başarı elde edilemez.
Bunun dışında Galatasaraylı oyuncuların en başından beri AZ eşleşmesini çok ciddiye almadıkları yolunda da bir görüşe de sahibim. Neden, futbolcuların yolun sonuna kadar gidemeyeceklerini düşünmeleri olabilir. Bilmiyorum.
Bana öyle geliyor ki Galatasaraylı futbolcular belirli bir süreçten sonra daha çok lig odaklı yaşadılar. Bunu Pazartesi günkü Fenerbahçe maçında yakından test etmek fırsatı bulacağız.
Evrensel'i Takip Et