Sendikal özgürlükleri kazanmanın yolu

Fotoğraf: Evrensel
Gaziantep Türkiye ölçeğinde önemli bir sanayi merkezidir. Sadece kayıtlı işçiler dikkate alındığında dahi 200 bine yakın işçi, başta tekstil olmak üzere, gıda, petrokimya, metal ve hizmet iş kollarında çalışmaktadır. Ancak Gaziantep işçileri de örgütsüzdür. Türkiye’de sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesinden yararlanma oranı zaten sırasıyla yüzde 15 ve 12 civarında iken Antep’te bu oranların yarısına bile ulaşılamamaktadır.
Gaziantep tekstil işçileri, örgütsüzlüğüne karşın son birkaç yıldır Türkiye işçi sınıfının eylem bakımından öncüsü konumundadır. Başpınar’daki dokuma işçileri, patronlarının iktidarın yüzde 30 ücret zammı sınırına uygun zam dayatmasını kabul etmedi ve art arda iş bıraktılar, greve çıktılar. Tekstil işverenleri, BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’i grevlerin müsebbibi olduğunu düşünerek tutuklattılar ama nafile, eylemlerin önünü alamadılar.
Hukuk skandalı
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanması tam bir hukuk skandalıdır. Türkmen, Valiliğin 15 günlük eylem yasağına uymadığından hareketle “Suç işlemek için alenen tahrikte bulunduğu” ve “İş ve çalışma hürriyetini ihlal ettiği” iddiasıyla tutuklandı. Türk Ceza Kanunu’na göre her iki suçun alt sınırdan cezası 6 aydır. Ceza İnfaz Kanunu’na göre, 1 yılın altındaki cezalar için denetimli serbestlik uygulanır, hapis yatılmaz.
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlar için tutuklama tedbirine başvurulamaz. İş ve çalışma hürriyetini ihlal suçu için verilecek azami ceza iki yılı geçmemektedir. Dolayısıyla tutuklama kararı bu bakımdan tamamen hukuksuzdur.
Suç işlemek için alenen tahrikte bulunma iddiasının dayanağı olan Valiliğin eylem yasağı kararı ise idare mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulunmuş ve bu kararın yürütmesi durdurulmuştur. Yani bu suçlamanın dayanağı ortadan kalkmıştır.
Türkmen’in anayasal hakları çiğnendi
Hapis yatmayacağı bir iddia nedeniyle kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması, Anayasa’nın başta 19. maddesi olmak üzere, 13, 26, 34, 50, 51, 53, 54 ve 55. maddelerine açıkça aykırıdır. Mehmet Türkmen özgürlüğünden mahrum edilmiş, ifade özgürlüğünü kullanması engellenmiş ve Türkmen şahsında sendika üyelerinin ve Başpınar işçilerinin, dinlenme hakkı, sendika hakkı, grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı ve ücrette adaletin sağlanması hakkı çiğnenmiştir.
Hukukun olduğu yerde işin esası bakımından Türkmen tutuklanamaz. Ama usul kuralları gereği de Mehmet Türkmen’in tutuklanması, tutuklu kalması mümkün değildir. Çünkü tutuklama bir tedbirdir. Türkmen’in kaçma şüphesi, suçlamaların niteliği gereği delilleri karartma ihtimali yoktur. Bütün bu nedenlere rağmen, açıkça yasal dayanaktan yoksun olmasına, ölçüsüz olmasına ve anayasal hakları ihlal edilmesine rağmen itirazlar reddedilmekte ve Türkmen’in hukuk dışı tutukluluk hali devam etmektedir.
Direnişin bedeli ve kazanımı
Başpınar işçileri, eylem ve grevlerinin, Mehmet Türkmen’in tutuklanmasının benzerlerini daha önce de yaşadı. Bugün işçi sınıfının tarihinde destansı direnişler olarak anılan Kavel grevi ve işgalinden sonra da 29 işçi tutuklanmıştı. 15-16 Haziran direnişinin ardından da 5 binden fazla işçi önderi işten atılmış, onlarca işçi ve sendikacı tutuklanmıştı. Ama kazanan direnenler oldu.
Mızrak çuvala sığmıyor. İşçilerin sendikalı olmasının, örgütsüz kalmasının nedenlerinden birisi Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu. İş güvencesinden mahrum kalmasının nedeni ise İş Kanunu. Başpınar grevlerinin, direnişlerinin gösterdiği gibi, işçilerin ihtiyacı ise barajsız sendika, yasaksız grev ve güvenceli iş. İşçi sınıfı nasıl ki Kavel direnişinden sonra grev hakkına kavuştu, nasıl ki 15-16 Haziran direnişiyle sendika özgürlüğüne saldırıyı def etti, Başpınarların çoğalmasıyla da sendikal özgürlüklerine, grev hakkına ve iş güvencesine kavuşacak.
Evrensel'i Takip Et