Söylenenler söylenmeyenler

Bir numaralı yetkili Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına göre iktidar teröristleri son kez uyardı, “Ya terörden vazgeçersiniz ya da taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmam” dedi ve Öcalan da bu tehdit üzerine koşulsuz olarak “PKK silahları bıraksın, Türkler ve Kürtler bin yıldır kardeştir, kardeş kardeş yaşasınlar” dedi.

Yandaş basın ve kalemşorları de bu senaryoyu pazarlamaya başladı.

Bu senaryoya inanan var mı bilmiyorum.

Bence herkes ne olduğunu, gerçeği araştırıyor. Öğrenmeye çalışıyor.

Satır aralarından anlaşıldığına, perde arkasından öğrenildiğine göre durum Erdoğan’ın ve yandaşlarının anlattığı gibi değil.

Anlaşıldığı kadarıyla PKK ve PYD ile uzun zamandır, en az bir senedir doğrudan ve dolaylı görüşmeler ve pazarlıklar sürüyor. Fakat bu sefer bir önceki gibi “açılım, barış süreci, Kürt sorununun çözümü” gibi isimler konulması ve tarafların pazarlık yaptığı görüntüsünden ve adlandırılmasından kaçınılıyor. Pazarlığın üç ana konusu var. PKK’nin silah bırakması, Kandil’in kapatılması ve kuzeydoğu Suriye’deki PYD-SDG yapılanmasının önümüzdeki süreçte durumunun ne olacağı. İktidar açıklanmamak kaydıyla PKK tarafına sözler veriyor, PKK tarafı sözlerle ilgili garantiler istiyor, garantörler öneriyor. İktidar Kürt Bölgesel Yönetimi yöneticileri, ABD ve yeni Suriye yönetimi ile bu sorunu çözmeye çalıştıklarını, bu şekilde ilerlemek istediklerini anlatıyor. İçerideki adımları, kurbağayı kaynatmak örneğindeki gibi, yavaş yavaş atacaklarını, bu adımları atarken Suriye ve Kandil’deki gelişmeleri de izleyeceklerini söylüyor. Yani öngörülen süreç en az iki, üç yıllık bir süreç.  Bu sürecin sonunda yeni bir anayasa ve Erdoğan’ın yeni anayasa ile birlikte en az iki dönem daha iktidarın başı olması isteniyor. İktidar yeni anayasa taslağına birkaç elma şekeri koyup, yukarıda sözünü ettiğim süreçle birlikte TBMM’deki oylamada DEM Parti’nin desteğini alarak 360’ı geçebilirim ve referandumda da aynı desteği sağlayabilirim diye düşünüyor. Hatta transferlerle belki referanduma dahi kalmadan 400 oyu bulabilirim diye hevesleniyor.

Bakalım süreç planlandığı gibi yürüyecek mi? DEM Parti’li Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken’in söyledikleri gibi iktidarın vakit kaybetmeden demokratikleşme taleplerini karşılayacak adımlar atması şart. İktidar tarafından demokratikleşme adımları atılacak mı, yoksa her zaman yaptıkları gibi çeşitli bahanelerle yapıyormuş gibi görünerek havanda su mu dövülecek? Binali Yıldırım’ın belirttiği gibi yargı düzeltilecek, yerel yönetimlere yetki devri yapılacak mı?

AKP yirmi üç yıllık iktidarı süresince kendilerine güvenilemeyeceğini defalarca kanıtladı.

Ulusalcılar her zamanki itirazlarına başladılar. CHP’nin sağ kanadı da ufak ufak kımıldanıyor.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan’ın dediği gibi silahların susması ve işçi sınıfı içindeki milliyetçi ön yargıların azalması işçi sınıfını güçlendirir. İşçi sınıfı ve emekçilerin birleşik mücadelesi demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması mücadelesini hızlandırır.

Biz demokratik hak ve özgürlük taleplerimizi, barışı savunmaya devam edeceğiz. Kurtuluşun kendi ellerimizde olduğunu bilerek.    

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et