23 Şubat 2025

Antep’te tekleyen çarklar işçileri tetikliyor

Antep’te tekstil işçileri ücretlerinin, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için şubat ayının başında direnişe geçti. Antep Valisi Kemal Çeber işçilerin eylemlerine getirdiği yasaklamaları savunurken “Önceliğimiz çarkların dönmesi” diye açıklama yaptı. “Tekliyor işte çağın çarkına okuyan çark/Ve durdu muydu bir gün bu kör, avara kasnak.” Can Yücel şiirindeki gibi Başpınar OSB’deki işçilerin direnişi tekstil patronlarının çarkını tekletince birden “Allah’ın verdiği” zenginlikleri akıllarına geldi. Avara kasnak bir kayış tarafından çevrilen, tahrik eden ve tahrik edilen kasnak arasında bulunan kayışın gerilmesini ve bu sayede sürtünme kuvvetini artırarak daha fazla güç artırılmasını sağlayan mekanizmanın ana parçasıdır. Üç kasnağın bulunduğu bir mekanizmada bir kasnak tahrik edilen, biri tahrik eden ve sonuncusu bu üçgenden kaçarcasına kayışı geren avara kasnaktır. O yüzden kör kasnağa, kör dişli de denir. İşte bu dişlilerin ivmesini artıran dişlilerden olan Antep tekstil işçileri de işi durdurunca; sermaye için ayağa kalktı valisi, kolluğu, savcısı ve sonunda kentteki emek mücadelesini sürükleyen sendikanın (BİRTEK-SEN) Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı.

Tekstildeki krizin yükü de iş cinayetleri de işçiye

Dünyanın en büyük beşinci tekstil üretici ve ihracatçısı konumundaki Türkiye, AB hazır giyim ihracat pazarının ikinci en büyük tedarikçisi. Aynı zamanda Türkiyeli kapitalistler daralan pazara rağmen 2023 yılında Eski Doğu Bloku, Asya ve Türk Cumhuriyetlerine tüm zamanların en yüksek ihracatını gerçekleştirdi. Tekstil sektörü 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10 gerileme ile 11.6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiş. Tekstil ve ham maddeleri sektörü Türkiye’de; kovid-19 pandemisi, Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik ve değer zincirlerinde yaşanan sorunlar, enerji maliyetlerinde artış ve küresel iktisadi durgunluk nedeniyle olumsuz etkilendiği bir dönemde. Sektörün daralma sonrası işçi ücretlerindeki temel stratejisi, azalan kârın ve maliyetin yani krizin yükünün işçilere yüklenmesi. Tekstil patronları imkanları dahilinde üretimi enerji ve işçilik maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelere kaydırarak daha yüksek kâr ve satış hedefliyor. En fazla tercih edilen ülkelerden birisi, ABD ile serbest ticaret anlaşması bulunan Mısır. Burada faaliyet gösteren yaklaşık 35’ten fazla Türk tekstil şirketi, 1.5 milyar dolarlık yatırımla ülkenin tekstil ve konfeksiyon pazarının üçte birini yönetiyor ve yeni yatırımlar da yapıyor. Sektör uzun sürelerle çalıştırma, esnek, güvencesiz, çocuk, kadın ve göçmen emeğinin yanı sıra kayıt dışı ve kuralsız çalıştırma ile işçilerin ölümleri ve sakat kalmaları üzerinden de yükseliyor. İSİG Meclisi verilerine göre 2013 yılından bugüne “en az” 398 tekstil işçisi “iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş. Tekstil iş kolunda iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımına bakıldığında da; en çok ölüm nedeni olarak servis kazaları, patlama ve yanmaların oransal olarak en fazla olduğu bir iş kolu, ezilmeler de önemli bir ölüm nedeni. Servis minibüslerinin eski-bakımsız olması, fazla işçi bindirilmesi, denetimsizlik ve uygun yerde işçi indi-bindilerin yapılmaması sonucu işçi ölümleri meydana geliyor. Fabrikalarda ve atölyelerde gerekli bakım, denetim ve yenilemenin yapılmaması sonucu buhar ve yağ kazanlarının patlaması, kimyasal madde yanmaları sıklıkla yaşanıyor. Yine bakımsızlık-denetimsizlik nedeniyle makinelere sıkışma-kapılma, forklift, dok-çeker ve ağır malzeme altında kalma ile yük asansörlerine işçilerin bindirilmesi sonucu ölümler meydana geliyor. Tekstil işçisi ölümlerinin yüzde 70’i İstanbul, Tekirdağ, Bursa, Kocaeli, Gaziantep-Şanlıurfa hattı ve Denizli-Uşak-Aydın-İzmir bölgesinde gerçekleşmiş. Tekstil fabrikalarında, başlıca zararlı emisyonlar; toz, yüksek sıcaklıklar, buhar ve toksik gazlar. Tekstilde kapalı ortamlardaki hava kalitesi, termal konfor şartları sadece üretimdeki ürünün ve ham maddenin ihtiyacı için belirlenir. İşçinin çalışma ortamındaki şartlardan etkilenmesi ve sağlığı ise hiç üretim planlamasında yer almaz.

O gün boyanan kumaşın rengi akşam işçinin eve gittiğinde tükürüğündedir, kimyasalların kokusu ise hiç üzerinden eksik olmaz. Gizlenen meslek hastalıkları tekstil işçilerinde çok yaygındır.

Son on yılda Antep’te tekstilde 50 iş cinayeti

Tekstilin başkentlerinden, ‘Anadolu’ya rol model’ olan Gaziantep sanayisi de, işçilerin ölümleri ve sakat kalmaları üzerinden de yükseliyor. BİRTEK-SEN Akınal Sentetik Tekstil’de 8 yılda 9 işçinin ellerini, bir işçinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığına rağmen dayatılan yüzde 30’u kabul etmeyen işçilere savaş ilan edenler Antep Başpınar organizenin her yerine de büyük büyük tabelalarla bir özel hastanenin el mikrocerrahisi bölümünün reklamlarını asmaktan da utanmıyorlardı hem de. Bir kapitalist daima birçoklarının “Başını yiyerek” büyür! “Elini, kolunu, parmaklarını…” yiyerek büyüyor tekstil patronları Antep’te. Yine İSİG Meclisi verilerine göre en az 50 tekstil işçisi iş cinayetinde öldü son on yılda Antep’te.

Ölümüne çalışmamak için örgütlenme

Antep’te Sendika Başkanı Mehmet Türkmen tutuklanmadan önce Valilik patronların isteğiyle hukuksuzca işçi eylemlerini yasaklamıştı. Başpınar işçilerine ama genel olarak bütün işçi sınıfına verilmek istenen ‘Sefalet ve kölelik düzenine karşı başınızı kaldırmayın, eliniz, kolunuz, parmağınız kopsa da iş cinayetleri olsa da itiraz etmeyin, örgütlenmeyin’ mesajı. Ancak Mehmet Türkmen gazetemize verdiği mesajda cezaevindeki koşullarıyla ‘dışarıdaki’ fiziki sömürü koşulları kıyaslayarak işçilere “Korkmayın, kaybedecek bir şeyimiz yok içerideki koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil” diyor. Türkmen ekliyor: “Vereceğimiz yanıt bizleri köleliğe mahkum etmek isteyenlere inat, BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmektir.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et