Öcalan’ın çağrısı; etkenler ve anlam

Fotoğraf: Dilan Temiz/ Evrensel
Abdullah Öcalan’ın PKK’nın lağvı merkezli çağrısı günlerdir tartışılıyor. Destek, karşıtlık ve beklenti kapsamında çok şey söylendi. “Gizli bir planın parçası olduğu”nu ileri sürenlerle “mutlaka önemli getirileri olacağını” düşünenlerin tutumlarına destek çalışması devam ediyor. Şaşırtıcı değildir çünkü çağrı ve gerekçelendirilmesi kapsamında ileri sürülenler büsbütün yeni şeyler olmamakla birlikte birçok unsuruyla daha farklı bir durum ve dönemde bulunuluyor ve birbirinden koparılamayacak yeni etken ve gelişmeler söz konusudur.
Anımsanacaktır: Bahçeli, DEM yöneticileriyle “tokalaşma”sının dahi çeşitli spekülasyonlara konu olduğu süreçte yaptığı açıklamalardan birinde, dünyada ve bölgede her şeyin değişeceğini belirterek Türkiye’nin de “değişmesi”nden duyduğu kaygıyı dile getirmişti. Kürt sorunu bağlantılı gelişme ve tartışmalarda son dönemlerin en önemli etkeni Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan çatışma ve savaşlara bağlı değişim oldu. İsrail ve ABD “arkadaki fail” gösterilerek bölge haritasının yeniden değiştirilme tehlikesine işaret edildi ve “iç cephe” ve “kardeşlik” söylemiyle Kürtlere el uzatma ihtiyacı açığa vuruldu. Ek olarak ‘başkanlık sistemi ve Erdoğan’ın başkanlığının sürdürülmesi ve Anayasa değişikliği için destek ihtiyacı’ söz konusuydu. İzlenen politikaların eskisi gibi sürdürülmesi artan şekilde zorlaşmaktaydı. Çelişkili olan ise baskı ve saldırıların kapsamı genişletilerek devam ettirilmesiydi.
PKK’nın lağvedilmesi çağrısı bu gelişmelerin yaşandığı koşullarda yapıldı. Gelişmelerin ayırdında olanlar şaşırmadılar. Beklentide olanlar ise çağrıyı, PKK’nın lağvıyla ilgili irade belirleme nedeniyle değil ama Kürt halk kitlelerinin talepleri ve genel olarak siyasal özgürlükler sorununda açık belirlemeler içermemesi nedeniyle şaşırtıcı gördüler. “Arka plan-gizli anlaşmalar” spekülasyonu bundan olmalı daha fazla ilgi gördü. Bölgedeki ve ülkedeki gelişmelerin emperyalistlerle iş birlikçi gerici güçlere karşı mücadelenin güçlendirilmesini gerektirdiği bir dönemde sorun çünkü örgütün dağıtılmasını aşan kapsama genişlemiştir.
Çağrının gerekçelendirilmesi kapsamında ileri sürülenler ise hem ilk kez dile getirilmiyor hem de farklı tartışmaların konusudur. Ulusal hak eşitliği talebi de sömürülen ve ezilenlerin birleşik mücadelesinin gerekliliği de toplumsal yaşam pratiğince kanıtlanmış durumdadır. Emekçilerin örgütlü birliğini parçalayıcı anlayışların yol açtığı tahribatın etkileri ise hâlâ devam ediyor.
Ancak ne şovenist tek millet dayatması ve anlayışı son bulmuştur ne de on milyonlarca insanın ana dilinde eğitim hakkı başta olmak üzere ulusal hak eşitliği talebi geçersiz hale gelmiştir. Binlerce politik tutuklu zindanlardadır. Burjuva demokrasisinin temel göstergesi sayılan seçimlerle ortaya çıkan sonuçlarını geçersiz sayan örneklere neredeyse her gün yenisi ekleniyor. Burjuva devlet iktidarı ve şovenist faşist ya da faşizan partilerle hükümetlerin Kürt sorununu ülkede yaşayan tüm milliyetlerden emekçi kitlelerinin mücadele birliğini önleme barikatı olarak istismar politikası devam ediyor.
Söz, basın-yayın ve örgütlenme özgürlüğü, sendikal ve siyasal örgütlenme ve serbestçe faaliyet önündeki engellerin kaldırılması, grev ve genel grev hakkı, faşizan gerici tüm yasa ve anayasal dayatmaların kaldırılması, işçi sınıfı başta olmak üzere halk kitlelerinin iradesine karşı iktidar zorbalığının son bulması vb. acil gerekliliklerden bazılarıdır. Demokratik siyasal özgürlüklerin tesisi ve Kürt sorununun barışçıl biçimlerle çözülerek aşılması ülkenin de bölgenin de tüm halkların da yararınadır. Milyonlarca emekçinin beklentisi baskı, yasak ve saldırıların son bulması yönündedir.
Bunun için kitlesel birleşik mücadeleye ihtiyaç vardır. Burjuvazi ve devlet iktidarının halk kitlelerini yanıltma politikaları etkisiz kılınmalıdır. Türk-Kürt ve diğer milliyet kökenli gençlerin kanı üzerinden rant devşirenlerin entrikaları boşa çıkarılmalıdır. Değişimin halk kitleleri yararına gerçekleşmesi buna bağlıdır.
Evrensel'i Takip Et