Futbol basit bir oyun ama…

Dünyada en çok ilgi gören spor dalı olan futbol dışarıdan bakıldığında basit bir oyun olarak algılanır. Bu nedenle de futbola ilgi duyan hemen herkes bu oyun hakkında bolca konuşur. Medyada ve sosyal medyada saatlerce futbol konuşulan ve bu oyuna gösterilen yoğun ilgiden “nasiplenme” amacı taşıyan pek çok program olması boşuna değil…

Maçlardan sonra yapılan bu programlarda ağırlıklı olarak takımların sahadaki dizilişi, oyun planı, taktiği ve oyuncu tercihleri konuşuluyor ve bunlar üzerinden yorumlar, eleştiriler, analizler yapılıyor. Tabii maçın skoruna göre. Yoksa skordan bağımsız olarak sahada kimin neleri doğru, neleri yanlış yaptığını ortaya koyan, oyunun bilgisine sahip değerlendirmelere rastlamak neredeyse imkansız.

Diziliş, oyun planı, taktik, strateji ve oyuncu tercihleri üzerinden dile getirilen yorumların, eleştirilerin aslında hiçbir anlamlı karşılığı yok. Çünkü bunların doğruluğunu, haklılığını test etmek mümkün değil.

Mesela berabere kalınıp puan kaybedilen bir maçın ardından pek çok yorumcudan “Şu dizilişle, şu taktikle, şu oyun planıyla mücadele edilmeliydi” ve “Şu oyuncunun yerine bu oyuncu oynamalıydı” minvalinde pek çok eleştiri duyarız. Onlara göre, teknik direktör onların dediklerini yapmış olsa takım puan kaybetmezdi.

Acaba öyle mi? Maçın skorunu belirleyen o kadar çok değişken ve etken var ki... En basitinden, bu oyun bir rakibe karşı oynanıyor ve rakibin eli de armut toplamıyor. Onların da maçı kazanmak ya da puan almak üzerine kurguladığı saha dizilişi, oyun planı, taktiği, stratejisi ve oyuncu tercihleri var…

Yorumcuların dediklerinin yapılması durumunda berabere kalınan bir maç belki kazanılabilirdi. Ama belki kaybedilebilirdi de. Bunu hiç kimse bilemez. İşte bu nedenle maçlardan sonra öneriler, tavsiyeler demeti halinde ve tekerlek kırıldıktan sonra yol göstermek babında dile getirilen yorumların, değerlendirmelerin, eleştirilerin hiçbir anlamı ve değeri yoktur.

Sonuçta takımın teknik ekibi var. Futbolcularla hemen her gün beraber çalışıyorlar. Oyuncuların form seviyesi yanında, psikolojik ve zihinsel durumlarını en iyi onlar biliyor. Elbette bütün hafta boyunca yaptıkları çalışmalar sonucunda sahaya kendilerince en uygun oyunculardan oluşturdukları kadroyla ve en doğru diziliş, oyun planı, taktikle çıkıyorlar. Lakin işler her zaman kağıt üzerinde tasarlandığı gibi yürümeyebilir.

Dediğimiz gibi, oyunun gidişatını etkileyebilecek sayısız parametre söz konusu…

Futbol bir alan, zaman, hareket oyunudur. Alanı, zamanı doğru ve verimli kullanan, oyuncuları doğru zamanda doğru yerde olmayı bilen yani topun ve rakibin konumuna göre doğru pozisyon alan takımın başarılı olma şansı çok yüksektir. Bunları uygulayabilmek için de her şeyden önce futbolun temel teknik ilkelerinin bilinmesi gerekir. Aslında bu ilkelerin altyapıda hem teorik, hem pratik olarak sürekli tekrarlarla genç yaşlarından itibaren oyuncularda bir refleks davranış haline getirilmesi gerekir.

Yorum ve eleştiri yapılacaksa da, bu ilkeler üzerinden yapılmalıdır. Zira bütün oyun planları, taktikler, stratejiler bu ilkeler üzerine kurulmak zorundadır. Oyunun temel ilkelerini göz ardı eden takımların başarılı olması ancak gerçekleşmesi çok küçük ihtimallere dayalı tesadüflere
kalır.

Sahadaki hallerine baktığımızda oyuncuların bu ilkeleri hiç öğrenmediğini yani bilmediğini ya da unuttuğunu anlıyoruz. Oyuncuların temel ilkelerle ilgili hataları, yanlışları hemen her maçta tekrar etmelerinden de teknik direktörlerin bu ilkeleri bilmediği ya da umursamadığı sonucuna
varıyoruz.

Bizim futbol kültürümüzde motivasyonun ve hakem üzerinde baskı yaratma, hakemi aldatma gibi etik dışı uyanıklıkların yeri büyük. Bu olgular yüzünden oyuncuların akıl ve mantık dışına savrularak şuurlu mücadeleden uzaklaştığı da düşünülebilir…

Diziliş, oyun planı, taktik ve oyuncu tercihleri hakkında saatlerce atıp tutmak kolay ve konforlu. Böyle yorumların yanlışlanma durumu yok nasıl olsa. Doğrulanma durumu da yok ama onu hiç kimse düşünmüyor…

Temel ilkeler öğrenilse ve onlar üzerine konuşulup yazılsa bu aynı zamanda çok büyük bir eğitim ve bilinçlenme faaliyeti anlamına gelir. Aslında futbolun şu anda en çok buna ihtiyacı var…

Ama işte hedefine bilgiyle, emekle değil, etik dışı yol ve yöntemlerle ulaşmayı içselleştirmiş bir kültürün hüküm sürdüğü ortamda zaman ve enerji boş konuşmalarla tüketiliyor ne yazık ki…

Evet futbol aslında basit bir oyun ama temel ilkeler bilinir ve özümsenirse…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et