Geçtiğimiz hafta Uluslararası Af Örgütü Britanya Şubesi 120 sayfalık bir rapor yayımladı. “Otomatik ırkçılık” başlıklı raporda, polis birimlerinin kimi verileri ve algoritmaları kullanarak ayrımcılığı daha da sistematik hale getirdiği gözler önüne seriliyor. Britanya ve birçok ülkede bu tür uygulamalar topluma, “suçu öngörme” ve “öngörüye dayalı polislik” yakıştırmalarıyla sunuluyor. Bu yakıştırmaları yapanlar, verilere ve veri analizine dayalı önlemlerin bilimsel ve etkili olduğu izleniminin doğacağını ve polisin işinin kolaylaşacağını biliyorlar.

Rapora göre, "öngörüye dayalı” polislik ülke çapında yayılmış durumda ve polis birimlerinin yaklaşık dörtte üçü tarafından uygulanmakta. En az 33 polis biriminin “öngörücü profilleme” veya “risk tahmin sistemleri” kullandığı anlaşılıyor. Coğrafi suç tahmini, profilleme, bireysel risk tahmini gibi uygulamalar yaygın olarak kullanılıyor.

Af Örgütü Britanya Şubesi basın açıklamasında polisin gerek ulusal, gerekse uluslararası insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmediği ve suç önleme gerekçesiyle sistematik ayrımcılığı olağanlaştırdığı özellikle vurgulanıyor. Rapordan çıkarılacak en önemli sonuç, “öngörüye dayalı polislik” yakıştırmasıyla yürürlüğe konulan “öngörme” teknolojisinin ayrımcı verilerle inşa edildiği ve aslında ırkçılığı güçlendirmeye hizmet ettiği.

Basın açıklamasında Şube Yöneticisi Sacha Deshmukh’un saptamalarına da yer veriliyor:

Posta kodumuz -yani yaşadığımız semt- ya da tenimizin rengi ne olursa olsun, hepimiz ailelerimizin ve üyesi olduğumuz grupların güvenli bir şekilde yaşamasını ve özgürce gelişmesini istiyoruz.

Tahmine dayalı polisiye uygulamalar insan haklarını ihlal ediyor. Bu teknolojinin bizi güvende tuttuğuna dair hiç kanıt yokken, temel haklarımızı ihlal ettiğine dair kanıtlar ise gün gibi ortada. Hepimiz, yani her birimiz bilgisayarlar tarafından üretilen risk skorlarından çok daha fazlasıyız.

Polislerin kullandığı bu teknolojilerin sonuçları var. Yarattıkları gelecek, teknolojinin komşularımızın sadece ten renklerine ya da sosyoekonomik geçmişlerine bakarak suçlu olduklarına karar verdiği bir gelecek.

Suçu tahmin etmeye yönelik bu araçlar, insan topluluklarına potansiyel suçlu muamelesi yaparak hepimize zarar vermekte, toplumu daha ırkçı ve daha adaletsiz hale getirmektedir.

Polisin bu tür teknolojileri kullanması İskoçya ve Kuzey İrlanda’da yasaklanmıştır. Hükümet, İngiltere ve Galler’de de bu teknolojilerin kullanılmasını yasaklamalıdır. Hükümet, hemen şimdi bu sistemlerin nasıl kullanıldığına dair saydamlık talep edebilir. Bu sistemlere maruz kalan kişi ve toplulukların bu sistemler hakkında bilgi sahibi olma ve bu sistemler kullanılarak alınan kararlara itiraz etme hakları olmalıdır.

Özetle, bu sistemler ayrımcı verilerle oluşturulmuştur ve sadece ırkçılığı güçlendirmeye hizmet etmektedir.

Raporda incelenen insan hakları ihlalleri üç başlıkta toplanıyor. Irkçı damgalama, adil yargılanmanın engellenmesi ve kitlesel gözetleme. Bu sistemlerin polis tarafından kullanılması, doğrudan ve dolaylı olarak ırksal profillemeye ve özellikle siyahların, Asyalıların ve yoksulların orantısız bir şekilde hedef alınmasına yol açıyor. Bu da onların daha fazla damgalanması, cezalandırılması ve polis şiddetine maruz kalması demek. Diğer yandan öngörü odaklı teknoloji, kişileri ve belirli grupları henüz ortada suç yokken hedef almakta. Bu da masumiyet karinesini ve adil yargılanma hakkını ihlal etme riski demek. Kitlesel gözetimin yürürlüğe konması ise özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve barışçıl toplanma haklarına müdahale anlamına geliyor.

Bütün bunlar ilk bakışta iç karartıcı bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görünse de, “suçu öngörme” ve “öngörüye dayalı polislik” sorunu gerçekten çok ciddi ve Britanya ile sınırlı değil. Faşizmin tarihi, faşistlerin iktidara gelmek için hep “suç” ürettiklerini ve hedef seçtikleri “suçluları” yok etme işini en iyi kendilerinin yapabileceğini iddia ettiklerini gösteriyor. 12 Eylül türü basit fişlemeler, KHK ile yapılan kapsamlı fişlemeler, teknolojik açıdan kapsamlı ve sınır tanımayan gözetlemeye dayalı “öngörüye dayalı polislik” gibi uygulamalar hepsi aynı damardan besleniyor: Devlet eliyle ayrımcılık ve sinsi düşmanlık.

Rapordaki alıntılardan biriyle bitirelim: “Bu öngörü sistemlerinin çalışma şekli, masum olduğunuzu kanıtlayana kadar suçlu olduğunuzdur. İnsanları suçlulaştırma, bu sistemlerin var olmaları için bir gerekçedir. Bu sistemler, insanların mutlaka gözetlenmeleri ve polis tarafından denetlenmeleri gerektiği varsayımına dayalıdır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et