Kamu işçileri KÇP taslağına neden karşı çıkıyor?

Fotoğraf: Evrensel 

Türk-İş ve Hak-İş önceki gün kamuda çalışan işçileri kapsayan 2025-2026 yıllarındaki ücret artışı ve öteki talepleri de içeren kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolünü (KÇP) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sundu.

Kara yolları, demir yolları, bakanlıklar, üniversiteler ve hastanelerin de içinde olduğu çok sayıda kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 600 bine yakın işçiyi ilgilendiren taslakta talepler; kamuda günlük en düşük ücretin 1800 liraya yükseltilmesi, ücretlere yapılacak zam oranları, vergi diliminin yüzde 15 olarak sabitlenmesini de kapsayan 21 maddede toplanmış.

Kamu işçileri, çerçeve protokolünde sıralanan taleplerin en başta kendilerini ilgilendirdiği halde KÇP’nin kendilerine sunulup görüşleri alınmadan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sunulmasına karşı çıkıyorlar.

Kamu işçilerinin TİS’i önceki yıllara göre bile çok önemli bir TİS’tir!

İşçilerin ağır yaşama ve çalışma koşulları katlanılmaz bir düzeye gelmiştir. Kamu işçileri bunun sendika yöneticileri tarafından umursanmaması karşısında öfkelidirler. Ama bunların da ötesinde kamu işçilerinin mücadele içindeki kesimleri, 2025-2026’yı kapsayan TİS’in önceki yıllardaki kamu TİS’lerine göre çok daha fazla önem kazandığını farkındadırlar.

Çünkü şu anda kamuda çalışan 600 bin dolayına işçiyi kapsayan TİS;

  • İktidarın Erdoğan-Şimşek programı olarak bilinen enflasyona karşı mücadele programında “emekçilerin ücret ve maaşlarının yüksekliği sebep enflasyon netice” diyen temel tutumunun; emekliler ve asgari ücretlilerin maaş ve ücretlerine yapılan zamları belirleyen ilkesinin ilk kez sendikalı işçilere dayatılacağı,
  • Kumu işçilerini kapsayan TİS’te iktidar amacına varır ve işçilerin taleplerini istediği gibi aşağı çekerse, bu yıl içinde yapılacak petrokimya, 200 bin dolayında metal işçisini kapsayacak TİS’i, ağustos ayında yapılacak 5 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emekliyi kapsayan toplu görüşmede işçi-emekçi taleplerini aşağı çekmekte dayanak olarak kullanılacağı; tersine eğer kamu işçilerinin TİS’i taleplerine yakın bir seviyede gerçekleşirse; sonraki TİS’lerin de işçiler lehine sonuçlanmasında önemli bir dayanak olacağı için önceki yıllara göre bile çok önemli bir TİS’tir!

Bu yüzden bu TİS’in önemin farkında olan kamu işçileri ve sendikacılar, Türk-İş ve Hak-İş’in hazırladığı KÇP taslağının Bakanlığa sunmadan önce işçilere sunulmamasını tepkiyle karşıladılar.

Gazetemize konuşan işçilerin tepkileri, (25 Şubat 2025 tarihli sayısında manşete de çekilen tepkileri) “Onaylamadığımız taslağı masaya koymayın” diye yansıtılmıştı.

Gazetemize konuşan bir demir yolu işçisi tüm kamu işçilerini “Eğer bize ‘Biz istedik, Şimşek programı müsaade etmedi’ diye gelirlerse yapmamız gereken Başpınar işçileri ve kısa bir süre önce grev yasağını delerek kazanan metal işçileri zaten gösteriyor…” diye uyarmıştı.

Taleplerin işçiler arasında ‘tartışılması’ sadece bir tartışma değildir!

Ancak Tük-İş ve Hak-İş yöneticileri işçiler ve mücadeleci sendikacılardan gelen tepkileri ve talepleri umursamadan hazırladıkları KÇP taslağını 27 Şubat günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sundular.

Oysa işçilerin itirazı çok temelden, toplu sözleşmede masaya getirilecek taleplerin işçiler arasında tartışılarak belirlenmesi yerine, sendikacılar tarafından kapalı kapılar arkasında belirlenmiş olmasınadır.

Bu itiraza muhtemelen sendikacılar “Hayır biz anket yaptık, işçilerin taleplerini aldık” diyeceklerdir. Ama birincisi bu anketler çok az yerde yapılmıştır ve Türk-İş’e bağlı sendikalar bu anketlere göre taslak hazırlamıştır. Türk-İş ile Hak-İş’in birlikte hazırladığı taslak ise anketlerde çıkan sonuçların oldukça gerisindedir. Daha da önemlisi burada söz konusu olan birer birer işçilerin ne istediklerini anket formuna yazmış olmaları değildir. Tersine burada söz konusu olan taleplerini işçiler arasında tartışılarak en azından işçilerin çoğunluğunun talebi haline getirecek bir tartışmanın “örgütlenmesi”dir.

Elbette burada alışkanlık olarak “tartışma” diyoruz ama buradaki tartışma bir lafla yapılandan ibaret değildir. Tersine bu tartışma işçilerin etrafında birleştiği taleplerin arkasında bir güç oluşturmasını da kapsayan bir mücadelenin örgütlenmesi faaliyetidir.

Bugün gelinen yerde bu tartışmanın elbette daha sözleşme görüşmeleri başlamadan yapılması gerekirdi. Ancak sendikacılar işçilerin böyle bir “tartışmaya” girmesini önlemeyi tercih etmişlerdir.

Ama, bugün de KÇP taslağının üstünden bu “tartışmayı” yapmak, taslak dışında kalmış önemli görülen talepleri öne çıkarırken taslaktaki talepleri savunmak için yol ve yöntemler geliştirmek, işçilerin gücünü TİS masasında hissettirecek bir mücadele çizgisine girmek önem kazanmıştır.

Ve tabii Türk-İş ve Hak-İş’in hazırladığı KÇP taslağı etrafındaki tartışmadan ders çıkarmak; petrokimya, metal iş kolları ile birer birer her iş yerindeki TİS’lerde; ağustos ayında yapılacak kamu emekçilerinin toplu görüşmelerinde talepler etrafında tartışılması, tartışmanın konunun anlam ve önemine uygun biçimde yapılması için gerekli girişimleri yapmak ayrıca önem kazınmış bulunmaktadır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, bir süredir beklenen mesajı, DEM Parti İmralı heyeti aracılığıyla duyuruldu. Öcalan, “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısı yaptı. Açıklamada Suriye’deki Kürtlerin siyasi ve askeri durumuyla ilgili bir ifade yer almadı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et