Kazanamama alışkanlığı

Fotoğraf: Abdülhamid Hoşbaş/AA
Futbola sadece futbol olarak bakmaya gayret eden, oyunu fizik kalite, taktik, sistem, çalışma (antrenmanlar, setler, driller, vb.) ve yetenek seti üzerinden okumaya çalışan birisiyim.
Buraden hareketle dün Kasımpaşa-Galatasaray maçı başladığı an itibariyle gördüğüm şu oldu: Galatasaray, AFC Ajax karşılaşmasıyla her üç AZ Alkmaar maçının ilk yarılarında her ne yaşadıysa Kasımpaşa karşısında da aynı şeyleri yaşadı. Rakibinin üstünlüğünü ilk saniyeden itibaren kabul etti, karşı koyamadı. Yani bir déjà vu yaşadı ev yaşattı Galatasaray.
Bu açıkçası benim için biraz sürpriz oldu. Şundan; kısmen Galatasaray’ın Rize deplasmanında ilk yarıdaki oyununu bir kenara ayırıyorum. Bir hafta önce karşılaştığı Fenerbahçe de dahil, hiçbir Süper Lig takımı Galatasaray’ı bugüne dek böylesi zor bir durum sokmamıştı.
Kanımca başta Okan Buruk olmak üzere Galatasaray teknik heyeti için de bu biraz sürpriz olmuştur.
Burada Kasımpaşa’nın Galatasaray ceza sahasına girme sayısından, ya da Fernando Muslera’nın koruduğu kaleye çektiği isabetli şut sayısından, veya Kasımpaşa’nın ürettiği gol beklentisinden bahsediyor değilim. Bunlar sonuç.
Ben daha esaslı bir şeyden, bu sonuçlara yol açan temel nedenden bahsetmeye çalışıyorum: Kasımpaşa Galatasaray’ı maçın en başından itibaren belirli bir plan üzerinden neredeyse benzer set hücumlarıyla teslim aldı. Galatasaray ise Kasımpaşa’nın bu oyununa karşı hiçbir önlem üretemedi. Galatasaraylıların fizik, taktik ve zihin gücü, ev ödevini çok iyi çalışmış olan Kasımpaşa’ya ilk saniyeden itibaren hiç karşı koyamadı.
Kasımpaşa’nın ana stratejisi
Kasımpaşa’nın oynayacağı futbolun ipucunu maçtan önce teknik sorumlu Serhat Sütlü iki anahtar kavram eşliğinde vermişti:
- Hücumdaki etkinliklerini önlemek.
- Savunmadaki zafiyetlerini kullanmak.
Aslında burada yeni bir şey yok. Her takım rakibine karşı bunu yapmak ister. Galatasaray için burada yeni olan Süper Lig’den bir takımın bunu başarması.
Peki nasıl başardı bunu Kasımpaşa?
- Bugüne dek Galatasaray’la beraber anılan ön alan baskısını bizzat Galatasaray’a karşı yaptı. (Böylece Galatasaray’ın hücum etkinliğini minimum seviyeye indirmeyi başarmış oldu Kasımpaşa.)
- Galatasaray’ın zayıf karnı olarak belirledikleri sol koridorunu Cláudio Winck, Haris Hajradinoviç ve Mamadou Fall üçlüsüyle zor duruma düşürmek. (Böylece Galatasaray’ın savunma zafiyetini net biçimde kullanmış oldu Kasımpaşa.)
- Bu taktik planını şu yan stratejilerle destekledi.
- Kasımpaşa bu amaçla stoper Kamil Piatkowski ile 4141 formasyonun savunma önünde oynayan Gökhan Gül’ü Winck-Hajradinoviç-Fall üçlüsüne yanaştırdı.
- Bunu gerçekleştirirken kendi sağ kanadını pozisyon hazırlamak, sol kanadını ise hazırlanan pozisyonları sonuçlandırmak üzere kurguladı.
- Galatasaray savunma merkezinin kendi solundan gelişen Kasımpaşa hücumlarında biraz sola kayacağını hesap ederek sağ bek Przemyslaw Frankowski’yle sağ stoper Davinson Sànchez arasında bir koridor açmayı planladı ve bunu gerçekleştirdi.
- Böylece sol kanat forveti Josib Brekalo’ya sağdan pişirilecek hücumlarda bitirici forvet olarak kullandı.
- Kasımpaşa Galatasaray’ın iki hızlı oyuncusu Victor Osimhen’le Barış Alper Yılmaz’a fazla boşluk bırakmamak için sol bek Yasin Özcan ile sol stoper Nicholas Opoku’yu biraz geride konumlandırdı.
- Galatasaray hücumlarında neredeyse tam takım topun arkasına geçerek bulduğu her fırsatta detaylı biçimde planlanmış geçiş hücumları gerçekleştirdi. Böylece Galatasaray’ın sprint atmada sorun çeken savunma hattıyla merkez orta sahasının zayıflıklarından yararlandı.
- Bunun yanı sıra özellikle taç atışlarında eşleşme sorunu yaşayan Galatasaraylı futbolcuların zayıflıklarından yararlanmak için özel setler hazırladı.
Veriler
Şimdi bu analizimi kuramsal düzeyde destekleyen iki veri paylaşmak istiyorum.
Kasımpaşa ilk yarıda hücumlarının yüzde 42,9’unu, tüm maçta ise yüzde 42,7’sini kendi sağ, Galatasaray’ın sol kanadından gerçekleştirdi. Bu da planın işlediğini gösteriyor bize.
Kasımpaşa’nın ilk yarıda futbolcularının ortalama saha içi dağılımları gösteren aşağıdaki grafik Kasımpaşa’nın sağ bölge oyuncularının, Winck (2), Piatkowski (91), Hajradinoviç (10) ve Fall (7) ile 4141’in merkezindeki Gökhan Gül’ün (6) birbirlerine ne kadar bitişik oynadıklarını net olarak gösteriyor. Grafik bahsetmiş olduğum gibi Osimhen ve Barış Alper Yılmaz’a, kullanabilecekleri geniş boşlukları vermemek için sol bek Yasin Özcan’la (58) sol stoper Opoku’nun (20) biraz geride kaldıklarını da ortaya koyuyor.
Görsel: TOD TV
Sıfır reaksiyon
Galatasaray ise Kasımpaşa’nın bu oyun planına karşı neredeyse hiçbir şey yapamadı.
Biraz açacak olursam öncelikle Kasımpaşa’nın sağ bekini tutmakla görevli olan Roland Sallai bu vazifesini neredeyse hiç yerine getiremedi. Benzer biçimde Eren Elmalı da Fall’un sprintlerine karşılık veremedi. Bu ise Abdülkerim Bardakcı’nın kapatmakta zorluk çektiği koridorların oluşmasına yol açtı.
Yine benzer biçimde oyun içinde Hajradinoviç’le eşleşen Mario Lemina da Boşnak oyuncunun tekniğine ve bindirmelerine ciddi yanıt veremedi. Bu ise maçın ilk yarısında Galatasaray’ın savunma merkezinin sola yanaşmasına yol açarak sağ bek Frankowski ile sağ stoper Sànchez arasında Brekalo’nun kolaylıkla girip skor üretme fırsatı bulabileceği bir koridorun oluşmasına yol açtı.
Bahsetmeye çalıştığım bu iki konuyu, Galatasaraylı futbolcuların ilk yarıdaki ortalama saha içi dağılımlarını gösteren aşağıdaki grafik de çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Burada da görüldüğü gibi Sallai (7) ile Elmalı (17) birbirlerine yardım edebilecek yakınlıkta değillerdi. Tam tersine sarı çift taraflı okla belirtildiği gibi bu iki futbolcunun araları oldukça açıktı. Ayrıca grafikte Frankowski’yle (29) Sànchez (6) arasında da sarı ile işaretlediğim koridor da net biçimde görülüyor.
Görsel: TOD TV
Şimdi yazının analiz bölümünde, yukarıda bahsetmiş olduğum Kasımpaşa’nın taktik ve stratejilerini daha anlaşılır kılmak amacıyla örnekler bölümüne geçiyorum.
Ön alan baskısı
Kasımpaşa, Galatasaray’ın geriden oyun kurma problemini ortaya çıkarmak amacıyla tıpkı AFC Ajax ve Az Alkmaar’ın yaptıkları gibi maça güçlü bir ön alan baskısıyla başladı. Bu baskı sayesinde birçok kez tehlike ürettiği gibi Galatasaray’ın topla oynama kapasitesini de radikal biçimde aşağıya çekmiş oldu.
Buraya Kasımpaşa’nın yaptığı ön alan baskısı sayesinde ürettiği tehlikeli pozisyonları göstermek amacıyla iki örnek alıyorum.
Lemina’nın hatası
Dakika 20,07. Galatasaray hücumunda Yasin Özcan kaptığı topu uzaklaştırmak isterken Frankowski araya giriyor. Sallai’nin de yardımıyla top Galatasaray’da kalıyor. Ancak Kasımpaşa topa baskı yaptığı için önce Frankowski, ardından Torreira ve en nihayetinde Sara yüzlerini kendi kalelerine dönmek zorunda kalıyorlar. Top gerideki Lemina’ya geliyor. Bu sırada Nuno da Costa, Bardakcı’nın pas açısını kapatarak Lemina’nın üzerine gidiyor ve Ben Ouanes’in de yardımıyla topu kazanıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Kasımpaşa’nın ön alan baskısına bakıyoruz. Da Costa ve Ben Ouanes yaptıkları baskıyla Lemina’dan topu çalmak üzereler.
Topu kazanan Nuno da Costa sağında Hajradinoviç, solunda ise Ben Ouanes varken Galatasaray kalesine şut atmayı tercih ediyor. Ancak farklı biçimden üstten dışarı gönderiyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Beş saniye sonrası. Da Costa solda uygun durumda Ben Ouanes, sağda ise Hajradinoviç varken şutu tercih ediyor.
Burada Lemina’nın top kaybı yapmasına yol açan iki neden var. İlki Kasımpaşa’nın baskısı nedeniyle Galatasaraylı futbolcuların hep geriye oynamak zorunda kalması. İkinci olarak bir önceki benzer pozisyonda yaptığı driblingle Kasımpaşa baskısını kırarak takımını hücuma çıkaran Lemina’nın kendine yönelik aşırı güveni. Lemina bu özgüven nedeniyle Costa’nın fizik gücünü hesaba katma gereği duymadı ve risk aldı. (Lemina benzer bir hatayı dakika 30,41’de de yaptı. Keza Gabriel Sara da dakika 17,33’te kendisine yapılan üçlü baskı sonrasında top kaybı yaptı.)
Sırada golle sonuçlanan ikinci örnek var.
Torreira’nın hatası
Dakika 59,54. Kasımpaşa’nın soldan kullandığı taç atışı iki pas sonrasında sağ bek Winck’e geliyor. Winck çoğu zaman yaptığı gibi ilerideki Fall’a uzun ve yüksek oynuyor. Eren Elmalı bunu kesiyor ve top Torreira’ya geliyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Kasımpaşa’nın ikinci golünün 11 saniye öncesine bakıyoruz. Eren Elmalı’nın uzaklaştırdığı top Torreira’ya geliyor. Ancak hızlı ve güçlü olmayan Torreira arkasındaki Gökhan Gül’ün yaptığı şarj sonrasında yere düşerek top kaybı yapacak.
Ancak Torreira hızlı ve keskin değil. Gökhan Gül’ün bir dokunuşuyla yere düşüp top kaybı yapıyor. Böylece Kasımpaşa’nın 6’ya 4 geçiş hücumu başlıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Üç saniye sonrası. Torreira’nın yaptığı top kaybı sonrasında 6’ya 4 başlayan Kasımpaşa hücumunda dribling yapan Gökhan Gül, soldan bindiren takım arkadaşı Brekalo’yu yerden vereceği pasla kaçırmak üzere.
Brekalo topla Galatasaray ceza sahasına giriyor. Yaptığı aldatmaca sonrasında kendisini karşılayan Frankowski yere yatarak tek hamlesini gerçekleştiriyor. Brekalo’nun beklediği zaten bu. Frankowsk’nin bu hamlesinin ardından öldürücü şutunu atıyor. Frankowski’ye çarpan top uzak direğin yanından filelerle buluşuyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Yedi saniye sonrası. Brekalo şutunu ayağından çıkarmış durumda. Top yerdeki Frankowski’ye de çarparak kaleye gidecek.
Bu golde öne çıkan üç şey var.
- Torreira’nın tehlikenin farkına varamadığı için topu öldürmek (taca uzaklaştırmak, geriye Muslera’ya doğru uzun vurmak) yerine, üstelik Gökhan Gül hemen arkasındayken kontrol etmeye çalışması önemli bir hata. Bu hataya yol açan ise yavaş hareket etmesi ve fizik güçsüzlüğü.
- İlk görselde de görülebileceği gibi topun gerisinde yer alan dört Galatasaraylı oyuncuya karşın üç Kasımpaşalı futbolcu var. Bu da bize Kasımpaşa’nın saha içi parselasyonda ne kadar iyi olduğunu gösteriyor. Yani savunma yaparken hücuma hazırlık yapmış vaziyette sahaya yayılıyorlar.
- Bu hücumda Hajradinoviç’in eliyle işaret ederek Frankowski’nin arkasından attığı depar çok önemli. Bu bindirme sayesinde Frankowski bütün dikkatini Brekalo’ya veremiyor ve onu uzaktan savunmaya çalışıyor.
Hızlı geçişler
Kasımpaşa’nın ne kadar iyi bir hızlı geçiş takımı olduğunu tek bir örnekle göstermek istiyorum ki bu örnek sanırım dünkü maçın takım savunması ve takım hücumu anlamında adına şahikasını oluşturuyordu.
Dakika 35,33. Muslera kendisine verilen geri pası ileriye doğru oynuyor. Bu topu Osimhen dizinde yumuşatıp sağdaki Barış Alper Yılmaz’a veriyor. Bu sırada iç koridordan Frankowski koşmaya başlıyor, Yılmaz da onun önüne bırakıyor topu. Frankowski’nin yaptığı ortaya Sallai kafasıyla dokunabiliyor. Ancak bu dokunuş yüzünden hızla o noktaya gelen Eren Elmalı daha etkili bir vuruş yapmaktan mahrum kalıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Kasımpaşa’nın hızlı hücumunun başlangıç evresine bakıyoruz. Sağdan Frankowski’nin yaptığı ortaya Sallai kafa vuruyor. Ancak vuruşunda top arkaya gidiyor. Böylece Eren daha iyi vuruş yapma fırsatını yitiriyor. Burada Fall’a dikkat ediyoruz.
Bu hücuma Galatasaray’ın sağ ve sol kanat oyuncularının tamamıyla (Frankowski, Barış Alper Yılmaz, Eren Elmalı ve Sallai) merkezdeki üç futbolcusu (Osimhen, Torreira ve Sara) toplam yedi Galatasaraylı katılıyor.
Kasımpaşa ise bu Galatasaray hücumunda kalecisi hariç sekiz futbolcuyla savunuyor kalesini, iki beki, iki kanat forveti, iki stoperi ve iki merkez (Hajradinoviç ve Gökhan Gül) oyuncusuyla. Topu ceza sahasının köşesinde Elmalı’yı takip etmek için geri koşan Mamadou Fall kazanıyor. Ve sonra inanılmaz bir driblinge başlıyor. Arkasındaki Sallai’ye hiç yakalanmadan topu 83 metre kimseye yakalanmadan sürüyor, Bardakcı’yı da geçtikten sonra Galatasaray ceza sahasına orta yapıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
16 saniye sonrası. Fall, kimseye yakalanmadan yaklaşık 83 metre sürdüğü topu Galatasaray ceza sahasına ortalıyor. Orada Costa ve Ben Ouanes var. Costa rövaşata yapmaya çalışıyor, ancak başarılı olmuyor. Ben Ouanes ise Galatasaray kalesine şut atmaya hazırlanırken Lemina topa dokunmayı başarıyor.
Bu pozisyon aslında her iki takımda da en hızlı kimin koştuğunu ortaya koyan bir 100 metre finali gibiydi. Bu yarışın galibinin Fall olduğu çok açık. Kaldı ki Fall çizgisel bir rotada da koşmadn bunu başardı. Önce sağ çizgiye doğru hafif çapraz bir rota tutturdu. Ardından da Galatasaray kalesine doğru çizgisel bir rota izledi.
Fall’un bu koşusu Galatasaray’ın savunma geçişi için de test anlamına geliyordu. Galatasaray’da en hızlı biçimde geriye dönen Barış Alper Yılmaz oldu. Fall topu kaptığı anda Kasımpaşa ceza sahası çizgisi üzerinde olan Barış Alper Yılmaz, Fall orta yapmadan önce Ben Ouanes’e şarj yapabilecek noktaya gelmiş bulunuyordu. Galatasaray’da en hızlı geriye koşan ikinci oyuncu ise Sara oldu. O da orta yapıldığı an kendi ceza sahasındaydı. Fall’u takip eden Sallai ise son 25 metrede pes etti ve yarışı bıraktı. Bu, futbolcunun fizik kalitesi hakkında gerçekçi bir fotoğraf veriyor bize.
Burada Lemina’nın durumundan söz etmek istiyorum. Zira bu hücum sırasında geride kalan üç Galatasaraylı futbolcudan birisiydi Lemina ve onun sprint kapasitesi hepimizin malumu. Buna rağmen takım arkadaşlarının topu kazanacağına ilişkin inancı nedeniyle olsa gerek, önce yavaş tempoda ve göz ucuyla Fall’u izleyerek geriye koştu Lemina. Ancak Fall’un Bardakcı’yı geçmesinden sonra birden hızlanarak savunmada yer aldı ve Ben Ouanes’ten önce topa dokunmayı başardı. Kanımca en başından itibaren sprint atsaydı Fall’un yaptığı ortaya kolayca kafa vurabilecek noktada bulunabilirdi.
Torreira ise sıkça yazmaya çalıştığım gibi olay yerine en geç gelen iki Galatasaraylıdan ikincisiydi. Olay yerine en son koşan ise Eren Elmalı oldu.
Kasımpaşa’nın klasik set hücumu
Kasımpaşa maç boyunca genelde nasıl hücum edeceğini daha maçın en başında net biçimde gösterdi. Şimdi bu örneğe bakalım.
Dakika 0,21. Kasımpaşa kalecisi Andreas Gianniotis topu eliyle Winck’e veriyor. O da çizgiye paralel olarak Lemina’nın takibindeki Hajradinoviç’i kaçırmak istiyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Kasımpaşa’nın ilk hücumuna bakıyoruz. Kaleci Gianniotis topu sağ beki Winck’e vermiş durumda. Haris Hajradinoviç topu ondan almak üzere sağ çizgiye hareketlenmiş durumda. Onu Lemina takip ediyor.
Ancak Hajradinoviç topa dokunmadan Lemina’ya vücut çalımı atıyor. Böylece Kasımpaşa 5’e 5 geçiş hücumuna çıkıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Beş saniye sonrası. Lemina’dan kolayca kurtulan Haris Hajradinoviç Kasımpaşa’yı beşe beş hücuma çıkarıyor.
Bu sırada sağ çizgiden Mamadou Fall bir koşu gösteriyor ve Hajradinoviç hemen onu görüyor. Fall’u Eren Elmalı durdurmaya çalışıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
İki saniye sonrası. Haris Hajradinoviç’in pasıyla topu sürmeye çalışan Fall’u Eren Elmalı takip etmeye çalışıyor.
Bu Kasımpaşa hücumu Eren Elmalı’nın Fall’a keskin bir müdahalede bulunamaması nedeniyle kornerle sonuçlanıyor.
Kasımpaşa aynı set hücumunu iki dakika sonra yine gerçekleştirdi.
Dakika 3.00. Kaleci Giannotis bu kez ayakla ileriye vuruyor. Sànchez’in kestiği topta Gökhan Gül ribauntu kazanıp yine sağ beki Winck’e oynuyor. O sırada Hajradinoviç öne koşu gösteriyor, Bardakcı da onu takip ediyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Kasımpaşa’nın maçtaki ikinci hücumuna bakıyoruz. Sağ çizgide top Winck’te vermiş durumda. Üç Kasımpaşalı hareket halinde. Sağda Mamadou Fall, Eren Elmalı’dan kendini kurtarıp boşa çıkarmış durumda. Haris Hajradinoviç ise öne koşu gösteriyor. Onu Bardakcı takip ediyor. En solda ise Frankowski’nin takip ettiği Nuno da Costa var.
Winck antrenmanlarda çalıştıkları gibi topu Fall’a oynuyor. Bardakcı’nın takibindeki Hajradinoviç ise birden geriye dönerek topu Fall’dan lıyor, ancak Lemina’nın faulüne maruz kalıyor. Bu sahipsiz topu Gökhan Gül kazanınca hakem avantajı oynatıyor. Gökhan Gül de dikine pasla çizgideki Fall’u topla buluşturuyor. Fall da Winck’e verip ileri doğru hareketleniyor, Winck de onu kaçırıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
10 saniye sonrası. Sağ çizgideki Winck Mamadou Fall’u kaçırıyor.
Eren Elmalı’dan sıyrılan Fall aut çizgisine doğru topu yerden ceza sahasına kesiyor. Sànchez bu topa kafasıyla dokunuyor, ancak bu arkadaki Brekalo’ya pas oluyor. Brekalo’nun Frankowski’nin müdahalesine rağmen çaprazdan çektiği şutu Muslera çıkarıyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Yedi saniye sonrası. Sànchez’in de kafasıyla dokunması sonrasında topla buluşan Brekalo Galatasaray kalesine şutunu atmış durumda. Bu şutu iyi bir refleks gösteren Muslera kornere atacak.
İlk dört dakikada gerçekleşen iki Kasımpaşa hücumunun da ortak noktasını Winck-Fall-Hajradinoviç bağlantısı üzerinden Galatasaray’ın zayıf karnı olan sol kanattan akması oluşturuyor. Brekalo ise genelde bu hücumları bitirecek oyuncu olarak konumlandırılmıştı.
Galatasaray adına bu iki hücumda gördüğümüz ortak nokta ise şu: Ne Sallai Winck’i, ne Lemina Hajradinoviç’i, ne de Eren Elmalı Fall’u durduramadı. Her üçü de keskinlikte uzaktı.
Kasımpaşa’nın taç seti
Analizin son bölümünde Kasımpaşa’nın bahsetmiş olduğum taç setini göstermeye çalışacağım.
Dakika 15,38. Kasımpaşa soldan Yasin Özcan’la taç atışı hazırlığında. Kenardan Kasımpaşa teknik direktörü Burak Yılmaz oyuncularına çalışmış oldukları seti hatırlatmak için eliyle sert işretlerde bulunuyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Kasımpaşa’nın çalışmış olduğu taç setine bakıyoruz. Yasin Özcan’ın kullanacağı taç öncesinde kenarda Burak Yılmaz oyuncularını sahada nasıl konumlanacaklarını hatırlatmak gereğini hissediyor.
Burak Yılmaz’ın bu uyarısı üzerine Kasımpaşalı oyuncular hemen harekete geçiyorlar. Galatasaraylılar ise rakiplerini bire bir aldıkları düşüncesindeler.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Yedi saniye sonrası. Yasin Özcan arkadaşlarının sahada iyi yerleşmelerini beklediği için taç atışını geciktirmiş durumda. Burada en sağdaki Winck’e dikkat ediyoruz. Eşleşme yok, tek başına, olay mahalline uzak olduğu için riske edilmiş durumda. Buna karşın Galatasaray’da ise Sànchez ve Bardakcı boş durumda.
Ancak Yasin Özcan taç atışını Hajradinoviç’e doğru kullanırken Kasımpaşalı futbolcular bir kuş sürüsü gibi ahenkli hareket ederek eşleşmeleri çökertiyorlar.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Üç saniye sonrası. Yasin Özcan atışını Haris’e kullanıyor. Arkasındaki Sallai müdahale ederek topu dokunmayı başaracak.
Sallai Hajradinoviç’in önüne geçerek topa dokunmayı da başarıyor. Ancak Torreira marke ettiği Brekalo’yu bırakıp Sallai’ye yardıma gittiği için sahipsiz kalan topu Brekalo daha önce çalışıldığı gibi gelişine sağ koridorda koşu gösteren Fall’a doğru oynuyor. Tam o sırada riske edilen sağ bek Winck de hızla ileriye koşmaya başlıyor.
Brekalo’nun bu uzun topuyla Kasımpaşa 4’e 3 hücuma çıkmış oluyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Beş saniye sonrası. Brekalo’nun Fall’a doğru gönderdiği top havada. Brekalo topa vurduktan sonra hemen ileri hareketlendiği için marke edilmiyor. En solda ve öndeki Ben Ouanes de öyle, ikisi de boş. Onları takip etmeleri gereken Frankowski ve Torreira gerilerinde kalmış durumda. Bu sırada Winck de son sürat ileri koşuyor.
Topu kontrol eden Fall daha sonra hücumu destekleyen Winck’i görüyor. Boş durumda Galatasaray ceza sahasına giren Winck şutunu çekiyor, bu şutu Bardakcı bloke ediyor.
Bein Sports yayınından alınan ekran görüntüsü
Altı saniye sonrası. Fall’un pasıyla Glatasaray ceza sahasına giren Winck’in şutunu Bardakcı yatarak bloke ediyor.
Görüldüğü gibi bir takımın belirli bir planı olunca bunu her fırsatta gerçekleştirebiliyor. Uzatmamak için buraya almadım. Kasımpaşa dakika 23,00’te kullandı taç atışı sonrasında bu kez Brekalo üzerinden Galatasaray kalesine şut çekmek fırsatı buldu.
Tartışma
Galatasaray’ın yeterince iyi çalışmadığı yolunda iddialar var. Bir rezervim dışında bu iddiaların gerçeğe pek karşılık gelmediği düşüncesindeyim. O rezervim de şu.
Kanımca Galatasaray, 9 Şubat’la 13 Şubat arasındaki zaman dilimini iyi geçirmedi. Hatırlayalım; 9 Şubat’ta oynanan Adana Demirspor maçı 30’uncu dakika rakibin sahadan çekilmesiyle sona ermişti. Dolayısıyla 13 Şubat’taki AZ Alkmaar deplasmanı öncesinde iyi çalışmak için bir fırsat penceresi açılmıştı.
Ancak ne oldu? Tüm takıma bir gün izin verildi. Hatta o gece Torreira doğum günü için parti verdi. Ertesi günkü antrenmana ise AZ maçında oynamayacak bazı oyuncular katılmadı. Çarşamba günü sadece taktik antrenman yapıldı ve Hollanda’ya hareket edildi. Oysa o maçta oynamayacak oyuncular için (Sànchez, Torreira, Osimhen, Eren Elmalı, Lemina, Ahmed Kutucu ve Frankowski) Çarşamba ve Perşembe özel antrenman programı hazırlanılmalıydı. Bu yapılmadığı gibi İstanbul’da kalıp çalışması gereken Torreira da takımla beraber Alkmaar’a gidip otelde Lincoln’ü andıran bir şekilde pedal çevirirken görüntülendi. Rezervim buydu.
Bunun dışında ben Galatasaray’ın iyi çalıştığı kanısındayım. Zaten çalışmamış olsaydı örneğin Rize deplasmanında 118 kilometrenin üstünde koşamazdı.
Çalışmak ayrı profesyonellik ayrı
Ancak şunu da iyi anlamak gerekiyor: Takımın iyi çalıştırılıyor olması bütün futbolcuların profesyonel yaşadığı anlamına da gelmiyor, gelemez. Dolayısıyla bazı futbolcuların fizik kalitelerindeki düşüşü antrenman temposuna değil, o futbolcuların profesyonel biçimde yaşamamalarına yormak daha anlamlı olacaktır. Buradaki teknik heyet sorunu ise profesyonel yaşamayan oyuncuların hâlâ forma giyiyor olması. Ancak bunu kadronun derin olmamasına bağlayabiliriz.
Kazanamama alışkanlığı
Bunun dışında şöyle bir gerçek ortaya çıktı: Nasıl ki son iki buçuk sezonda Galatasaray ciddi bir kazanma alışkanlığı elde ederek birçok rekoru kırmışsa, 4 Ocak’tan bu yana üç kulvarda oynadığı 15 karşılaşmada ise tersine bir alışkanlık oluştu: Kazanamama alışkanlığı. Zira Galatasaray bu 15 maçta sadece altı galibiyet çıkarırken, yedi maçta berabere kaldı, iki karşılaşmadan ise yenik ayrıldı.
Bunun temel nedenleri hızlı hızlı paylaşmak istiyorum.
3-4-1-2 takıntısı
İlk neden kanımca Okan Buruk’un Tottenham maçından sonra 3412 formasyonunu bir obsesyon haline dönüştürmesi, bunun sonucunda ise Galatasaray’ın iki yıllık oturmuş 4231 formasyonunun erozyona uğramasıydı.
Bunu biraz açmak istiyorum, ki daha önce de yazdım. Okan Buruk’un 3412’si önde kanat forvetlerin bulunmadığı dar bir 343 oldu. Amaç burada iki kanat bekini de forvet oyuncusundan oluşturarak beşli hücum gücü oluşturmaktı. Bu da takımın iki koridorunun da hem hücum, hem savunmada sadece iki oyuncuya emanet edilmesi anlamına geliyordu.
Okan Buruk’un kanat bek olarak görev verdiği oyuncular (Barış Alper Yılmaz, Yunus Akgün, Frankowski, Kaan Ayhan ve Sallai) haliyle bu yükü kaldıramadılar. Çoğunlukla da savunmada aksadılar.
Ya 0, ya 1
Bir diğer konu, ki buna da öncesinde biraz değinmiştim. Okan Buruk’un hayatı bir bilgisayar yazılımcısı gibi ya 0 ya 1 olarak görme ısrarı sonucunda rotasyona başvurmaması, bazı futbolcular üzerindeki yükü (burada özellikle Ismail Jacobs, Yunus Akgün, Barış Alper Yılmaz, Davinson Sànchez, Kaan Ayhan ve Abdülkerim Bardakcı’yı zikretmek istiyorum) inanılmaz artırdı. Bu da sakatlıklara ve zihinsel yıpranmalara yol açtı.
Yukarıdaki bazı futbolcular listesine özellikle Dries Mertens ve Lucas Torreira’yı eklemedim. Bunu da kısaca açıklamak istiyorum.
Mertens ve raf ömrü
Kanımca Mertens zaten bu yıl sözleşme yapılmaması gereken bir oyuncuydu. Çünkü Mertens’in her sezon için sınırlı bir raf ömrü var ve maalesef bu sezonki raf ömrünü de tamamlamaya yaklaştı. (Hatırlanacağı üzere Mertens geçen sezon başında yedeğe düşmüştü. Rotasyon oyuncusu durumuna düşmenin getirdiği yıpranmamışlık sayesinde ligin ikinci yarısında biraz iş yaptı. Bu sezona ise ilk 11 oyuncusu olarak başladı ve bu nedenle de ligin ilk yarısında tüm enerji depolarını neredeyse tüketti. O depoların bundan sonra yeniden dolmasını çok beklememeliyiz.)
Torreira’nın öyküsü
Torreira’ya gelince… Bu futbolcunun çok belirgin fiziksel zayıflıkları var, hava topuna çıkamamak, ikili mücadelelerin çoğunda yerde kalmak, orta ve uzun metrajda hızlı koşamamak, topla mesafe kat edememek ve uzun metrajlı / dikine paslar vermemek (aslında verebilir, ama bu riske neredeyse hiç girmediği için kısa metrajlı paslarla kariyerini geçiriyor) gibi. Zaten bu dezavantajları nedeniyle hiçbir büyük takımda kalıcı olmadı ve Fiorentina’ya kadar geriledi. Ve yine aynı nedenlerden ötürü Uruguay milli takımının teknik direktörü Marcelo Bielsa tarafından önce yedeğe atıldı. (Kasım ve Aralık 2022’de gerçekleştirilen Dünya Kupası’nda bir dakika bile süre alamamıştı.) Ardından da milli takıma çağrılmaz oldu.
Torreira’nın bahsetmeye çalıştığım bu durumu maçın 59,58’inci dakikasında Kasımpaşalı Gökhan Gül bir fotoğraf çeker gibi kanıtladı. Baskı yaptı, topu Torreira’dan çaldı ve bu hamlesini yaptığı asistle taçlandırdı.
Diğer taraftan Torreira’nın dünya standardında olan bir üstünlüğünden de söz etmek istiyorum: Kısa metrajda aniden hızlanma kapasitesi. İlk sezon Milot Rashica gibi bir pres ustası ve Sacha Boey gibi sıra dışı bir savunma bekinin de katkılarıyla Galatasaray çok iyi ön alan baskısı yapan bir takıma dönüştüğü için bütün futbolcular yakın ve kompakt durmuşlar, bu da Torreira’yı baskıda top kapma kapasitesinin yüksek olması nedeniyle yıldız konumuna getirmişti. Ancak Galatasaray’da Rashica ve Boey gibi takım savunmasını yukarı çeken oyuncular yok artık. Bu da futbolcuların arasındaki mesafelerin artması, Torreira’nın ise en temel yeteneğini daha az sergilemesi anlamına geliyor.
Ancak çoğu insan kanımca yapısal olan bu durumu bütün çıplaklığı görmek yerine, olup biteni Torreira’nın formunun düşmesi, bunu da antrenman kalitesizliği üzerinden okumaya çalışıyorlar. Oysa bence düşen bir formu yok. Torreira başından beri aşağı yukarı hep buydu. Hiç değişmedi. Değişen şey takımın ön alan yapma kapasitesinin giderek sönümlenme noktasına gelmesi. Dolayısıyla Torreira bu sönümlenmenin nedeni değil, kurbanı durumunda. Tam burada Galatasaray’ın Kasımpaşa’ya attığı ilk golü üreten hücumun Torreira’nın topu kapmasıyla başladığını söylemek istiyorum.
Fırsatlar
Son olarak Galatasaray’ın önündeki iki fırsattan söz etmek istiyorum. Türkiye Kupası’nı bir paranteze alacak olursak, Galatasaray bundan sonraki dönemde her maça bir hafta boyunca hazırlanmak fırsatı bulacak. Aslında Okan Buruk ön alan baskısını buna benzer süreçte, Galatasaray’ın haftada tek maç yaptığı ilk sezonunda oturtmuştu. Bunu önemli bir avantaj olarak görüyorum.
İkinci avantaj ise yakın gelecekte Yunus Akgün, Álvaro Morata ve Ismail Jacobs’un takıma dönecek olmaları. Morata’ya özel anlamlar yüklememek gerektiği düşüncesindeyim. Ancak ben Morata’nın Buruk’un 4231’inde en ideal santrfor arkası oyuncusu olma potansiyeline sahip olduğu kanaatindeyim. Çünkü Morata’da Mertens’te olmayan veya Mertens’e eşdeğer bazı kaliteler var. Bunlar bağlantı oyunu, sprint atma kapasitesi, santrfor koşularını bilmesi ve futbolu koşarak oynaması.
Yunus Akgün ve Jacobs ikilisine gelince. Ben bu iki futbolcunun birbirini tamamladığı ve yukarı çektiği düşüncesindeyim. Jacobs sayısız bindirmesi sayesinde Yunus Akgün’e boş koridorlar açabilen bir oyuncu. Akgün ise tahmin edilemezliğiyle bu koridorları rakipleri aleyhine cezalandırma kapasitesine sahip bir futbolcu. Dünkü kadroda formda bir Jacobs ve Yunus Akgün olsa daha farklı bir sonuç görebilirdik.
Sonuç
Kanımca dün Galatasaray aldığı beraberlik nedeniyle haline şükretmeli. Zira karşısında çok iyi çalışmış ve Hajradinoviç gibi teknik, ama bir savaşçı lider tarafından yönlendirilen bir Kasımpaşa vardı. Bu açıdan Burak Yılmaz’ın kuvvetli bir övgüyü hak ettiği düşüncesindeyim.
Ne var ki Kasımpaşa’nın neredeyse kusursuz işleyen planı ilk yarıda skor üretmedi. Tam tersine ilk yarıda skor Galatasaray’dan geldi. Belki de doğal adalet demek gerekiyor, Kasımpaşa ikinci yarıda plan dışında iki gol bularak skor üretti. Galatasaray ise yeni bir AZ felaketiyle sonuçlanabilecek zorlu bir maçtan beraberlik çıkarmayı başardı.
Bu açıdan üzülen Burak Yılmaz olmalı. Okan Buruk ise sevinen. Ancak daha çok çalışması gereken de yine Okan Buruk olmalı. Burak Yılmaz’ın ise izlediği çizgiyi çeşitlendirmesi onu farklı yerlere getirecektir.
Evrensel'i Takip Et